Bir ufku olmalı insanın…

Ufuk; “Yerle göğün birleşir gibi göründüğü çizgi” şeklinde tanımlanabilir. İki türlü ufuk vardır: Bir; görme duyusu olan göz için ufuk, yani gözün görebildiği son çizgi… İki; akıl için ufuk yani aklın idrak edebildiği son çizgi… Burada akla nispet edilen ufuk, geleceğimizin inşasında önemli bir parametredir.

İnsan hayatının üç aşaması vardır. Bunlar; geçmiş, an ve gelecektir. Eskilerin deyimiyle, mazi, hal ve istikbaldir. Geçmişimiz, tarihimizdir. İçinde yaşadığımız “an”ı iyi değerlendirmek, iyi, kaliteli ve mutlu bir yaşam sürdürmek için, geçmişimizden dersler çıkarmamız ve negatif yanlarımızı pozitife dönüştürmemiz gerekmektedir.

Geleceğin inşası

Geleceğimizi inşa ederken de geçmişimizden ve içinde yaşadığımız “an”dan yararlanmamız hayati derecede önemlidir. Bu da ufuk gerektirir. Ufuk sahibi olanlar, “an”a mahkûm değil, hâkim olanlardır. Ana mahkûm olanlarda, ufuk yoktur. Zira “an”, hayatın bütünü içinde bir ayrıntıdır. “An”a mahkûm olanlar, ayrıntıda boğulanlardır.

Bu konuda bir düşünür şu tespiti yapar: “Mahkûm olduğu o an, hayatın bütünü içinde bir ayrıntıdır. Kendi hayatı, ait olduğu yapının hayatı yanında bir ayrıntıdır. Ait olduğu yapının hayatı, çağdaşı tüm insanların yanında bir ayrıntıdır. Çağdaşı olan tüm insanlar, İnsanlığın varoluş destanı yanında bir ayrıntıdır. İnsanlığın varoluş destanı, ömrü milyarlarca yıl olan kâinatın yanında bir ayrıntıdır. Kâinatın ömrü, El Hay olan Allah’ın ezeli ve ebedi hayatı karşısında bir ayrıntıdır.”

İnsan, aklın ufkuyla düşündüğünde, varlık dünyasındaki yerini ve konumunu daha iyi görebilir. Mesela ben Şemsettin Dursun olarak, bu uçsuz bucaksız evrendeki yerimi ve konumumu tasavvur ettiğimde, şöyle bir sonuca ulaştığımı düşünüyorum:

Ben kimim?

Ben, Batman’da bir noktayım. Batman, Türkiye’de bir noktadır. Türkiye, dünyada bir noktadır. Dünya, güneş sistemi içinde bir noktadır. Güneş sistemi, içinde bulunduğu galakside bir noktadır. İlgili galaksi, evren içinde bir noktadır. O halde ben neyim? Sorusu akla gelir.

Bu tasavvur, bireyin kendisini, sorumluluklarını, haddini, hududunu ve Rabbini bilmesini sağlar. Ufku olanlar, olaylara ve olgulara çok değişkenli fonksiyonlarla yaklaştıkları için, hakikatin bütününü görürler. Ufku olmayanlar, basit bir değişkenli fonksiyonlarla yaklaştıkları için, bütünü değil ancak parçayı görebilirler. İşin vahim yanı da parçayı bütün zannederler.

Ufuk sahibi olanlar, seçici bir akla sahip oldukları için, olayları ve olguları analiz ederler, tetkik ederler, tahkik ederler, araştırırlar ve hakikati bulmaya çalışırlar. Ufku olmayanlar, seçici davranmazlar. Sadece taklit ederler. Dolayısıyla, farkı fark etmeleri mümkün değildir.

Ufku olanlar, arılar gibi üretirler. Ufku olmayanlar, sinekler gibi tüketirler. Ufku olanlar, yük alırlar. Ufku olmayanlar, yük olurlar. Ufku olanlar, iki dünyalıdırlar. Ufku olmayanlar, bir dünyalıdırlar. Onun da hakkını vermezler.

Prof. Dr. Şemsettin Dursun/ İrfanDunyamiz.com

Şahsiyet Gelişimi↗

Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.

Adab-ı Muaşeret

Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazıları okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Mehmet Feyzi Efendi farklı bir zattı…

İmam hatipte okurken yaz tatillerinde İstanbul gibi manevi üstadların bol olduğu bir şehirde birçok güzel …

3 Yorumlar

  1. Ibrahim Emiroğlu

    Akıcı ve içeriği zengin ayrıca karşılaştırmalı bu yazının herkes özellikle gençler tarafından okunmasını tavsiye ederim.
    Yazarın ömrüne sağlık.

  2. İsmail Hakkı TANYILDIZI

    Aklın ufku ve görme ufku, umut eden insan ile umur olan insan, güzel görme ve güzel düşünme kavramlarını Allah’ın yaratmış olduğu en değerli varlık olan insan üzerindeki önemini çok güzel bir biçimde ifade edilen güzel bir makale olmuş. Elinize, yüreğinize sağlık Hocam.

  3. “Ufuk sahibi olanlar, “an”a mahkûm değil, hâkim olanlardır. “An“a mahkûm olanlarda, ufuk yoktur. Zira “an”, hayatın bütünü içinde bir ayrıntıdır. “An”a mahkûm olanlar, ayrıntıda boğulanlardır”

    Paragrafı okurken “An’a mahkum olanların, “an” ı bir ayrıntı gibi gördükleri anlamı çıkıyor. Ancak verilmek istenen mana bu değil tam tersi sanırım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.