O bir cami kuşuydu…

Memur olmanın birçok faydası vardır. Çeşitli illeri gezer, gittiğiniz her yerde kendinize uygun insanlar arar, aradığınız kişiyi de muhakkak bulursunuz. Ankara’da görev yaptığım zaman tanıştığım çok değerli bir dostumuz vardı.

O bir cami kuşuydu. Hiçbir zaman üşenmez, evinden erkenden çıkıp yürüyerek camiye giderdi. İbadet maksadı ile evinden çıkanın her adımına sevap verileceği müjdesini biliyordu çünkü. Sabah namazından sonra işrak vaktine kadar bir cüz Kur’an okur, ardından iki rekât namaz kılardı. Nedenini soranlara da; “Kabul olunmuş umre sevabı var, duymadınız mı?” derdi.

Namaz aşığıydı

Kuşluk vakti en az 4 rekat Duha namazı kılar, soranlara da ilgili hadisi hatırlatırdı: “Vücutta 360 parça vardır. Mümin günde bu parçaların sayısınca ibadet etmelidir ki şükrünü eda etmiş olsun. Her kim de Kuşluk namazını kılarsa organları âdetince sevap alır.”

Ramazan ayı yaklaştığında ondaki heyecanı görseniz şaşardınız. Ramazanın her gününe ayrı bir program yapar, teravih namazını hızlı kıldıran imamların camisine kesinlikle gitmez, ilk tercihi de hatimle teravih namazı kılınan camiler olurdu.

Sofrasına misafirsiz oturmayı sevmez, zaman zaman fakir insanların evine iftara gider, giderken de öyle hediyeler götürürdü ki, götürdükleri Ramazan boyu o garip insanlara yeterdi.

Beraber olduğumuzda onun tek kelime gıybet ettiğini duymadım. İnsanları anlatırken iyi yönlerini anlatır; “Kusurları örtmek nebevi yolun sevdalılarının işidir” derdi. Kendini böyle gizleyerek yaşamış olan sayısız kahraman, tanınmadan, duyulmadan göç edip gitmiştir. Yaptığı iyilikleri gizlice yapan, sadaka vermediği gün yatağına girmeyen nice gönül erleri vardır. Ne mutlu böyle olanlara!

Bir Ramazan günü

Bir Ramazan günü telefonla evini aradığımda, yenge hanım hasta olduğunu söylemişti. Müsaitse ziyaret etmek istediğimi söylemiş ve birkaç öğrenci ile ziyaretine gitmiştik. Özellikle öğrencileri onun o güzel üslubundan faydalanıp bir şeyler öğrensinler diye yanına götürürdüm.

Evin zilini çaldığımızda kapıyı yenge hanım açınca doğrusu içime bir kuşku düşmüştü. O, kolay kolay kapısını bayanlara açtırmazdı. “Demek ki ciddi bir hastalığı var” diye düşünerek evden içeriye girmiştik.

Kendisini görünce şok olmuştum. Sol tarafı tamamen felç olmuştu, neredeyse yorganın altında kaybolmuş bir haldeydi. Bırakın sohbet etmeyi, bir kelime dahi konuşamaz durumdaydı. Bizleri karşısında görünce ağlamaya başlamıştı. Ben gözyaşlarını silmek için yeltenince diğer eli ile işaret etmiş, gözyaşlarını silmeme razı olmamıştı.

Duygulu bir yazı

Eşi; “İstersen biraz kaldırayım” deyince, arkasına yastıklar koyulmuş, birkaç dakika bize işaretlerle hal hatır sorduktan sonra yatağının yanındaki kalemini, defterini önüne koydurtmuş ve bakın deftere neler yazmıştı:

“Hoş geldiniz gönül dostlarım… Sizler beni memnun ettiniz, Mevlâ da sizleri mutlu etsin. Artık eskisi gibi camileri gezemiyorum. Yoksulları arama imkânım da yok. Kur’an-ı Kerim’i bile okuyamaz hale geldim. Sizin anlayacağınız Yaratan verdiği imkânları geri aldı.

Gözlerimden akan yaştan başka bir şeyim yok artık. Allah’a hamd olsun, isyankâr değil, ümitvârım. Eyüp aleyhis selam ayağını yere vurdu ve yerden çıkan su ile şifa buldu. Mevlâm dilerse bana da şifa verir. Sizinle gelen gençlerin hepsini ayrı ayrı gözlerinden öpüyor, hepinizi Allah celle celaluh’a emanet ediyorum.”

Arkadaşın yazdıklarını gençlere okuduktan sonra; “Yorum yapmaya gerek var mı gençler?” dedim. Bu kıymetli dostum uzun süre hasta yatağında yattı. Ben ara sıra yanına gider, onu ziyaret ederdim. Bir zaman sonra vefat haberini aldım. Yaşantısı güzel olanların ölümü de güzel oluyor.

Cenaze namazına gittiğim zaman her ne kadar o kendini gizlemiş olsa da ne çok seveni olduğunu gördüm. Yaratan ondaki güzellikleri gösterme adına onu binlerce insana tanıtmış. Cenazesi düğün gibi oldu.

Cenazesine gelenler güzelliklerini anlatarak uğurluyorlardı. Hani demişler ya: “Dünyaya geldiğinde sen ağlıyordun, yakınların ise gülüyordu. Öyle bir hayat yaşa ki giderken sen gül, etrafında olanlar ağlasın.”

Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

İz bırakan mal müdürü Neşet Özerdem

Bir mal müdürü düşünün, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde görev yapmış ve her gittiği yerde iz bırakmış. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.