Fıkhi konularda açık, net, bilinçli tercihim bir hükmü tartışmak değil ilmihale bakmak, ilmihalde ne diyorsa onu kabul etmek olmuştur. Hatta kabul etmek ne haddime, ona uymak olmuştur demeliyim.
Aklıma yatsa da yatmasa da yapmam gereken ne ise onu yerine getirmeye bakarım. Aklım her ne kadar pozitivist bir akıl olmasa da, modernist komplekslerle İslamı algılamaya çalışan biri olmadığım halde yine de dinimi ne tartışarak ucuz akıllara kurban etmeye niyetim var ne de kendi aklıma ve nefsime kurban etmeye niyetim var.
Dini tartışan insanlardansa dinini yaşamaya çalışan insanlar benim için daha muteberdir. İnsan yaşarken çokça yanlışa düşebiliyor. Hatalar edebiliyor. İyiyle kötüyü birbirine karıştırabiliyor. Neyin iyi neyin kötü olduğunu, heva ve heveslerini dinlemeye başladığında ayırt edemeyebiliyor.
Fıkıh nedir?
Modern zamanların fıkhı bir yandan kendini oluştururken modern alışkanlıklar, tüketim kültürü bir yandan da birçok kardeşimizi yutmaya devam ediyor.
Neyin helal neyin haram olduğunu fena halde karıştırıyoruz.
Mekruh, mendub, mübah, müstehab, vacib bir çoklarımız için unutulmuş kelimeler.
Fıkıh “marifetün nefsi maleha vema aleyha” değil miydi?
Kişinin kendisinin lehine ve aleyhine olan şeyleri bilmesi değil miydi fıkıh?
İmam-ı Azam böyle öğretmemiş miydi bize fıkhın tarifini?
Gençlerimizin çoğu artık fıkıh kelimesini tanımıyor bile.
Fıkıh kelimesini duymamış bir genç ne kadar bizim gencimiz sayılabilir?
Eline 15 yaşına kadar hiç ilmihal almayan genç oranı memleketimizde yüzde kaçtır acaba?
Not: Bu yazı Rahmetli Asım Gültekin Abi’nin Genç Dergisi Eylül 2019 sayısındaki “Halinin İlmini Bilmeyen Neyi Bilir?” adlı yazıdan iktibas edilmiştir. Yazının tamamını okumak için Genç Dergi internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.
Asım Gültekin/ İrfanDunyamiz.com
- Her Gün Bir Saat Hayatı Durdur!
- Evrim Teorisinin Tutarsızlığı
- Kabir Ziyareti Adabı
- Hızır aleyhis selam duvarı niçin tamir etmişti?
- Erkeklerin açılıp saçılması caiz midir?