Şehirden bu kadar uzak bir tepede, insanlardan mahfi yaşayıp, önündeki üç-beş talebeyle bir ömür geçiren; resmiyetten, ricâl-i devletten, her türlü şöhretten âzâde kalıp da bu sevgi seline mazhar olmak, aklın idrak edeceği bir şey değildi. O Mevlâ’yı sevmişti, onun dinine hizmet etmeyi, Allah için bir kelime olsun öğretmeyi sevmişti, Mevlâ …
Devamı