Bir iyilik de sen yap!

İyilik bir Müslümanın en önemli vasfıdır. Müslüman’dan daima iyilik beklenir. Her türlü kötülük ve fenalık Müslümana yakışmaz. Toplumda iyi insanları çoğaltmamız için Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in ahlakını tüm yeryüzüne yaymamız gerekir. İslam yeryüzündeki iyiliğin tek teminatıdır. Eğer dünyamızda iyilikler kaybolacak ya da azalacak olursa insanlık ölür. Onun için diyoruz ki: Bir iyilik de sen yap, insanlık ölmesin!

Yaşlı bir kimseyi karşıdan karşıya geçirmek, adres sorana yol göstermek, maddi manevi yardım isteyene yardımcı olmak, bir öğrenciye burs vermek, susuz kalmış ve aç olan hayvanlara su ve yemek vermek, tebessüm etmek, insanların gönlünü yapmak, yolda bulunan cam parçalarını ve çöpleri kaldırmak salih ameller (iyilikler) sayılamayacak kadar çok iken, Müslüman iyiliklerini çoğaltma gayretinde olmalıdır. İşte Müslüman’a düşen vazife elinden geldiğince iyilik yapmaktır.

İyilikler Allah için yapılmalı karşılık beklenmemeli. Çünkü mükâfatı en iyi verecek olan Yüce Rabbimizdir. Ondan daha fazla mükafat vermeye haşa kulların gücü yetmez. Günahlar ne kadar çok olursa olsun Allah Teâlâ’nın merhameti, affı ve mağfireti daha büyüktür.

Nitekim Resulullah Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: “Susuzluktan ölmek üzere olan bir köpek bir kuyunun etrafında dolaşıp duruyordu. İsrailoğullarından günahkar bir kadın onu gördü; hemen çizmesini çıkardı ve onunla köpek için kuyudan su çekerek onu suladı. Bu yüzden o kadın bağışlandı.” (Buhârî, Enbiyâ 54; Müslim, Selâm 155) Yine bir başka hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır: “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olandır” (Buhârî, Mağâzî, 35)

İyilik yapmak kadar onu nasıl yaptığımızda önemlidir. Mesela birisine yardımcı olduk, daha sonra “benim sayemde iş sahibi oldu” gibi cümleler kurarak yaptığımız iyilikleri boşa çıkarmamalıyız. Güzel bir sevaba vesile olmuşsak, bunu reklam ederek ihlasımızı zedelememeliyiz.

Bir ayet-i kerimede şöyle buyurulur: “Ey iman edenler! Allah’a ve âhiret gününe inanmadığı halde malını insanlara gösteriş yapmak için harcayan kimse gibi sadakalarınızı başa kakmak ve incitmek suretiyle boşa gidermeyin. O kimsenin misali, üzerinde toprak bulunan düzgün ve yalçın bir kayadır; kayanın üzerine şiddetli bir yağmur yağmış, onu çıplak halde bırakmıştır. Bu gibilerin kazandıkları hiçbir şeyden istifadeleri olmaz ve Allah, inkârcı topluluğa hidayet vermez.” (Bakara 263, 264)

Zekât, sadaka gibi konularda da bu hususa dikkat edilmeli. Allah azze ve celle’nin şu uyarısı son derece calib-i dikkattir: “İyi sayılan bir söz ve bir bağışlama, arkasından eziyet gelen bir sadakadan daha iyidir. Allah zengindir, halîmdir.”

İyiliğe en layık olan evvela kişinin anne babası başta olmak üzere en yakınları, akrabaları ve komşularıdır. Yardım yapacağında ve desteklerinde bu sırayı gözetmek gerekir.

Abdülkerim Temizcan/ İrfanDunyamiz.com

  • Öğrendiklerimiz:
  • İyilik yaparken bir menfaat beklemeksizin Allah için yapmak gerekir.
  • Müslümandan daima iyilik umulduğu unutulmamalıdır.
  • İyilik yapmaya en yakınlardan başlamak gerekir.
  • Başa kakarak iyiliğin sevabından mahrum olunmamalıdır.
  • Salih ameller (iyilikler) sayılamayacak kadar çok olduğu için, Müslüman iyiliklerini çoğaltma gayretinde olmalıdır.

İyi Haberler ↗

İyiliklere, erdemlere, örnek davranışlara dair beyaz haberler okumak için tıklayınız.

Hatıra Arşivi ↗

Alimler, arifler, hocalar ve önemli şahsiyetlerin hatıralarını okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Mehmet Feyzi Efendi farklı bir zattı…

İmam hatipte okurken yaz tatillerinde İstanbul gibi manevi üstadların bol olduğu bir şehirde birçok güzel …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.