Bu güzel hikaye bize fani dünyada paylarına yalnızlık düşen iki güzel varlığın dostluğunu anlatıyor. Bize gerçek dostluğu öğretiyor. Ne dersiniz? Biz de bu küçük kuş gibi dostlarımıza böyle gönülden bağlı kalabilir miyiz? Veya onlara böylesine kıymet verebilir miyiz? Allah cümlemize gerçek dostlukları yaşamayı ve idrak edebilmeyi nasip eylesin. Besim Hoca'ya da rahmet olsun.
DevamıKuma ve kayaya yazılan sözler…
Kusursuz insan olmayacağı ve kusursuz dost arayan kimsenin yalnız kalacağı malumdur. Yeryüzündeki bütün insanların ufak yada büyük kusurları illa ki vardır. Kusurların derecesine göre onları affedebilmek yerine göre bir erdem sayılır. İnsan dostlarının her türlü kusurunu kafasına takar ve o kusurları gözünde büyütürse, hayatı kendi kendisine dar etmiş olur. Kin ve nefret gibi duygular yürek için bir ağırlık ve bir yüktür. Mümkün olduğu kadar nefsimize söz geçirmeli ve affetmeyi öğrenmeliyiz.
DevamıAkraba ziyareti ile ilgili çocuk hikayesi
Ali solonda oturup telefonuyla oyun oynuyordu. Annesi yanına geldi ve “Oğlum hadi kalk hazırlan, anneannenle dedeni görmeye gideceğiz dedi. Ali; “Ben gitmek istemiyorum, hem durduk yere niye gidelim ki?” dedi. Annesi; “Durduk yere değil ki oğlum. Biz sıla-i rahim yapacağız” dedi. Ali sordu: “Sıla-i rahim ne demek anne? Annesi; “Oğlum …
DevamıEmanetle ilgili çocuk hikayesi
Ali bugün çok neşeli ve hareketli idi. Sabah kalkınca herkese selam verdi ve güler yüz gösterdi. En sevdiği arkadaşı Recep ile birlikte okula gidip sınıfa girdiler. Öğretmenleri geldi ve dersi anlatmaya başladı. Derste emanetin ne kadar önemli olduğunu ve emanete iyi sahip çıkılması gerekildiğini anlattı öğretmenleri. Ders bitti sınıftan çıktılar. …
DevamıBisikletli çocuk hikayesi
Ali o sabah kalktı ve hemen üstünü başını değiştirdi. Aşağı indi ve kahvaltıya oturdu. Bugün babasıyla bisiklet sürmeye gideceklerdi. Hemen yemeklerini yediler ve hazırlanıp dışarı çıktılar. Arabalarına bindiler. babası besmele çekerek arabalarını çalıştırdı ve yola çıktılar. Ali yolda giderken çok sıkıldı ama sabretmesi gerekiyordu. Yolları uzun sürdü ama sonunda gidecekleri …
DevamıKibirli alimi susturan soru…
Rivayet olunur ki, bir zamanlar kendisine “ayaklı kütüphane” denilen, gerçekten de ilmi seviyesi yüksek, hemen her konuda malumat sahibi bir zat varmış. Ne var ki bu büyük âlim, ilminden dolayı biraz mağrur imiş ve başkalarının ilmini küçümsermiş. Oralarda yaşayan ilmi seviyesi normal fakat arif bir zat varmış. Bir gün o …
DevamıÇoban kazandı menkıbesi…
18. yüzyılda Konya’nın Hadim ilçesinde yaşamış olan merhum Muhammed Hâdimî Hazretleri zaman zaman “Aah! Aah! Çoban kazandı çoban!” dermiş. Talebeleri, çobanın kim olduğunu, neyi kazandığını merak ederler. Bunun üzerine Hadimi Hazretleri, biri tacir, diğeri çoban olan yol arkadaşlarıyla başından geçen bir hadiseyi anlatır: Yol arkadaşlarıma; “Yolcunun duası kabul olur, gelin …
DevamıBu da geçer hikayesi…
Derviş’in biri zahmetli bir yolculuktan sonra bir köye varır. Köyde gördüğü herkesten kendisine yiyecek ve kalabilecek bir yer vermelerini ister. Köylüler durumlarının olmadığını söyler ve onu köyün zengini olan Şakir’e yönlendirirler. Derviş yola çıkar ve yolda birkaç köylüye daha rastlar. Onlardan köyün ikinci en zenginin de Haddad isimli birisin olduğunu …
DevamıBaşkasının derdine üzülen adam…
Sadi Şirazi anlatıyor: Bir yıl Şam’da öyle bir kıtlık oldu ki; âşıklar aşkı unuttular. Ekinler, hurma ağaçları dudaklarını ıslatamadılar. Ne kadar eski pınar varsa, kaynamaz oldu. Öksüzün gözyaşından başka su kalmadı. Hâl böyle iken, bir gün yanıma bir dostum geldi. Bir deri bir kemik kalmıştı. Hâlbuki paralı, zengin, şan ve …
DevamıNamazda kavun karpuz toplanır mı?
Harun Reşid’in kardeşi Behlül Danâ bir gün pazarda bir tezgâh kurmuş kavun karpuz satıyormuş. Akşam olmuş, tezgâhını toplayıp sırtındaki küfeye koymuş kavun karpuzları. Sonra sırtındaki küfe ile bir camiye girmiş ve sırtındaki küfeyi indirmeden namaza durmuş. Her secdeye eğildiğinde kavun karpuzlar bir tarafa yuvarlanıyormuş. Behlül Dânâ namazın ortasında caminin sağından …
Devamı