Fatih Çınar

Kurucu dinamiklerimizden ahilik anlayışı…

Fütüvvet anlayışının devamı niteliğinde ve özellikle esnafların ilgi gösterdiği ahîlik teşkilatı ilkeleri, ulaşmayı arzuladığı hedefleri ve yetiştirmeyi amaçladığı insan portresiyle sûfî düşüncenin rengine boyanmış kurumlardan biridir.1 Ahî; köken itibariyle Arapça bir sözcüktür ve “Erkek kardeşim” anlamına gelmektedir.2 “Kardeşim” sloganını kullanan bu anlayışın vizyonunun “Hep birlikte büyük hedeflere yürümek” anlayışına dayandığı …

Devamı

Kurucu dinamiklerimizden fütüvvet düşüncesi…

Tasavvuf, genel olarak İslam’ın bâtınî yorumu veya kişinin manevî yönünü ıslah eden bir sistem olarak tarif edilmiştir.1 Bu ve benzeri tanımlar tasavvuf düşüncesinin İslam’ın ve bireyin maddî boyutuna dair tespit ve gayretlerinin olmadığı anlamına gelmemektedir. Sûfîler, mânevî gelişim için maddî inşanın son derece önemli olduğunu sıklıkla vurgulamışlardır. Kişinin dışa vurumu …

Devamı

Gel gönül tevekkül eyle…

İrade ve azmin son halkası olarak kabul edilen tevekkül,1 “Başkasına itimat etmek ve güvenmek” anlamlarına gelen bir kavramdır.2 Kur’ân-ı Kerim’de tevekkül kavramı altmış sekiz yerde ve daima iman ile ilişkili olarak geçmektedir.3 Âyet-i kerimelerde “Müminler Allah’a tevekkül etsinler”4, “Tevekkül edenler Allah’a tevekkül etsinler”5 ve “Eğer mümin iseniz Allah’a tevekkül ediniz”6 …

Devamı

Sufilerin hadefi istikamettir

İstikâmet, “Dînî ve ahlâkî hükümlere uygun bir hayat sürmek, her türlü aşırılıktan sakınmak, Allah’a itaat edip Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem’in sünnetine uymak”1 şeklinde tanımlanmıştır. Peygamber Efendimiz kendisinden öğüt isteyen bir sahâbeye; “Allah’a iman ettim de sonra dosdoğru ol” şeklinde tavsiyede bulunmuş ve bu tavsiyeden başka bir nasihate ihtiyaç …

Devamı

Sufilere göre ihlasın kıymeti…

Kelime anlamı olarak ihlâs; “Temizlemek, riyasız ibadet etmek ve sevmek’ gibi anlamlara gelmektedir. Terim olarak ihlâs, “İbadet ve iyilikleri riyâdan ve çıkar kaygılarından arındırıp sadece Allah için yapmak” şeklinde tarif edilmiştir.1 İhlâs; “Dikkat edin hâlis din Allah içindir” (Zümer, 3) ayeti sırrınca kendisine ulaşmakla emrolunduğumuz bir hissiyattır. Bu konuda Allah …

Devamı

Sufilere göre murakabe hali…

İnsan, zihnini berraklaştırdığı ve özüne, vicdanına dönerek davranışlarını bu hassasiyetle şekillendirme gayretinde olduğu sürece bir iç huzuruyla hayatını devam ettirebilir. Dünyanın küçük bir köy görünümü aldığı günümüzde günlük koşuşturmacalar içerisinde kendisini arayan insana gösterilecek çıkış yollarından biri de gönül âlemi ile davranışlarını bir bütün haline getirmesine zemin hazırlamasıdır. Yani bir …

Devamı

Sufilere göre takva kavaramı…

Köken itibariyle “Korumak, himâye etmek, zarar verecek şeyden korumak, çekinmek ve koruma altına almak” gibi anlamlara gelen takva kavramı,1 İslam’ın (Kur’ân ve Sünnet’in) üzerinde durduğu önemli kavramlardan biridir.2 Öyle ki Kur’ân-ı Kerîm’de bu kavram iki yüz elli sekiz yerde zikredilmiş,3 Kur’ân’ın hemen baş kısmında Kur’ân-ı Kerîm kendisini takva sahipleri için …

Devamı

Nebevî zühd anlayışı…

Madde ve mana yönleri ile insan bu dünya hayatında kulluğunu ifade edebilme adına maddî ve manevî yönü arasında bir denge kurmak zorundadır. İnanan-inanmayan, büyük-küçük, kadın-erkek farklılıkları ne olursa olsun insan dünya hayatı ile doğru veya yanlış şekliyle bir ilişki içerisindedir. Her konuda olduğu gibi dünyaya bakışımızın ne olması gerektiği konusunda …

Devamı

Sufilere göre riyazet kavramı…

“Nefsin isteklerini kesmek, asgariye indirmek ve nefse zor gelen şeyleri ona yaptırmak” şeklinde tarif edilen riyazet konusu üzerinde sûfîler detaylı bir şekilde durmuşlardır. Manevî hassasiyetlere sahip maddî bir bedene ulaşmak arzusu, sûfîlerin bu konuda hedefleri olmuştur. Çünkü Kur’ân-ı Kerim’de ifade edildiği gibi nefs daima kötülüğü emretmektedir1 ve sûfîler de nefsin …

Devamı

Allah dostlarını sevmenin fazileti…

İnsanoğlu hayatı anlamlı kılabilme gayreti ile dur durak bilmeksizin devam eden bir arayış içerisindedir. Tarih boyunca, insanoğlunun bu çabası hayatın çeşitli alanlarında başkalarını örnek alma veya en azından çevresinden etkilenme gibi bir zorunluluk ile onu yüz yüze getirmiştir.1 Genelde insanlığın ortak portresi olan bu durum özelde Müslümanların da kendisinden uzak …

Devamı