Günlerden salıydı Ömer her sabahki gibi sabah namazına kalkmış ve sabah namazını kılmıştı. Ailecek kahvaltı yaptılar ve Ömer babasıyla birlikte okula gitti. Ömer’in arkadaşı Mehmet’le yapması gereken bir proje ödevi vardı. Ömer hafta sonu çok çalışmış kendine düşen kısmi yapmıştı ama Mehmet hafta sonu oyun oynamış ve ödevini yapmamıştı. Ömer …
DevamıMusa Topbaş hocamız eşine vakit ayırırdı
Merhum Musa Topbaş Hocamız adaletliydi; başta ailesine. Valide hanım, Fatma Feride hanımefendi, Allah yattığı yeri cennet bahçesi eylesin, Osmanlı hanımefendisiydi. Ona mesela her gün vakit ayırırdı, “hakkı vardır” derdi. “Biz 51 yıl evli kaldık, ama hep nişanlı hayatı yaşadık” sözünü hiç unutmam. Hiç birbirlerini kırmadıklarını söylerdi. Hâlbuki Fatma Feride Hanım, …
DevamıKolaylığa erişmenin sırrı
İslâm ahlakını benimseyen ve onu hayatında sergileyen, İslâm’ın hükümlerine ve nizamına sıkı sıkıya bağlı olan bir kimsenin dünya ve ahiret işlerinde bir takım kolaylıklar hâsıl olur. Bu durum takva sahibi olmanın getirdiği bir ayrıcalıktır. Takvalı olmanın en önemli unsurlarından bir tanesi de malını hayır için harcamaktır. Kur’an’da “verme”, “sakınma/takvalı olma” …
DevamıUyku nimetinin farkında mısınız?
Varlık dünyamızın denge unsuru demek olan uyum, “uy” kökünden türetilmiştir. “Uyku” kavramı ile aynı köktendir. Uyku, somut olarak elle tutulmayan, gözle görülmeyen, ağırlığı ve hacmi olmayan, bedenin sükûnetini, uyumunu ve dengesini sağlayan yegâne unsurdur. Acıktığımızda yemek yeriz. Bunun bir ağırlığı ve hacmi vardır. Susadığımızda su içeriz. Bunun da bir ağırlığı …
DevamıBozuldu dünya/ Bayburtlu Hicrani
Günbegün devrolup bozuldu dünya,Dahi yaşanacak zaman mı kaldı?Selboldu milletten edep ü haya,Kadında, erkekte erkan mı kaldı? Cahiller divane, kamiller sarhoş,Bülbül kafesinde ötüyor baykuş,Bağlar gazellendi, meyvalar mayhoş,Alıp koklaşacak reyhan mı kaldı? Şehristanda alış veriş tüccarı,Haramı doldurdu serden içeri,Köylüde kalmadı rehim eseri,Açıp sırlaşacak ihvan mı kaldı? Bu millet atıldı hep haramkara,Nefsine aldandı …
DevamıKararlılık ve azim ile ilgili çocuk hikayesi
Ömer yine erkenden uyanmıştı. Çok güzel bir sabahtı. Abdestini aldı ve namazını kıldı. Annesi Zeynep Hanım içeriye girdi ve “Aferin oğlum yine erkenden kalkmışsın. Namazınıda kılmışsın.” Dedi. Hep birlikte kahvaltıya oturdular. Ömer çok heyecanlıydı. Ömer bu gün maket roket yarışmasına katılacaktı. Babasına yapacaklarını anlatıyordu. Çabucak telaşla okula hazırlandı. Babası Ömer’i …
DevamıGürültü yapan talebelerin ellerini öptü
Bazen Şeyh Seyda yatsıdan sonra veya ikindiden sonra hatme yapardı. Yahut bir Perşembe akşamına denk gelirdi… Hatme yapılırken cemaat çok kalabalık olurdu. O sırada talebeler oyun oynar, gürültü yaparlardı. Sesleri tâ köyün dışına çıkardı. Seyda onlara hiç kızmazdı. “Şurada beş dakika bir durun, biz hatmemizi bitirelim, ondan sonra ne yaparsanız …
DevamıNecip Fazıl’ın cenazesinde neler yaşandı?
Yüksek İslam Enstitüsü’nde okurken, çok sevdiğim şair Necip Fazıl Kısakürek’in öldüğü haberini duydum. Merhumun Çile isminde bir şiir kitabı vardır, o kitabı satın alıp bir solukta okuyup su gibi içtiğimi hatırlarım. Öyle hoşuma gitmişti ki o güne kadar öyle güzel şiirler hiç okumamıştım. Cenazesinin Avrupa yakasındaki Fatih Camii’nden kaldırılacağını …
DevamıMehmed Zahid Efendi’den tatlı hatıralar
Kendisini ilk dinleyişim sanırım 1952’de, herhalde ilk hutbesindeydi. Çivicizâde Ümmügülsüm Camii‘nde… Celâl dolu bir hutbeydi. Halbuki hutbenin dışında hakim vasfı yağ gibi yumuşak olmasıydı. Hilim ve bast her anıydı. Ve ibadet temizliği… Giyinişinde, tavrında, halinde o kadar barizdi ki… Birçoklarına dönüp baktırırdı. Gazeteci olarak gidersiniz! Sanırım 1954’te idi. “Hacca gideceğiz, …
DevamıHû kuşu/ Yaşar Fersahoğlu
Hû kuşu bu gece inledi durduHû diye Hû diye Hû diye diyeDertli gönülleri yaktı kavurduHû diye Hû diye Hû diye diye. Bilmem ki nedendi ne idi derdiHû idi dilinin değişmez virdiHû kuşu bu gece gönlüme girdiHû diye Hû diye Hû diye diye. Bir tatlı tegannî çok yanık bir sesGüftesi harika …
Devamı