Musa Efendi o türküyü dinleyince ne yapmış?

Musa Topbaş Efendi o gün hiç mutadı olmadığı üzere sohbete katılanlara; “Aranızda Urfalı var mı?” diye sormuş ve onlardan bir Urfa türküsü söylemelerini rica etmişti. Urfa’nın manevi şahsiyetlerinden merhum Mehmet Parmaksız Ağabey bu hatırayı şöyle anlatıyor:

Sami Efendi Hazretleri’ne Urfa’ya gelmek nasip olmadı. Ama Musa Efendi çok geldi. 40 ihvan için gelir, iki gün kalır, günde iki defa sohbet ederdi. Her gelişinde mutlaka Harran’daki Hayatî Harrânî Hazretleri’ni ziyaret ederdi.

İkramları genellikle kardeşler hazırlar vazife taksimi ile hizmet ederlerdi. Kimi kebabı hazırlar, kimi pişirir, kimi, künefeyi yapardı. Musa Efendi bizim usulümüzü görünce gülerek; “Maşallah Urfalılar kendi işlerini kendileri yapıyorlar, hanımlarına hiç iş bırakmıyorlar” derdi.

Hizmet ehlini çok sever, özellikle takdir ve taltif eder idi. Hizmet ehlini nereye giderse gitsin seçer ayırır ve ona özel olarak davranırdı. Bazen gözlerin içine bakarak gülümser, bazen musafaha yapar veya nadiren sadır sadıra gelecek şekilde kucaklaşır bazen onun gönlünü alacak hediyeler verirdi.

Bir hatıra

Mekke-i Mükerreme’de, umrede Altınoluk’un önünde oturuyoruz. Adanalı Faruk Karabucak Ağabey; “Bu gece Miraç gecesidir bir tespih namazı kılalım” dedi. Daha sonra sabah namazını kıldık. Bizler Medine’ye gideceğimiz için veda tavafını yaptık.

Tavaftan sonra Faruk Ağabey’e neden tavafa gelmediğini sorduk. Adana şivesiyle “Ağam ayakkabılarınıza bekçilik yaptık” diye latife yaptı. Sonra Esad Ağabeyim Faruk Ağabey’in kulağına eğilerek demiş ki, “Cenab-ı Hak imanla gitmeyi nasip eder ise inşallah öbür tarafta görüşürüz” demiş.

Tabi bizim haberimiz yoktu. Mekke’yi çıktıktan 50 km sonra otobüsümüz devrildi. Otobüsten 22 kişi vefat etti. Ailemizden otobüste sekiz kişi vardı. Esad Ağabeyimizin zamanı gelmiş içimizden o rahmeti Rahman’a kavuştu. Kendisini Cennetü’l Mualla Kabristanı’na defnettik.

Kul hakkı hassasiyeti

Şöyle farklı bir hadise de yaşadık. Kaza olduktan sonra herkesin eşyaları, paraları etrafa saçılmıştı. Polisler onları toplayıp “Herhalde şu şunundur” diyerek dağıtım yapmışlar. Cenazeyi morgdan aldıktan sonra bize de; “Cenazenizin cebinden şu kadar para çıktı” deyip parayı ve eşyalarını teslim ettiler.

Eve gittiğimiz zaman elbisesini kontrol ederken kemerinin içinden bir kâğıt çıktı. Otobüse binmeden önce “Üzerimdeki para şu kadardır” diye bir yazı yazmış. Polislerin verdiği parayı saydık 500 riyal bize fazla verilmiş olduğunu anladık. Ben de götürüp o parayı geri iade ettim. Elhamdülillah son anında bile üzerinde hiçbir hak bırakmadan gitmiş oldu.

Urfa türküsü

Ankara’da Makro Turizm’in sahibi anlatmıştı. Bizim kazanın olduğu anlarda Musa Efendi Medine’de sohbetteymiş. Sohbet sırasında hüzünlüymüş. Sohbetten sonra “İçinizde Urfalı var mı?” diye sormuş.

Sonra da “Urfalıyım ezelden türküsünü söylemesini bilen var mı?” demiş. Halbuki sohbetlerden önce veya sonra hiçbir zaman ilahi bile söyletmezlerdi. “Urfa’yı Hak saklasın bir sevdiğim var içinde” bölümüne gelince ağlamaya başlamış.

Not: Bu Yazı 2018 Aralık sayılı Altınoluk Dergisi’ndeki Y. Selman Tan imzalı mülakattan kısmi olarak iktibas edilmiştir. Yazının tamamı belirtilen kaynaktadır.

Mehmet Parmaksız

İrfanDunyamiz.com

ŞANLIURFA ÇEVRESİ İRFAN DÜNYAMIZ

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

İz bırakan mal müdürü Neşet Özerdem

Bir mal müdürü düşünün, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde görev yapmış ve her gittiği yerde iz bırakmış. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.