Gönül Dünyamız

https://irfandunyamiz.com/seyda-abi-bambaskaydi/

Bu bölümde bam telinize dokunan gönül ikliminden yazılar bulacaksınız

Ezan muhaciri hafız Zekai Sarsılmaz hoca

1932’de ezan Türkçe okunmaya başlayınca; “Terk i diyar edeceğim. Ezan aslına dönünceye kadar da dönmeyeceğim. Uydurma ezan okumamaya yemin ettim” diyerek müezzinlik görevini bırakıp Kıbrıs’a oradan da Medine’ye hicret eden EZAN MUHACİRİ Hafız Zekai Sarsılmaz Hocaefendi’nin ibret dolu hayatı… İsmail Zekâi Sarsılmaz Hocaefendi, 01.07.1897 tarihinde Kastamonu’da doğmuştur. Babası Mustafa Efendi, …

Devamı

Timurtaş hocayla tanışmam…

Timurtaş Uçar Hocaefendi, Fatih ilçesinde oturuyor ve orada imamlık yapıyordu. Bazı günler, hafta sonları ailesini de alıp, bizim komşumuz olan kayınpederini ve kayınvalidesini ziyarete gelirdi. Geldiği zaman, Ahmet Abi’nin evindeki geniş odada sohbet ederdi. Ahmet Abi tanıdığı dostlarını da çağırır güzel bir meclis tertip ederdi. Timurtaş Hoca saatlerce bizlere sohbet …

Devamı

Seyda Abi bambaşkaydı

Mütebessimdi. Az konuşurdu. İçindeki konuşmalar daha rafine ve sistemliydi. En büyük vasfı, takdir edici yoldaştı. Bir gün sohbetin en kıvamlı tadında, “Siz daha iyi bilirsiniz”  diyerek, hem  görüşlerini söylemiş, bir konuda tercihini ortaya koymuş, hem de farklı tercihlere destek vermeye açık olduğunu belirten bir beraberlik kültürü sergilemişti. Çok az kızardı. …

Devamı

Hüdayi hazretlerinin bereketli hayatı

Celvetiye tarikatının piri olarak bilinen Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri yaklaşık olarak 1541 tarihinde Şerfelikoçhisar’da doğmuştur. Babası Fadlullah bin Mahmud’tur. Asıl adı Mahmud olup “Hüdayi” ismi kendisine şeyhi Muhammed Üftade Hazretleri tarafından verilmiştir. (Bkz. Yılmaz, Hasan Kamil, Aziz Mahmud Hüdayi, İstanbul, 1990, s. 37, 40) Soyunun Cüneyd-i Bağdadi Hazretlerine onun vasıtası …

Devamı

Doğunun büyük bilgesi Ahmed-i Hani

Doğunun büyük bilgesi Ahmed-i Hani, 1651 yılında Hakkâri Yüksekova’ya bağlı Han Köyü’nde doğdu. Bağdat, Şam, Halep ve İran medreselerinde tahsil gördükten sonra bir müddet Cizre’de kaldı. Mem û Zîn adlı eserini de bu dönemde Kürtçe olarak kaleme aldı. Eserin başında bildirildiğine göre eseri 1695 tarihinde kırk dört yaşındayken tamamlamıştır. Eser, …

Devamı

Ali Ulvi Kurucu’nun hafızlık yılları

Ali Ulvi Kurucu 3 Mart 1922 yılında babasının imamlık yaptığı Konya’nın Sakyatan Köyü’nde doğdu. Babası İbrahim Efendi annesi Sare hanımdır. Konya’nın meşhur âlimlerinden Hacı Veyis Efendi’nin torunu, Hacıveyiszade Mustafa Efendi’nin ise yeğenidir. Bir buçuk yaşındayken annesi vefat eder. Babası teyzesi ile evlenir ve teyzesi ona öz annesi gibi bakar. 18 …

Devamı

Talebeyi evladı gibi gören Kurra Hafız Ali Şahin Hoca

Pazartesi günü Üsküdar Müftülüğü’nde fetva nöbeti tutarken cep telefonuma gelen şu mesaj ile adeta yıkıldım: “Ali Şahin Hocamızın vefat ettiği söyleniyor…” Hemen Daru’l Kurra Vakfı‘nda hocalık yapan Kurra Hafız Abdullah Yılmaz Ağabey’i aradım. Ağlamaktan konuşamıyordu, sadece bir cümle söyleyebildi. “Köydeyken kalp krizi geçirmiş” dedi ve ağlamaya devam etti. “İnnâ lillahi …

Devamı

Ahmet Yaşar hocaefendinin unutulmaz mülakatı

Ömrü ilim ve irfanla, va’z ü nasihatla geçmiş bir hocaefendiye, kendisini, kendi hayat hikâyesini, ilmî faaliyetlerini, hizmetlerini anlattırmakta biraz müşkilât çekeceğimi düşünmemiş değildim doğrusu. Ahmet Yaşar Hoca’yla ilk kez tanışıyor olmamın heyecanı bir tarafa, üzerimdeki çekingenlik ve ürkeklik asıl buradan kaynaklanıyor olmalıydı… Hocaefendi’nin; “Evet, hangi meseleleri konuşacağız?” demesiyle endişemin bir …

Devamı

Mehmet Lütfi Abi deyince…

Uyanın rüyaları gerçekleştirme vaktidir! Akasya ve iğde ağaçlarının yanından geçerken, onların o güzel rayihalarını fark edince; Kur’an okuyan mü’minin tat ve kokusu güzel bir meyveye benzetildiği hadis-i şerifi hatırlarım. O an manevi kokusu güzel olan insanların hasreti tüter gönlümde… Çevresine huzur veren, yüzüne bakınca Allah’ı ve ahireti hatırlatan, yanında havanın, …

Devamı

Ömer Karaoğlu bu ateşin koru oldu…

“Cami avlusuna bırakılmadım ama orada büyüdüm denebilir” diyor kendisini tanımlarken bir kasetinin kapağında. Bu tarifini okuduğum zaman ben de henüz cami avlusundaki sürecimi bitirmemiştim ve bunu bir latife mesabesinde idrak edip, gülerek es geçmiştim. Ama o potadan çıktıktan sonra sözün mana-i asliyesini dünya hayatının kesretleriyle çarpışırken yavaş yavaş anlamaya başladım. …

Devamı