Acısıyla tatlısıyla imamlıkta kırk yıl

Necip Fazıl ne güzel söylemiştir: “Hani o Müslüman ki her güzele bedeldir. İnsan defilesinde eskimez tek modeldir!” Müslüman demek her işini her zaman ve her ortamda en güzel şekilde yapan kimse demektir. Zira Bakara Sûresi’nin 195. âyetinde Yüce Rabbimiz: “Ve ahsinû. İnnallahe yuhibbü’l-muhsinîn” yani “Yaptığınızı güzel yapın; Allah güzel yapanları sever” buyuruyor. Ve biz Müslümanlara şu emri vermiş oluyor: “Her türlü hareketinizde işi tam ve noksansız yapın, işin hakkını verin ve dürüst olun. Çünkü Allah dürüstleri sever.” (Bkn. TDV. Meâli, s.30)

İnsan ne yaparsa güzelini, doğrusunu yapması lazımdır. İnsan ne iş yaparsa yapsın hedefi yalnızca Allah’ın rızasını kazanmak olmalıdır. Allah celle celaluh bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “Nerede olursanız olun O, sizinle beraberdir ve Allah yaptıklarınızı görür.” (Hadid, 4) Evet bazı yanlışlarımız olabilir ama bu niyetten asla şaşmamalıyız.

Hatamız kusurumuz çoktur ama kırk yıl imam olarak görev yaptığım süre boyunca hep bu hedefi gözeterek hareket etmeye gayret ettim. “Şunu yaparsam faydalı olabilir miyim etrafımdaki insanlara” düşüncesi her zaman kafamı meşgul etti. Hani bir söz vardır; “Nokta da küçüktür ama bitirir cümleyi” diye… Allah rızası için yapılan küçük işler bile aslında çok büyüktür.

Camimizdeki Kur’an kurslarımız, cami derslerimiz, salon toplantılarımız, camiler arası faaliyetlerimiz vs’nin dışında belki basit gibi görünen fakat çok güzel dönüşümler aldığım bazı çalışmalarımızdan ve önemsediğim bazı prensiplerden sizlere bahsetmek istiyorum.

Mesajı ulaştırma gayreti

Hani okullarda panolar hazırlanır ya, zaman zaman öğrenciler o panoları değiştirirler. Ben de bunun benzerini camimizin dış cephesine yaptım. İnternette paylaşılan görsel olarak süslenmiş ayet, hadis, güzel sözler, menkıbeler vb. paylaşımları yazıcıdan çıkarttırıp caminin duvarına yaptırdığım led lambalı panomuza asıyorum, bir iki ay sonra değiştiriyorum. Tabi içerikleri seçerken kısa ve öz çarpıcı içerikler seçmeye dikkat ediyorum. Amacım yoldan geçenlerin dikkatini bir şekilde panoya çekebilmek.

Karşıdaki çay ocağında otururken bakıyorum ki yoldan geçenlerin bazısının dikkatini çekiyor. Kimisinin panonun resmini çektiğine, kimisinin “Hocam Allah razı olsun çok güzel şeyler asmışsınız” diyerek memnuniyetlerini izhar ettiğine şahit oldum. Tabi panoyu okuyanlar az olsa da onları gördükçe seviniyorum. Üşengeç olmayan, aktif imam kardeşlerimize örnek olsun diye sosyal medyada da panomuzu zaman zaman paylaştım.

Bunun yanı sıra Diyanet dergisi, Diyanet aile dergisi ve Diyanet çocuk dergilerini panonun yanındaki raflara koyuyorum, kısa sürede tükeniyor. Bir şekilde küçük iş büyük iş demeyip, insanlara mesajı ulaştırmamız lazım. Bunları yaparken şu olay bana ilham verdi.

Ankara’da bir derneğin genel merkezinde bir toplantıya katılmıştım. Orada genel sekreter olan genç bir hafızımız -ki kendisi o zaman Spor Bakanlığı Müşaviri idi- şöyle güzel bir anekdot anlatmıştı: “Arkadaşlar! Yaptığınız hiç bir faaliyeti küçük görmeyin. Hani kandiller de parklara ve çeşitli yerlere asılan “Kandiliniz mübarek olsun” pankartlarını beyhude olarak görürüz. Ben bunun bile ne kadar güzel bir şey olduğunu sizlerin bilgisine sunacağım. Bir parkta bir büfe ve bu büfeyi işleten akşamcı bir vatandaş her akşam büfeyi kapatırken bir bardak içki içermiş. Yine bir akşam içkisini bardağa koymuş tam içmek üzere iken gözü “KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN” pankartına ilişmiş ve “Bu gece mübarek bir gece, içki içmek doğru olmaz” deyip şişedeki içkiyi çöpe dökmüş. O geceden sonra da içkiye paydos edip beş vakit namaza başlamış. Bu kişiye ne bir âlim, ne bir hoca bir şey söylememiş, onun hidayetine basit bir pankart vesile olmuş…” Demek ki sebeplere sarılmak bizden, hidayeti ise Rabbimizdendir.

Cemaatle bütünleşmeye çalışmak

Cemaati ile kavgalı olan ve cemaatiyle bütünleşemeyen bir imam faydalı olamaz. Peki cemaatle bütünleşmek nasıl olur? İyi bir imamın cemaatin mutlu ve acılı gününde cemaatinin yanında olması gerekiyor. Bir hasta ziyareti, bir taziye ziyareti bu anlamda çok önemli… Bu konu çok önemli bir konudur. Peygamber Efendimiz aleyhis selatü ve selam da hasta ve taziye ziyaretlerini kendisi ihmal etmediği gibi, ümmetini de bu konuda daima teşvik etmiştir. Sık sık onlara “Bugün bir cenazeye katılan var mı? Bir hasta ziyaretine giden var mı?” diye sorarak onlara bu konuda sık sık hatırlatmalarda bulunmuştur.

Bununla ilgili bir anımı da sizinle paylaşmak istiyorum. Bir kardeşimiz karaciğer nakli olacaktı. Babası geldi camiye ağlıyor, doktorun yoğun bakımdaki çocuğu hakkında; “Biran önce nakil olmazsa bugün yarın gider bu çocuk” dediğini söylüyor. Annesini kapıda gördüm. “Hocam çocuğum ölüyor, dua eder misiniz?” diyor. O gün ikindi namazına müteakiben cemaate durumu ilettim ve hep beraber dua ettik. “Amin” denildi.

Kapıdan çıktım ki bu sefer de kardeşi ile karşılaştım: “Hocam ciğer bulundu” dedi. Ben o gün Müslümanların toplu duasının ne kadar tesirli olduğunu daha iyi anladım. Yarım saat sonra, yine onlara rastladım. “Hocam ameliyat için yirmi ünite kana ihtiyaç var” dediler. Bunun üzerine Fatih müftülüğünü aradım. Tüm imamlara ortak mesaj çekildi. Bu mesaj üzerine 20 değil 100’e yakın insan kan vermek için hastaneye gitmiş. Şükür bu kardeşimiz iyileşti. Bize de bir kardeşimizin duasını almak nasip oldu.

İnsanlar söylemden çok bu tür durumlardaki icraata bakarlar. Çok güzel vaaz etseniz de sosyal sorumluluk alanında üzerinize düşeni yapmadığınızda cemaate tesir edemezsiniz. Cemaat zor gününde sizi yanında görmek ister. Sizi o günde yanında gördüğü zaman da samimiyetinizin farkına varır ve sizi bu sefer daha dikkatli dinlemeye başlar. Cemaat acı tatlı gününde sizi yanında görmediği zaman, siz o cemaate daha bir şey anlatamazsınız.

Hediyeleşme sünnetini canlı tutmak.

Meslek hayatımda hediye dağıtma işine çok ehemmiyet vermeye çalıştım. Bir şekilde hediyeler temin ederek “yarım elma gönül olma” kabilinden dağıttık. Mahallemde bizzat her kapıyı çalarak mealli Kur’an-ı Kerim ve dua kitabı dağıttık. Yaz Kur’an kursumuza gelen öğrencilere çok çeşitli hediyeler yanında her Kur’an okumaya başlayan öğrencilerimize onlarca Kur’an okuyan kalem hediye ettik. Yetiştirdiğimiz cemaatimizi ve öğrencilerimizi çok çeşitli hediyelerle hep teşvik ettik.

Bir yerden okuduğum bir hikâye var. Bir adam çocuğunun en sevdiği oyuncağı alıyor, çocuğuna hediye etmesi için kilisede papaza veriyor. Papaza da; “Çocuğumu sana getireceğim, gelince bu hediyeyi ona ver” diyor. Bir müddet sonra çocuğu ile gezmeye çıkınca “Hadi yavrum bir de kiliseye uğrayalım” diyor. Çocuk biraz itiraz etse de içeri girmeye razı oluyor. İçeri girince papaz çocuğu okşuyor, seviyor, iltifat ediyor ve hediyesini veriyor. Çocuk buna çok seviniyor. Ve her hafta kiliseye gitmeyi iple çekiyor.

Bunu biz niye yapmayalım? Neden çocuklarımızı camiden soğutalım. Biz de elimizden geldiği kadar, her gelen çocuğa hediye vermeye çalışalım. Kitap olsun, çikolata olsun, şeker olsun hatta küçük harçlıklar olsun vermeye çalışabiliriz. Bunu kendimize prensip edinebiliriz. Biz âcizane çocuklara elimizden geldiği kadar hediyeler vermeye çalışıyoruz. Mesela yaz kurslarımızda bilgi yarışması yapıyoruz. Bir zaman 20 tane çeyrek altın dağıttık, bir tane bisiklet verdik. Bunun yanı sıra zaman zaman dağıttığımız ayakkabı, kemer, saatler, mp3ler ve kitapların haddi hesabı yok.  

“Marifet iltifata tâbidir” der atalarımız. Ben bunun örneklerini gördüğüm için her zaman küçük de olsa hediyeleşmeyi ön planda tutmuşumdur. Tabi ki bu hediyelerimizi finanse eden cemaatimize müteşekkiriz. Onların bu güzellikleri olmasa bu kadar çok hediyeyi dağıtmamız mümkün değildir. Cemaatimizin bu teşviki hem kursumuza devam eden öğrenci sayısını artırıyor, hem de derslere çok büyük bir iştiyakla öğrencilerin katılımını sağlıyor.

Geçenlerde eski öğrencilerimden birisi geldi, kocaman iş adamı olmuş, elimi öptü ve “Hocam, Allah sizden razı olsun bizleri camiye ve Kur’an ı Kerim i sevmeyi hediyeler vererek alıştırdınız. İnanın o okuttuğunuz bilgilerle bugün ibadetlerimi yapıyorum, daha üzerine bir şey öğrenemedim” dedi.

Mahallemizden ve civar yakın yerlerden gelenlerin%’95 ine Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’i ve namaz surelerini ve diğer dini bilgileri öğretmeye gayret sarf ettik. Camimize çok sayıda ilim adamı ve yazarlar getirerek sohbetler verdirdik. Hatta mahallemizdeki bir düğün salonunda onlarca hatip, yazar ve ilim erbabına seminerler verdirdik.

Ramazan’da boş durmadık

Bilhassa Ramazanlarımız çok yoğun geçti. Camimizde başlattığımız 52 haftada 52 hatmin duasını cemaatimizden hatim yapanların hatimleriyle beraber her cuma namazı öncesi büyük bir coşkuyla yaptık. Kadir gecesinde 300 kişilik tanışma, paylaşma ve kaynaşma iftarı düzenledik. Mahallemizdeki düğün salonunda verdiğimiz bu iftara zekât verdiğimiz ihtiyaç sahipleri, cami cemaati ve mahalle esnafı katıldı.

İslam’ın ilk açıktan kendini cemaat olarak ortaya çıkardığı 40 kişinin esrarına binaen 40 tane mahallemizdeki genç yavrularımızla Fatih müftümüzün de iştirakiyle camimizde yer sofrasında iftar yemeği düzenledik. Bu vesileyle genç kardeşlerimizdeki cami ve cemaate katılma duygularını harekete geçirmeye çalıştık.

Fakir fukaraları tespit edip bizzat evlerine kadar gidip ihtiyaçlarını gidermeye çalıştık. Cemaatimiz çeşitli İmam Hatip Okulu ve Kur’an kurslarındaki talebe kardeşlerimize yüzlerce kıyafet ve ayakkabı hediyesi takdim ettiler. Yine cemaatimizin desteği ile mahalle bakkallarına borcu olanların borçlarını ödemeye devam ettik.

Kadın erkek cemaatimiz bu mukabelelerimize iştirak ederek o masum hafız yavrularımızın dillerinden dökülen mukabelemizi dinleyerek Kur’an ayının ruhuna uygun bir şekilde Allah Resulü sallellahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in sünnetini icra etmenin mutluluğunu yaşadıklarını söylediler. Öğle namazından önce ve yatsı namazından önce bu ayın önemini anlatan vaaz u nasihatlerimiz hiç kesintisiz devam etti.

Teravihlerimiz bir başka güzel oldu. İlk teravih namazını güzel bir katılımla kıldık. Özellikle çocukların eşlik ettiği o salât u selamlar büyük bir coşku ve ayrı bir heyecan verdi hepimize. Sahurda ve ikindi namazlarından önce erkek Kur’an kursu öğrencilerimizin mukabelesi ile bu coşku daha da katlandı.

Osman Gülşen/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair çok güzel yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Kur’an’da insanın eşeğe benzetildiği üç durum

Bakalım size de ilginç gelecek mi… Kur’an’da bazı insanların durum ve tavırları üç noktada “eşek” …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.