Sufilere göre murakabe hali…

İnsan, zihnini berraklaştırdığı ve özüne, vicdanına dönerek davranışlarını bu hassasiyetle şekillendirme gayretinde olduğu sürece bir iç huzuruyla hayatını devam ettirebilir. Dünyanın küçük bir köy görünümü aldığı günümüzde günlük koşuşturmacalar içerisinde kendisini arayan insana gösterilecek çıkış yollarından biri de gönül âlemi ile davranışlarını bir bütün haline getirmesine zemin hazırlamasıdır. Yani bir iç denetim mekanizmasıyla hayata anlam katma gayreti anlamına gelen “Murâkabe” ve “Muhâsebe” hissiyatıyla dengeli bir hayata ulaşma gayreti, insana sıkıntılarından bir çıkış yolu sunacaktır.

Murâkabe, “Bakmak, gözetmek, gözaltında bulundurmak, iç âlemine bakmak, kendinden geçmek, denetlemek, kontrol etmek ve bir şeyi devamlı düşünmek” gibi anlamlara gelmektedir. Muhasebe ise “kişinin bütün davranışlarını ölçerek, yaptığı davranışlarının getiri ve götürüsünü hesaplayarak, düşünerek yapması” anlamına gelen bir kavramdır.1 Tasavvuf literatüründe bu iki kavram, kulun gönül âlemine ve iç dünyasına Allah Teâlâ’nın muttali olduğunu bilmesini ifade etmektedir.

İhsan hassasiyeti

İnsan bu bilinçle kalbini Allah Teâlâ’nın zikrinden gâfil kılmamaya gayret gösterir. “Allah her şeyi gözetir”2, “Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir”3 âyetleri ve Cibril Hadisi’nde4 dile getirilen ihsân hassasiyeti murâkabe anlayışının temelini oluşturan referanslardan bazılarıdır. Murâkabe ve muhâsebeyi, insanın hakîkat arayışında hassaslaşması ve ömür sermayesini bu hassas denge ile sürdürmesi şeklinde özetleyebiliriz.

Cüneyd-i Bağdâdî’nin kalbi sürekli kontrol edip ilâhî rızaya uymayan duygu ve düşüncelerden onu tasfiye etmek, davranışlarını ihlâs ve gayret üzerine inşa etmek hassasiyetini bir kediden ilhâm alarak öğrendiğini ifade etmesi son derece mânidâr bir bilgidir. Bu büyük velînin ifadesine göre, yuvanın deliğinde avını (fareyi) pürdikkat izleyen bir kedi murâkabe ve muhâsebe bilinci için Bağdâdi’ye ilhâm olmuştur.

Kedi, avını yakalayabilmek bir başka ifadeyle kendisine biçilen vazifesini en güzel şekilde îfâ edebilmek için bütün dikkatini avına yöneltmiştir. Onun bu teveccüh ve murakebe halini Cüneyd-i Bağdâdi görünce etkilenmiş, kendisi ve yolundan gidenlere murâkabe ve muhâsebe hassasiyetiyle hareket etme şuurunu kazandırmaya çalışmıştır.5 Yani kedinin hedefine odaklandığı gibi bizim de manevi hedefimize yani kulluğumuza odaklanmamız gerektiğini ifade etmiştir.

Hesap vereceksiniz

Murâkabe ve muhâsebe konusu üzerinde detaylı ve hassas bir şekilde duran isimlerden biri de Hasan-ı Basrî hazretleridir. O, etrafında toplanan insanlara akıllarını kullanmalarını Hazreti Ömer radıyallâhu anh’ın şu tavsiyesini hatırlatmıştır: “Lâyık olduğumuzu bize veren kişiden Allah razı olsun. Cevap vermeye kendinizi hazırlayın. Çünkü hesap vereceksiniz. Hakiki mümin kendi görüşlerine göre dinini seçmez, onu Allah’tan alır.”6

Yine o, hesabı, mîzânı ve âhireti düşünerek yani murâkabe ve muhâsebeyle hareket etmenin önemini şu vecîz ifadelerinde dile getirmiştir: “Ey Âdemoğlu! Hayatını iyi düşün. Yalnız öleceksin, yalnız gömüleceksin, yalnız diriltileceksin ve yalnız hesap vereceksin. Ey Âdemoğlu! Söz konusu olan sensin. İstenilen şey senden başkasından değil.”7

Hasan-ı Basrî hazretleri, nefs murâkabesini şu şekilde tanımlar: “Mü’min yapılacak mesele karşısında durur ve şöyle der: ‘Allah aşkına beni şaşırtıyorsun. Bununla birlikte, benim sana çok ihtiyacım var. Fakat dur. Seninle benim aramda bir engel (şeriat) var. Bu davranış, fiilden önce düşünmedir. Eğer mü’min bir hata işlerse, geriye döner ve kendi kendine sorar: ‘Böyle hareket etmekle ne yapmak istedim? Kendime özür aramıyorum. İnşallah bir daha yapmayacağım.”8

Cafer bin Nusayr murâkabeyi; “Hak Teâlâ’nın sana nazar ettiğini düşünerek kalbine gelen her çeşit düşünceden sırrını korumaktır9 şeklinde tanımlar. İbrâhîm el Havvâs ise “Gözetmek, murâkabe halini kazandırır. Murâkabe ise iç ve dışın Allah için hâlis olma halini kazandırır10 ifadesiyle murâkabe hissiyatının hakîkat arayıcısına sağlayacağı bazı kazanımları dile getirir.

Özel vakitler

Gönül ehline göre bazı özel vakitlerde (seher vakitleri, Cuma günleri, zikir meclisleri vb.) murâkabe uygulamasına özen gösterilmeli, murâkabe yapılırken diz çökülmeli, gözler yumulup başlar kalplerin üzerlerine eğilmeli ve özel zamanların dışında da gaflete düşmemek için dikkatli olunmalıdır.11 Hakîkat arayıcıları, murâkabe ve muhâsebe hassasiyetinin özellikle halvet sürecinde kişiye büyük bir bilinç kazandıracağı kanaatindedirler. Bu nedenle onların halveti/ uzleti murâkabe ve zikir süreci olarak tanımladıkları olmuştur.12

Gazâlî rahmetullâhi aleyh, murâkabe halinin insanda marifet ve yakîn meydana getireceğini yakîn ve marifetin ise kurbiyyete vesîle olacağını dile getirir. Ona göre, sıddık ve takva ehlinin hali olan murâkabe hassasiyeti, kişiye kalbini tasfiye etmek, davranışlarını ilâhî rızaya endekslemek, nefs ve şeytana karşı uyanık olmak ve onlara direnç gösterebilmek kabiliyeti kazandırmaktadır.13         

Sonuç olarak ifade etmek gerekirse murâkabe ve muhâsebe hissiyatı hakîkat arayıcısının iç âlemine dönmesine, kalbine yoğunlaşmasına ve zihninden geçen her şeyi kontrol etmesine zemin hazırlamaktadır. Bu hassasiyete sahip olmak, sürekli olarak Allah Teâlâ’yı zikretmek halini kişiye kazandırmakta ve O’ndan başka her şeyden yüz çevirmesine vesîle olmaktadır.

Gönül ehline göre murâkabe ve muhâsebe hali, insanın iç âleminde tecellî eden Allah Teâlâ’nın âyetlerini temâşâ etmesine imkân vermektedir. Yine onlara göre murâkabe ve muhâsebe her şeyde Allah Teâlâ’yı görme bilincini de kazandırmaktadır. Böylece insan vahdet sırrına ermiş olarak iç huzuruna ulaşmış ve varmak istediği hedefe doğru önemli bir mesafe kat etmiş olmaktadır. Kendisini arayan ve yaratılış gayesinin gerektirdiği gibi yaşamak arzusunda olan insana murâkabe ve muhâsebe bilincini kazandırmak için gayret sarf eden gönül ehli, ancak bu hassasiyetle insanın gerçek huzura ve mutluluğa kavuşulacağı kanaatindedirler.14

Dr. Fatih Çınar/ İrfanDunyamiz.com

DİPNOTLAR

1 Süleyman Uludağ, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, (İstanbul: Kabalcı Yayınları, 2002), 251, 253.
2 el-Ahzab 33/52.
3 en-Nisa 4/1; el-Ahzab 34/52; el-Kaf 50/18; et-Tevbe 9/78. Geniş bilgi için bkz., Necmettin Şeker, “Hadislerle Temellendirilen Tasavvufî Hâller”, Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 2, 141-142.
4 Buhârî, “İman” 38; Müslim, “İman” 1; Tirmizi, “İman” 4.
5 Muhammed b. Süleyman, el-Hadîkatü’n-Nediyye, (Kahire: el-Matbaatü’l-‘İlmiyye, 1310), 85.
6 Câhiz, el-Beyân ve’t-tebyîn, ed. Abdüsselâm Hârûn, (Kahire: Müʾessesâtü’l-Hancî, 1948-1950), 133.
7 Hayrani Altıntaş, Tasavvuf Tarihi, (Ankara: AÜİF Yayınları, 1986), 63.
8 Câhız, el-Beyân, 133.
9 Kuşeyrî, Risâle, (İstanbul: Yasin Yayınevi, 2003), 267.
10 Kuşeyrî, Risâle, 267.
11 Selçuk Eraydın, Tasavvuf ve Tarikatlar, (İstanbul: Marifet Yayınları, 1990), 31.
12 Seyyid Şerîf Cürcânî, et-Ta‘rîfât, thk. Muhammed Sıddık el-Minşavî. (Kahire: Daru’l-Fazile, Tarihsiz), 113; Tehânevî, Kitabu Keşşafi Istılahati’l-Fünûn, nşr. Ali Dahruc, Abdullah Halidî (Beyrut: Mektebetü Lübnan, 1996), 459.
13 Gazâlî, İhyâu ulûmiddîn, (Beyrut: Dâru’l-ma’rife, Tarihsiz), 4/386.
14 Süleyman Uludağ, “Murâkabe”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, (Ankara: TDV Yayınları, 2020), 31/204.

Şahsiyet Gelişimi↗

Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.

Adab-ı Muaşeret↗

Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazıları okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Bize nasıl kıydınız?

Bir otobüs yolculuğundayım, yolcuların birçoğu uyuyor. Önlerindeki ekranlardan akan pislikleri izleyerek günah bataklığına batanlar da …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.