Kurucu dinamiklerimizden fütüvvet düşüncesi…

Tasavvuf, genel olarak İslam’ın bâtınî yorumu veya kişinin manevî yönünü ıslah eden bir sistem olarak tarif edilmiştir.1 Bu ve benzeri tanımlar tasavvuf düşüncesinin İslam’ın ve bireyin maddî boyutuna dair tespit ve gayretlerinin olmadığı anlamına gelmemektedir. Sûfîler, mânevî gelişim için maddî inşanın son derece önemli olduğunu sıklıkla vurgulamışlardır.

Kişinin dışa vurumu anlamına gelen ahlâkî yapısına dair önemli tespitlerde bulunan sûfîlere göre kişi iç dünyasını güzelliklerle dizayn ettiği oranda dış dünyasında ahlâkî güzelliklere ulaşabilir. Bir başka ifadeyle sûfîler, mânevî ilerleme yani seyrüsülûk sürecinde dışa bakan yönlerinde kişinin gösterdiği hassasiyetler oranında bir ilerlemeden bahsedilebileceğine işaret etmişlerdir.

Fütüvvet düşüncesi

Sûfîlerin bu konudaki tavırları zâhir-bâtın ve iç- dış güzelliklerin birlikte ilerletilmesi gerektiği fikrinden hareketle şekillenmiştir. Tasavvufun dış dünyaya önem vermediği yönündeki kanaat asla doğruyu yansıtmamaktadır. Sûfîlerin bireyin iç dünyasıyla ilgilendikleri kadar dış âlemle münasebetlerine de önem verdiklerini gösteren iki köklü düşünce sisteminden bahsedebiliriz: Fütüvvet ve Ahîlik Teşkilatı.

Bu anlayışlar mânevî önderlerin rehberliğinde kişinin maddî ve mânevî alanlarda mesafe kat etmesini temin için oluşturulmuştur. “Genç” ve “Yiğit” anlamına gelen “Fetâ” kökünden türeyen fütüvvet; “Gençlik, yiğitlik, kahramanlık, cömertlik ve dürüstlük” gibi manaları ifade eden bir kavramdır.2

Fütüvvet düşüncesinde cömert olmak, kendinden önce başkalarını düşünmek, musibetler karşısında metin olmak ve başkalarının kusurlarını bağışlamak gayreti yer almaktadır. Zamanla kaleme alınan “Fütüvvet-nâme” türü eserlerle ilkeleri belli kurumsal bir yapıya büründüğü gözlenen fütüvvet teşkilatının temeli, sûfîlerin Kur’ân-ı Kerim ve hadîs-i şerîflerden hareket ederek dile getirdikleri düşüncelere dayanmaktadır.3

Sufilere göre

II. Hicri asırdan (Miladi VIII. YY) itibaren bu kavram tasavvufî bir terim olarak oluşmaya başlamıştır. Fütüvvet düşüncesinden ilk defa bahsedenlerden birisi olan Fudayl bin İyaz fütüvveti; “Dostların kusuruna bakmamak” şeklinde tarif etmiştir. İbn Kayyim El Cevziyye’nin fütüvvetten bahseden ilk kişi olarak takdim ettiği4 Cafer Es Sâdık ise bu kavramı; “Bize göre fütüvvet ele geçen bir şeyi tercihen başkalarının istifadesine sunmak, ele geçmeyen bir şey için de şükretmektir5 şeklinde tanımlamıştır.

Konumuzla ilgili müstakil bir eser kaleme alan meşhur sûfî Sülemî, fütüvveti; “Âdem aleyhis selam gibi özür dilemek, Nuh aleyhis selam gibi iyi, İbrahim aleyhis selam gibi vefalı, İsmail aleyhis selam gibi dürüst, Musa aleyhis selam gibi ihlaslı, Eyyub aleyhis selam gibi sabırlı, Davud aleyhis selam gibi cömert, Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem gibi merhametli, Ebu Bekir radıyellahu anh gibi hamiyetli, Ömer radıyellahu anh gibi adaletli, Osman radıyellahu anh gibi hayâlı, Ali radıyellahu anh gibi bilgili olma gayreti” olarak betimlemiştir.6

Şeyh Abbas Mesrûk’a göre fütüvvet; “Dostlar kötülük yapsa bile dostların ayıbını örtmektir.” Süfyan Es Sevrî’ye göre ise fütüvvet; “Açıkça yapamadığın şeyi, gizlilikte de yapmamandır.7

Bencillikten kurtulmalı

Sûfîlerin katkılarıyla daha disiplinli ve sınırları belirlenmiş bir konuma gelen fütüvvet düşüncesi günümüz insanı için de önem arz etmektedir. Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet-i Seniyye’nin hedeflediği olgunluktaki bireyin karakteristik özelliklerini kişide tesis edebilmek için gayret gösterenlerin sistemi olan fütüvvet teşkilatı, aynı zamanda dünya- âhiret dengesi ekseninde hayatı sevk ve idare edebilme gayretinin de adıdır.

Bencilliğin girdabında kıvranan, şikayetlenmeyi yaşam tarzı haline getiren ve sahip olduğu sonsuz nimetlere rağmen bunu asla yeterli görmeyen günümüz insanı dinin temel kaynaklarından ilhâm alarak fütüvvet sistemini geliştiren gönül insanlarına, onları modellemeye ve onların izinden gitmeye muhtaç durumdadır.

Dr. Fatih Çınar/ İrfanDunyamiz.com

DİPNOTLAR

1 Martin Lings, Tasavvuf Nedir?, çev. Veysel Sezigen (İstanbul: Vural Yayınları, 2008), s. 256
2 İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab (Beyrut: Dâru’l-kalem, 1990), 15/145; el-Cürcâni, Kitâbü’t–Ta’rifât, (Beyrut: Dâru’l-kalem, 1983), 165.
3 Buhârî, “Mezâlim”, 3; Müslim, “Birr”, 58, 72; “Zikr”, 38.
4 İbn Kayyim, Medâricü’s-salikin, 2/354.
5 Kuşeyrî, Risale, 478.
6 Sülemi, Kitabü’l-Fütüvve, nşr. Süleyman Ateş (Ankara: AÜİF Yayınları, 1977), 29.
7 Sezai Küçük, “Abdullah Ensârî el-Herevî’nin Tasavvufî Fütüvvet Risalesi: Kitâbu’l-Fütüvvet”, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 2, (2000), 137-166.

Şahsiyet Gelişimi↗

Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.

Adab-ı Muaşeret↗

Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazıları okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Selât-ü selam hassasiyeti…

Yüce Allah, Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem’in kendi katındaki değerinden dolayı ona salat-ü selam …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.