İmamlık yaptığım yıllarda, bir çarşamba günü Kapu Camii’nde öğle vaazı vermiştim. Müftü yardımcısı hocamızın zaman zaman telaşı olur görevi fakire tevdi ederdi. O gün vaazdan önce ve vaazdan sonra Konya’nın iki meczubuyla kısa birer konuşmam oldu. Bazı şaşırtıcı şeyler söylemişlerdi ama söylediklerine bir anlam verememiştim. Üzerimde bir şaşkınlık hali vardı. …
DevamıVakit varken düşün istersen…
Çok yakından tanıdığım bir insandı, zaman zaman görüşürdük. Elinde ilaç götüren insanlara kızardı; “Ne bu yahu insanlar poşet poşet ilaç içiyorlar” derdi. Kendisi güçlü, boylu posluydu. Bir kusuru vardı, sigarası elinden düşmezdi. Bir ara bazı sıkıntılar çekti sonra hastanelere gitmeye başladı. Ufak tefek hastalıklar derken sonra hastanelerin abonesi oldu. Bir …
DevamıTerakki değil tegayyürmüş meğer…
Ziyâ Paşa demişti ki: “İslâm imiş devlete pâ–bend-i terakkî,/ Evvel yoğ idi işbu rivâyet yeni çıktı.” Yani: “İslâm, devletin yükselmesine, ilerlemesine güya ayak bağı imiş!.. Eskiden böyle bir iddia yoktu. Yeni çıktı!” Biz bu suçlamanın daima İslâm’ı ilgilendiren tarafına cevap yetiştirdik: “İslâm, ilme, fenne, gelişmeye ve îcatlara karşı değildir. Bakın tarihimizde nice buluşlar, îcatlar, keşifler Müslümanlara aittir” dedik. Doğruydu da. …
DevamıKurban mesafeleri aşan bir ibadettir…
Tanıdığım birisi ile kurban ile alakalı konuşuyorduk. Bana bu yıl çok borcunun olduğunu ve kurban kesemeyecek durumda olduğunu anlatmıştı. Ben de ona nisap miktarı zenginliğe sahip değilse kurban kesmese de kendisinden sual olunmayacağını ama yine de Efendimiz sallellahu aleyhi vesellem’in hiç terk etmediği bu ibadeti yapmak isterse ve imkanı el …
DevamıBasirete muhtacız…
Fitnelerin gökten sağanak gibi yağdığı, hak ile bâtılın iç içe geçtiği, dengelerin altüst olduğu bir zaman dilimindeyiz. Böyle bir çağda mü’minin en değerli azığı, irfan ve basîrettir. Yani yalnız gözle değil, imanla bakabilme; yalnız görmekle yetinmeyip, gördüğünü hikmetle ve kalp gözüyle okuyabilme nimeti… Zira göz, yalnızca zahiri görür. Ama basîret, …
DevamıMeylimiz hangi tarafa?
Behlül Dânâ Hazretleri yol üzerindeki bir viranenin yıkılmak üzere olan eğilmiş duvarına bakıp sık sık âkıbetini tefekkür ederdi. Yine bir gün derin bir tefekkürle orayı seyrederken duvar aniden çöküverdi. Bu hâdise Behlül Dânâ Hazretlerinde gözle görülür derecede büyük bir sürûra vesîle oldu. Onun bu büyük sevincine mânâ veremeyen insanlar, merakla …
DevamıSevgili seccadem…
Sevgili seccadem! Ne kadar ayrı kaldık seninle, ne kadar özletmişsin kendini. Hiç sormayayım seni, biliyorum sen bana hep hasret idin de ben hep bilmezden geldim. Dolabımın en kuytu köşesini sana ayırdığım için biraz üzgün biraz da kızgın olmalısın bana, haklısın da. Bunu yapan benim sana… Seni umursamadan karanlığa bırakan benim. …
DevamıMeşgulüz vesvesesi…
Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a; salât ve selâm O’nun Resûlü Hazreti Muhammed’e, âline ve ashabına olsun. Bu satırları, evvela kendime, sonra hayır ümidi taşıdığım dost ve sevdiklerime bir nasihat niyetiyle kaleme alıyorum. İhlâsla Allah rızasını hedefleyen ilmî, edebî ve daavi bir çalışmayla ilgili olarak, değer verdiğim bazı güzide insanlara ulaşıp istişare …
DevamıBizim değerimiz duamızda gizli…
Su alan insanlık gemisinin kurtuluşu için bolca ve cömertçe dua etmeliyiz. Kişinin gıyabında yapılan duaların Allah katında makbul olduğunu bildiriyor Sevgili Peygamberimiz. Çünkü bu türlü duada samimiyet vardır. Yüzüne karşı yapılan duaya riya karışma ihtimali olabilir, ya da karşıdaki insanı sevindirmek için de dua edilmiş olabilir. Fakat hiç kimsenin duymadığı …
DevamıBir gülden gülistan olur mu?
Bir öğretmen arkadaş anlatmıştı, dedesi her sohbette konuyu namaza getirirmiş. Eve misafir gelse, ne eder eder, bir şekilde konuyu namaza bağlarmış. Dedesi çok tatlı dilli bir insanmış, gelen kişiyi önce dinler, sonra bir vesile ile takdir eder, peşinden de güler yüzle; “İyisin hassın da namazlarını da kılıyor musun peki?” diye …
Devamı