Namaz Çağrısı

namaz-cagrisi-ramazan-kayan

Ham kişilerin sözlerini işitmek veya okumak gönlümüze nasıl ağırlık veriyorsa, kalben ve zihnen olgun kimselerin sözlerini dinlemek veya okumak da gönlümüze huzur verir. Cenab-ı Hak belirli samimiyet ölçülerine riayet edenlere ve her daim ihlası gözetenlere dünyada belli başlı hediyeler sunar. Bu hediyelerin başında nurlu bir sima ve hikmet dolu bir lisan gelir.

Hele ki o samimiyet sahibi, uğradığı imtihanları yüz akıyla vermiş, çekmesi gereken çileleri de üfleyip püflemeden çekmişse, arık o kimsesinin dilinden hikmet pınarları akmaya başlar. Onlar ki en güzel duayı yapabilme lütfuna ererler. Onlar ki hiç kimsenin görmediği kuytularda layık-ı veçhi ile Allah’a tazarru ve niyaz ederler. Ve onlar ayet-i kerimede buyurulduğu üzere; “…Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir” (En’am, 162) diyebilme saadetine ulaşırlar.Ramazan Kayan, Namaz Çağrısı

Hikmet pınarları dökülüyor

Adeta bu ayetin bir tefsiri mahiyetinde yazılan, Ramazan Kayan Hocamızın Çıra Yayınları’ndan çıkan Namaz Çağrısı adlı kitabını okuduğumuzda, gerçekten de kendimizi bir hikmet deryasının içerisinde bulduk. Kelimenin tam anlamıyla hakikat ehli bir bilgenin hikmet dolu bir çağrısıyla karşılaştık. Tesirli bir anlatım ile kaleme alınan eser, çağımızın ve bütün çağların en önemli meselesi olan namaza çağırıyordu bizi…

Müellifin hakkını teslim edeceksek, en başta şunu söylemeliyiz ki; bu eserin içerisinde her biri bir kitap değerinde nice hikmetli sözler bulunmaktadır. Mesela müellifin namazsız hayatın anlamsız olacağını anlatan şu sözü bunlardan birisidir: “Hayatınızdan namazı çıkartırsanız hayat meşruiyetini kaybeder.”

Namazına karışamadığın kimse dostun değil

Yine onun kimin gerçek dost olacağına dair söylediği şu sözünü ibretle düşünmekte fayda vardır: “Namazına karışmadığımız dostluklar aldatıcıdır.” Gerçekten de bir dostumuza ebedi kurtuluş yolu olan namazı tavsiye edemiyorsak, demek ki dostluğumuzun bir ayara ihtiyacı vardır. Zira insan dostunun dünyasını ve ahiretini düşünmek durumundadır.

Müellifin bir başka hikmetli tespitine ise halkın doğru bildiği bir yanlış konusunda söylediği şu sözlerinde rastlıyoruz: “ ‘Kabahat de gizli ibadet de gizli’ mantığı İslam’ı hayattan izole etme tuzağıdır. Farzın riyası olmayacağına göre, namazı alabildiğince alenileştirmek gerek.” Bu önemli tespitinden dolayı Ramazan Kayan Hocamızı yürekten tebrik ediyoruz.

Namaz ÇağrısıGüncel kelimeler kullanıyor

Ramazan Kayan Hocamızın bu eserde kullandığı üsluba gelince, bunun sanki konuşuyormuş gibi akıcı bir üslup olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca halkın kullandığı deyimlerle ve güncel ifadelerle üslubunu süslemesi, esere güzel bir renk katmış… Mesela din gününü; “Tüm kirli çamaşırların deşifre edileceği gün” olarak ifade etmesi, din günündeki “baraj sorusu”nun namaz konusunda olacağını söylemesi veya “Günde beş vakit şeytanın bacağını kırmalıyız” şeklindeki ifadesi bu renkli anlatımın örneklerinden…

Kullandığı bu tür güncel ifadelerle gençliğin dilini iyi yakalayan yazar, bu eseri ile bir taraftan namaz kılmayanları namaza teşvik ederken, diğer taraftan da namaz kılanlara namazın kalitesi ile ilgili tüyolar vermektedir. Bu eserin, namaza karşı soğuk ve önyargılı olanlar için de faydalı olabileceğini düşünüyoruz. Zira katı ve kuralcı bir yaklaşımın yerine alabildiğine samimi ve içten bir anlatımın tercih edilmesi, eseri bu yönde cazip kılmaktadır.

Namaz birçok boyutu ile işlenmiş

Pasifliği ve edilgenliği reddeden, dinamik bir din algısını savunan müellif, bu eserde namaz konusunu duygu, bilinç ve aksiyon boyutları ile ele almıştır. Namazın dış dünyaya bakan sosyal yönünü en güzel bir şekilde izah eden müellif, namazın içe bakan içsel yönünü anlatmayı da ihmal etmemiştir. Malum olduğu üzere namazla ilgili son yıllarda yazılan yüzlerce eser bulunmaktadır. Ancak, görebildiğim kadarıyla, bu eseri diğerlerinden ayıran özellik, iç ve dış dengesinin güzel kurulması ve namazın birçok boyutunun bir arada işlenmesidir.

Eserin önemli özelliklerinden birisi de son derece enerji dolu bir tarzda, bezginliği bertaraf edecek şekilde kaleme alınmasıdır. Eser, Diyanet’in hazırladığı donuk, tatsız, ruhsuz ve yaprak kıpırdatmayan hutbeler gibi insanı uyutmamakta, bilakis harekete geçirmekte ve şuurlandırmaktadır. Eser bu haliyle Allah’ın huzuruna yüz akıyla çıkma kararlılığını gösteren bir uzun yol koşucusunun kaleminden çıktığını hissettirmektedir. Ki acizane Ramazan Kayan Hocamızla ilgili tespitimi onun yaptığı gibi bir formülle ifade edecek olursam bu formülün adı (3A) formülüdür. Yani aşk, adanmışlık ve azim…Ramazan Kayan ve Aydın Başar

İdeolojik resmi söylemin izi yok

Hocamız Namaz Çağrısı adlı eserinde namazı, ideolojilere bulaşmış resmi soğuk bir söylemle değil, tevhidî bir düzlemde anlatmıştır. Bu tutumunu da kitabın bir yerinde; “Racim olanı destekleyen bir rejim bizden uzaktır” diyerek net bir şekilde ortaya koymuştur. Herkese, çıkar için iki büklüm olanların dünyasından uzaklaşmayı ve onur ve erdem nişanesi olan secde ve rükûda karar kılmayı tavsiye etmiştir.

Okuduğumuzda yer yer fokurdayan bir nehir gibi duygularımızı harekete geçirdiğini hissettiğimiz eser, kimi zaman da bizi sanki seher vaktinin dinginliğine götürmektedir. Efendimizin hayatından ve sahabe neslinden seçilen etkileyici ve çarpıcı örnekler sayesinde eser, bize adeta sahabe iklimini yaşatmaktadır. Mesela Efendimizin cemaatle kıldığı son namazı öyle içli anlatılmıştır ki… Bu anlatımın sonunda da, Efendimizin dünyada kendisine en çok sevdirilenlerin başında gelen namaza sanki doyamadan gittiği ifade edilmiştir.

Son anlarında da namazı önemsediler

Efendimiz gibi onun takipçilerinin de namaza verdiği önemi anlatan müellif, bazı seçkin sahabelerin vefat anlarındaki bazı detayları anlatarak bu konuyu en güzel bir şekilde izah etmiştir. Mesela kitapta Hz. Ömer’in mescitte suikaste uğraması ile ilgili şöyle bir detay anlatılmaktadır: Hz. Ömer, yarasının acısı ile baygınlık geçirdiğinde kolay kolay uyanamamıştır. O esnada Misver b. Mahreme adlı bir sahabenin; “Namazı hatırlatın, başka türlü uyandıramazsınız” demesi üzerine kendisine “namaz vakti geldi” denilerek namaz hatırlatılmıştır. Bunun üzerine Hz. Ömer gözlerini açmıştır.

Yine bu kitaptan, hanımının bildirdiğine göre Hz. Osman’ın, şehit edildiği gece sabaha kadar namaz kıldığını öğreniyoruz. Yine namaza giderken öldürülen Hz. Ali’yi ve oğlu Hz. Hüseyin’i öldürenlerin de namaz kıldığını hatırlatan müellif, bu zalimlerin namazını ise şu şekilde ifade ediyor: “Onlar namaz kılmadılar, namaza kıydılar.”

Namazın ruhunu en güzel bir şekilde anlatan bu eseri herkesin okumasını tavsiye ederiz. Bilhassa adanmışlık ruhunu kazanmaları adına gençlerin okumasında çok büyük faydalar olacaktır. Zira resmi din söyleminin donukluğu ile yetişen nesiller, böyle ufuk gösteren samimi eserlere hasret kalmıştır.

Aydın Başar/Dunyabizim.com

Şunlara Gözat

Halil Atalay hoca yüreklere dokunmuştu…

1959 yılı Ramazan ayının Kadir gecesinde Eskişehir’in Mihalıççık ilçesi Çalkaya köyünde doğdu. İlkokulu Çalkaya Köyü …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.