Peşin hükümlü olmamalı insan…

1976 ya da 1977 yılıydı… Diyarbakır Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi‘nde yatmakta olan bir dostumu ziyarete gitmiştim. Ziyaretimi tamamladım ve Batman’a dönmek üzere, Diyarbakır- Kurtalan arasında çalışmakta olan ara trene binmek üzere tren garına geldim.

Henüz erkendi ancak yer bulmakta bazen zorluk çekildiği için, yerimi garantilemek üzere uygun bir kompartıman arayışına girdim. Bir tanesine baktım, bizim mahalleden o zamanki şartlarda zengin sayılabilecek bir beyefendi içeride oturuyordu.

Selam verdim

Selam vererek içeri girdim. Ancak, muhatabım selamımı almadı. Çok bozuldum. İçimden, bu tip zengin adamlara selam vermemek gerekir diye düşündüm. Bunlar kendilerini, bir şey zannediyorlar. Bu kibirli insanları muhatap almamak gerekir gibisinden olumsuz düşünceler, karamsar yaklaşımlar zihnime üşüşmeye başladı.

Bir müddet sonra bir başkası selam vererek içeri girdi. Selamını aldım. Ancak, zengin arkadaş yine selamı almadı. Olumsuz düşüncem biraz daha pekişti. Derken 4., 5., 6., 7. ve 8. kişi kompartımana selam vererek içeri girdi. Her girişte, ben ve diğer arkadaşlar, verilen selama mukabelede bulunurken, zengin dediğim arkadaş hiçbirinin selamını almadı. Onun hakkındaki olumsuz düşüncem tamamen pekişti.

Tren hareket etti. Bir arkadaş bir soru ortaya attı. Soru, toplumsal ya da dini içerikliydi. Kimse konuşmayınca, ben cevaplamaya çalıştım. Açıklamalarım tatmin edici bulundu. Bir başkası soru sordu. Yine kendimce cevaplamaya çalıştım ve bu soru-cevap faslı Bismil’e kadar devam etti.

Kağıt çıkardı

Herkesin yüzü gülüyordu. Çok güzel bir sohbet iklimi oluşmuştu. Okuyan, okumaktan zevk alan biriydim. Ortaokul yıllarımda Sezai Karakoç’u okuyordum. Onun için toplumsal, bireysel ya da dini konularda meselelere kısmen hakimdim. 

Hiç konuşmayan arkadaş, birden bir kağıt pusula çıkardı. Bir şeyler yazmaya başladı. Sonra o pusulayı yanındaki arkadaşa vererek beni işaret etti. Pusulayı aldım. Yaklaşık olarak şunlar yazılıydı:

“Ben Tıp Fakültesinden geliyorum. Ses tellerimde sorunlar vardı. Muayene sonucunda ses tellerimin kanser olduğu anlaşıldı. Ameliyatla ses tellerim alındı. Artık hiç konuşamıyorum. Sohbetinize iştirak edemediğim için çok üzgünüm. Konuşmalarınızı takdirle karşıladım. Allah celle celaluh sizden razı olsun.”

Üç ders

Bu sözler beni o kadar sarstı ki, adeta yıkıldım. Onun hakkındaki olumsuz düşüncelerimden dolayı mahcubiyet duydum. Zannedersem peşin hükümlü tavırların yanlışlığı konusunda güzel bir ders oldu bu hatıram. Ben bu olaydan üç ders çıkardım.

Birincisi, bir olay ya da olgu hakkında hemen hüküm vermemek, meseleyi çok boyutlu bir yaklaşımla değerlendirerek dört başı mamur bir analizle inceleyerek sonuca ulaşmak en sağlıklı olan yöntemdir. Yani peşin hükümlü yaklaşımlar bizi yanıltır ve birer pişmanlık olarak bize geri döner.

İkincisi her zaman ve her yerde hüsn-ü zan mekanizmasını elden bırakmamak lazım. Bediüzzaman’ın da dediği gibi; “Güzel gören güzel düşünür. Güzel düşünen hayatından lezzet alır.” Onun için zannın çoğu haram kılınmıştır bize.

Üçüncüsü ise, sahip olduğumuz değerlerin farkına varmanın ne kadar önemli olduğunu anladım. O güne kadar, ses tellerinin değeri ve bu tellerin konuşmayı sağlama fonksiyonu hakkında çok ciddi bir bilgiye sahip değildim. O gün bende bir farkındalık oluştu. Konuşabiliyorsak, iyilikleri, erdemleri, faziletleri anlatabiliyorsak ne mutlu bize…

Prof. Dr. Şemsettin Dursun/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Halil Atalay hoca yüreklere dokunmuştu…

1959 yılı Ramazan ayının Kadir gecesinde Eskişehir’in Mihalıççık ilçesi Çalkaya köyünde doğdu. İlkokulu Çalkaya Köyü …

2 Yorumlar

  1. Mehmet Şerif Doğan

    Çok güzel olmuş eline diline sağlık Allah razı olsun çok teşekkür ederim Sayın hocam

  2. Ibrahim Emiroğlu

    Bu yazınızı daha önce de okudum,aynı heyecan ve ibret ve ders almam yenilendi. Kaleminize sağlık Şemseddin bey kardeşim.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.