Bir selamın yeter hocam!

Bir gün tespihim kopmuştu, Çapa’nın önünde tespih satan bir kardeşimiz var; ondan bir tespih almaya gideyim dedim. Bir tane beğendim, parasını uzattım. “Hocam” dedi “Para istemez.”

“Allah, Allah” niye para istemiyor, diye şaşırdım. Ben de ona para vermeden asla alamayacağımı söyledim. Tespihci kardeşim bana döndü ve dedi ki: “Hocam senin selamına kurban olayım, sen her gün buradan geçerken bana selam veriyorsun, senin bir selamın yeter.”

Gönüllere girelim

İnanın bana bu sözü o an çok tesir etti. Görüyor musunuz sizin basit sandığınız bir selam insanları nasıl etkiliyor? Nasıl da gönüllere girmemize vesile oluyor?

Daha bununla ilgili yaşadığım bir çok benzer olaylar var. Biz “selamlaşma” vesilesi ile dine soğuk bakıp da sonradan camiye cemaate karışanları, namaza başlayanları çok gördük.

Bir selam bazen bütün buzları eritir. Bütün pürüzleri yok eder. Selam dostluğun parolasıdır. Dostluklar selamla demlenir. Özellikle hocalarımızın selamlaşma sünnetini ihmal etmemeleri gerekir. Çünkü bulundukları yerde onlar dini temsil ediyorlar. İnsanlar onlara o gözle bakıyor. O kimsenin dine imana bakışını bir selamınız değiştirebilir.

Peygamber Efendimiz sallelahu aleyhi ve sellem: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş sayılmazsınız. Sizi birbirinizi sevdirecek bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yaygınlaştırın” (Müslim, İman, 93,94) buyurarak selamlaşmanın önemine ve bereketine işaret  etmektedir.

Bizim de Efendimiz’in bu uyarısını dikkate alarak aramızda selamı yaygınlaştırmamız gerekmektedir. Yine bir hadis-i şerifte selamlaşmak şöyle teşvik edilmiştir: “İnsanların Allah katında en makbûlü ve O’na en yakın olanı, önce selâm verendir. (Ebû Dâvûd, Edeb, 133)

Selamı yayalım

Ayrıca selam hem buluşurken, hem de ayrılırken verilmelidir. Bu hususta Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Sizden biriniz bir meclise vardığında selâm versin. Oturduğu meclisten kalkmak istediği zaman da selâm versin. Önce verdiği selâm, sonraki selâmından daha üstün değildir.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 139)

Değerli kardeşlerim, Peygamberimizin eshabı da selamlaşmaya doyamamıştır. Yolda yürürken aralarına ağaç girse yeniden selamlaşmışlardır. Onlar bu hassasiyeti Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’den öğrenmişlerdir. Bu konudaki nebevi öğüt şöyledir: “Sizden biriniz din kardeşine rastladığında ona selâm versin. Eğer ikisinin arasına ağaç, duvar veya taş girer de tekrar karşılaşırlarsa, tekrar selâm versin. (Ebû Dâvûd, Edeb, 135)

Bu güzel sünneti ihmal etmeyelim kardeşlerim. Selam selam gönüllere yağalım. Selam selam gönüllere girelim. Gönüllere girmenin anahtarı selam vermektir. Bir selamı birbirimizden esirgemeyelim. Eskiler ne güzel demişler: “Selam, bu ne güzel kelam.”

Osman Gülşen/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair çok güzel yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

İz bırakan mal müdürü Neşet Özerdem

Bir mal müdürü düşünün, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde görev yapmış ve her gittiği yerde iz bırakmış. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.