Almanya’daki dört yıllık görevimin son demlerinde yaşadığım bazı tecrübelerimi siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Frankfurt-Alseld’de görevli iken o zamanki konjonktür gereği papazlarla sık sık bir araya geliyor ve dinleri tartışıyorduk. O zaman DİTİB ve kiliselerin ortaklaşa düzenlediği “Biliyor musun ben kimim?” projesi kapsamında üç dinin din görevlileri bir araya geliyordu. …
DevamıHasan Kamil Yılmaz hocamızdan bir hatıra…
2000’li yıllarda, Bursa’da sanırım tasavvufla ilgili bir sempozyum (muhtemelen Üftâde sempozyumu) sonrasında akademisyen hocalar ve arkadaşlarla beraber çarşı gibi bir yerde dolaşıyorduk. Yaşlıca bir kadın Hasan Kamil Yılmaz Bey Hocama yaklaşıp: “Oğlum! Sen ne iş yaparsın?” diye sordu. Kamil Bey: “Öğretmenim” dedi. Kadın: “İyi, maşallah” deyip gitti. Aslında Kamil Bey …
DevamıVaktinden önce çiçek açmayasın…
İman insanın içinde ateşten bir kor gibidir. O koru beslemezseniz o ateş söner Allah korusun. Bazen ecdattan kalma bir caminin önünde turist gibi gezen genç kardeşlerimizi görüyoruz. “Bu halimle, bu kıyafetlerimle camiye girebilir miyim acaba?” deyişlerine şahid oluyoruz. Kızlar ve erkekler olarak o üzerindeki kıyafetlerin uygun olmadığını kendileri de biliyorlar. …
DevamıYürek yakan bir ayrılık hikayesi…
İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü‘nde (Bugünkü Marmara İlahiyat Fakültesi) talebe iken, Üsküdar Cuma Pazarında bulunan Malatyalı İsmail Ağa Camii‘nde de İmam-Hatip olarak görev yapıyordum. Küçük bir cami olmasına rağmen müezzin kadrosu olan camimizde bir de müezzin görev yapıyordu. Okuldan mezun olduktan sonra kısa bir dönem İstanbul İmam Hatip Lisesi’nde hoca olarak …
DevamıTüketimin kölesi olma…
İslâm, dünyayı Kur’an ve Sünnet merkezli olarak insanlara tanıtmıştır. Dünyaya bakışımızın nebevi temellere oturması için Resulullah’ın dünyaya bakış tarzını bilmek gerekir. Peygamber Efendimiz’in bakışı, Kur’an-ı Kerim’de “meta, süs, oyun ve eğlence” olarak belirtilen izahatın açılımıdır. Bu açılımın veciz bir ifadesini Peygamber Efendimiz şöyle dile getirmiştir: “Benim dünya ile olan bağlantım, …
DevamıEşler arasında doğru iletişim nasıl olmalı?
Eşler arasında iletişimin en güçlü yöntemi gönül dilini kullanmaktır. Karşılıklı samimiyet ve dürüstlük olursa, ben merkezli düşünmenin yerine hasbi duygular ön plana çıkarsa iletişim kendiliğinden mükemmel bir boyuta ulaşır. Ama eşler birbirlerine karşı gönül dilini değil de kırıcı, aşağılayıcı bir dil kullanırlarsa işte o zaman evliliğin taşları yerinden oynar. Tartışma …
DevamıDeğerli hanım kardeşlerim…
Değerli Hanım kardeşlerim! Evlilik niyetiyle de olsa ailenizden bağımsız hiçbir kimseyi hayatınıza almayın, en başta tanışmayın, sakın güvenmeyin, her adımı eş zamanlı olarak ailenizle birlikte atın. Ortalık yalan dolancı, tacizci, şiddet uygulayan, Allah korusun hatta öldüren tiplerden geçilmiyor. Resimdeki satanist katili görüyorsunuz. En son bu katil 2 tane kızımızı hayalleriyle …
DevamıAhmet M Ziylan’dan İki Çift Söz Yeter
Çocukken dedelerimiz ve ninelerimiz bize bazı hikâyeler anlatırlardı. Çok güzel ve tesirli mesajları olurdu bu hikâyelerin… Kimisinde hikâyenin kahramanı aslan, tilki, horoz falan olurdu, kimisinde de Behlül Dânâ, Bayezid-i Bistami gibi tasavvufî şahsiyetler… Bu anlattıkları hikâyelerin kaynağını ne biz bilirdik ne de büyüklerimiz… Belki de onlar da kendi büyüklerinden işitmişlerdi. …
Devamıİlham veren sade hayatlar…
Sizlere beni etkileyen bazı sade hayatlardan bahsedeceğim. 1995 yılında Rize’den Bursa’ya geldiğimde ilk tanıştığım kişilerden bir tanesi de Tatlıcı Mehmet Abi diye bilinen değerli bir insandı. Bu abimiz güler yüzlü, soyadı gibi tatlı dilli birisiydi. Camiden çıktığında insanlara koku ikram eder, günün bazı vakitlerinde de tatlı ikram ederdi. İşte ona …
DevamıOdun pazarında bir gün…
1984 yılıydı Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde talebeyiz. Köyümüz orman köyü sayıldığından ormanı seyreltme (kesim) işinin bir kısmını da köydeki arkadaşlarım almışlar. O zamanki meşe kesiminde çalışanlara devletimiz bir hak tanımış; kesim yapanlara istekleri halinde, kestikleri odunları düşük fiyattan veriyor onlar da isterlerse başkalarına satabiliyorlardı. Biz Ankara’da okuduğumuz için arkadaşlar oradaki odun …
Devamı