Sizlere beni etkileyen bazı sade hayatlardan bahsedeceğim. 1995 yılında Rize’den Bursa’ya geldiğimde ilk tanıştığım kişilerden bir tanesi de Tatlıcı Mehmet Abi diye bilinen değerli bir insandı. Bu abimiz güler yüzlü, soyadı gibi tatlı dilli birisiydi. Camiden çıktığında insanlara koku ikram eder, günün bazı vakitlerinde de tatlı ikram ederdi. İşte ona …
DevamıOdun pazarında bir gün…
1984 yılıydı Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde talebeyiz. Köyümüz orman köyü sayıldığından ormanı seyreltme (kesim) işinin bir kısmını da köydeki arkadaşlarım almışlar. O zamanki meşe kesiminde çalışanlara devletimiz bir hak tanımış; kesim yapanlara istekleri halinde, kestikleri odunları düşük fiyattan veriyor onlar da isterlerse başkalarına satabiliyorlardı. Biz Ankara’da okuduğumuz için arkadaşlar oradaki odun …
DevamıNurlu mücahid Bayram amca…
“Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım. Elemim bir yüreğin kârı değil paylaşalım.” Mehmet Akif Ersoy Lise yıllarından beridir haftada bir veya iki kere, dünyadan kopup kopup huzuruna gelen bu günahkâr mücrim gence, dünyayı değil davayı anlatıyordun. Zaten ömrün davayı başta ailene sonra bizim gibi anlamayan insanlara anlatmakla geçmişti. Bıkmadan usanmadan …
DevamıDikkat etsek ne güzel olur!
Allah Teâlâ’nın sana verdiği nimetleri düşünsene! Onun katındaki hiç bir nimet eksilmemiştir, eksilmez de. Öyleyse şükredebilmek için önce nimeti fark etmeli. Bu gerçeğe Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem şöyle dikkat çekiyor: “Allah’ın eli doludur. Gece gündüz yaptığı cömertçe lütuflar, O’nun elindekileri tüketmez. Gökleri ve yeri yarattığı günden beri neler …
DevamıProf. Dr. Durmuş Günay’ın ezber bozan yazısı…
Prof. Dr. Durmuş Günay bu yazısında ezber karşıtlarını eleştirerek adeta ezberleri bozuyor. “Ezbercilik kötüdür” söylemini masaya yatırıyor. Bilhassa eğitim sisteminin gidişatı konusunda düşünenler, ezbercilik meselesini bu yazıyı okuduktan sonra yeniden değerlendirebilirler. Bir zamanlar dunyabizim sitesinde yayınlanan işte o ufuk açan yazı. Ön yargılardan çekinmeseydim, bu yazının başlığını “yaşasın ezber(cilik)” diye …
DevamıHayreddin Tokadi hazretlerini ziyaret…
Bir gece Göynük‘te kaldıktan sonra, Akşemseddin Hazretlerini son bir kere daha ziyaret edip, son güllü dondurmalarımızı da yedikten sonra Göynük’ten ayrıldık. Her zamanki gibi nereye gideceğimize son dakikada karar vererek Bolu yoluna düştük. Eskiden beri ziyaret etmeyi arzuladığımız Hayreddin Tokadi Hazretlerine gitmek üzere, telefonumuzdaki yol bulma programını ayarladık. Yaklaşık 100 …
DevamıPeygamberimizin hüküm koyma yetkisi…
Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’e hüküm olmayan konularda hüküm koyma yetkisi verilmiştir. Din dilinde hüküm koymaya “teşrî’” denilmektedir. Teşri kavramının kökü olan “şer’”, açıklama, ortaya çıkarma anlamlarına gelir. Şeriat da dinde takip edilen apaçık yoldur. Allah’ın koymuş olduğu emir ve yasaklar için istiare olarak kullanılır.1 Teşri kavramı, hüküm olmayan …
DevamıNedim Urhan hocadan bir hatıra…
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun bir arkadaştan dinlediğim hatıra şöyle: Arkadaşım fakültede öğrenciyken ara sıra maddi sıkıntılar çekiyormuş. Bir gün eski fakülte camisinde kıldığı cuma namazının ardından, ellerini semaya, gönlünü Cenabı Hakk’a açarak; “Ya Rabbi, halimi biliyorsun. Zordayım, zor durumdayım. Cebimde tek bir öğle yemeği fişi almaya, fakülteden çıkıp yurda …
DevamıBu dünyada neden herkes eşit şartlarda imtihan olmuyor?
İnsanlar dünyada eşit şartlarda yaratılmamışlardır. İnsanların kendi seçimlerinin söz konusu olmadığı durumlar arasında yaşam süreleri, bedenen sağlam veya engelli olmaları, aileleri, doğdukları zaman ve mekân, ırk gibi hususlar yer almaktadır. Kimisi doğarken ölüyor, kimisi yüz yaşından fazla yaşıyor. Kimisi sağlam bir bedene sahip, kimisi doğuştan engelli veya sonradan sakat kalıyor. …
DevamıM. Emin Saraç hocamla hatıralar…
12 Eylül 1980’den hemen sonra başladım İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’ne, İlim Yayma Cemiyeti’nin Vefa Yurdu’na yerleştik. O zamanlar üç vasıta ile gidilebiliyordu Bağlarbaşı’nda bulunan İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’ne. Buna rağmen değerdi İlim Yayma Yurdu’nda kalmaya. Çünkü burası bizim için sadece yurt değil aynı zamanda bir ilim yuvasıydı. Öyle demişlerdi bizi …
Devamı