“Nefsin isteklerini kesmek, asgariye indirmek ve nefse zor gelen şeyleri ona yaptırmak” şeklinde tarif edilen riyazet konusu üzerinde sûfîler detaylı bir şekilde durmuşlardır. Manevî hassasiyetlere sahip maddî bir bedene ulaşmak arzusu, sûfîlerin bu konuda hedefleri olmuştur. Çünkü Kur’ân-ı Kerim’de ifade edildiği gibi nefs daima kötülüğü emretmektedir1 ve sûfîler de nefsin …
DevamıAllah dostlarını sevmenin fazileti…
İnsanoğlu hayatı anlamlı kılabilme gayreti ile dur durak bilmeksizin devam eden bir arayış içerisindedir. Tarih boyunca, insanoğlunun bu çabası hayatın çeşitli alanlarında başkalarını örnek alma veya en azından çevresinden etkilenme gibi bir zorunluluk ile onu yüz yüze getirmiştir.1 Genelde insanlığın ortak portresi olan bu durum özelde Müslümanların da kendisinden uzak …
DevamıSufilere göre uzlet kavramı…
Günlük telaş, dünya endişesi ve bedenin ihtiyaçları peşinde koşmak gibi hususlar insanın gönül ve ruhuna yönelmesinin önündeki engellerdendir. Kişi, yaratılış gayesini ve hayatının bu gayeye uygun olup olmadığını sorgulayarak bu konuda kendisine çeki düzen verebilmesi için zaman zaman bahsedilen koşuşturmaca ve endişelerden uzaklaşmak ihtiyacı hisseder. Gönül erleri, dünya- ahiret dengesini …
DevamıKalbin ameli tefekkür…
“Hikmet kuşunu avlayan ağ”1 şeklinde tavsif edilen tefekkür, tasavvuf literatüründe “Kalbin akıl ve zihinle muhakeme sürecini idrak ederek harekete geçmesi, netice itibariyle iyiyi kötüden ayırt edebilecek melekeye yani vicdanın devreye girmesine sebep olan sürecini”2 ifade eden bir kavramdır. Kur’ân-ı Kerîm’de; “Tezekkür, tedebbür, itibar, nazar, teemmül, taakkul, tefakkuh, furkan ve naza”’ …
DevamıDepremin ikinci günü Kahramanmaraş izlenimleri
Dostlarım, insanın hayatında tarif etmekte zorlandığı, ne diyeceğini bilemediği, şaşkınlığa düştüğü anlar vardır. 06.02.2023 Pazartesi günü yaşanan büyük depremden bir gün sonra cenaze hizmetleri için Kahramanmaraş’a gitmiş bir kardeşiniz olarak olarak işte ben de böyle bir durum yaşadım. Oraya ulaştığım ilk anlarda ağzımdan; “Maraş’ın kıyameti kopmuş” cümleleri dökülüverdi. Gerçekten bir …
DevamıSufilere göre tövbe kapısı…
Sâlik, ihlâs ve amel bütünlüğü içerisinde ilâhî rızaya ulaşmayı amaçlayan ve bu amacına ulaşmak için nefis, şeytan, dünya ve şeytanlaşmış insanlar gibi engelleri aşmayı hedeflemiş kimse olarak tanımlanmıştır.1 Sâlik, rızâ-yı ilâhîye ulaşabilmek için manevî bir yolculukla bahsedilen engelleri aşmayı hedefleyen kimsedir ki onun bu yolculuğuna seyr ü sülûk denilmektedir.2 Bu …
Devamıİstismar edilen bir veli Mevlana
Mevlânâ, kimilerine göre, insanlığı ve insânî duyguları temel alan bir hümanist; kimilerine göre, düşünceleri ile insanları etkileyen bir düşünür; kimilerine göre büyük bir felsefeci; kimilerine göre bir Moğol ajanı; kimilerine göre ise bir aşk abidesidir. Mevlana gibi insanlığa mâl olmuş şahsiyetler, yaşadıkları dönemlerde ve vefatlarından sonra, maalesef zaman zaman istismara …
DevamıMustafa Taki efendi ve cihad düşüncesi
Kelime anlamı olarak, “Gayret etmek ve güç yetirmek” gibi anlamlara gelen cihâd kavramı “Maksada ve belirlenen hedefe ulaşabilmek için tüm gayretini sarf etmek” şeklinde tanımlanmıştır.1 Cihâd, dünyada İslam’a yönelik en şiddetli eleştirilerin yapılmasına sebep olan kilit kavramlardan biridir. Bir algı operasyonun parçası olarak, “İslam’ı şiddet yanlısı ve Müslümanları da zalim/ …
DevamıSufilerin başarı sırları…
Tarihte, toplumları arkalarında sürükleyen birçok lider gelip geçmiştir. Bunlardan bir kısmı baskı, zorbalık ve maddî güç kullanarak insanları sindirmek suretiyle liderliklerini ilân ederken bir kısmı da gönülleri fethetmek suretiyle toplumlara maddî ve manevî anlamda yön vermişlerdir. Cemiyetleri peşlerine takıp sürükleyen maneviyat önderlerinin bu başarıları tesadüfî bir başarı değildir. Onlar, kendi …
DevamıHuzura kavuşmuş nefis
Kur’ân-ı Kerim’de “Ey huzura eren nefs!”[1] şeklinde hitap edilen ve Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in ; “Ya rabbi senden itminana ermiş bir nefs istiyorum”[2] duasıyla ideal bir hedef olarak müminin ulaşması istenen nefs mertebesine nefs-i mutmainne denir.[3] Nefs-i mutmainne derecesine ulaşan bir sâlikin kalbi nurlanmasını tamamlamış bir kalptir. Bu …
Devamı