Etiket Arşivi: Mehmet Rüştü Aşıkkutlu

Aşıkkutlu Hoca son ekmeğini talebeye verirdi

Evindeki son ekmeği bile talebeleriyle paylaşan böyle güzel alimlerimiz sayesinde, bütün baskılara ve zulümlere rağmen İslami tedrisat engellenememiştir. Gizli veya açıktan bir şekilde devam etmiştir. Takva ve ihlas ölçülerinde yaşayan alimlerimizin tamamının, talebe yetiştirme konusuna büyük önem verdiklerini görüyoruz. Evlerindeki yemekleri, ceplerindeki üç kuruşu bile talebeleriyle paylaştıklarına şahit oluyoruz. Onların İslami ilimlere yaptıkları bu hizmetler asla unutulmayacaktır. Ve onların bu örnek vasıfları, ilim yolcularına her zaman örnek olacaktır. Allah'ın izniyle bu güzel alimler hiçbir zaman unutulmayacaktır.

Devamı

Eğitimde gönül dili…

Gönül dili denilince bundan, kişinin hem konuşma üslubundaki letafeti hem de lisan-ı hal dediğimiz vücut dili, eda, tarz, tavır ve davranışlarındaki letafeti anlaşılır. Çünkü sözler ve davranışlar insanın gönlündekinin dışa yansımalarıdır. Halk arasında söylenen; “Bal küpünden bal, sirke küpünden sirke sızar.” sözü bu hakikati ifade etmektedir. Gönül dilinin konuşma boyutu …

Devamı

Destansı bir hayat hafız M. Niyazi Kasapoğlu

Benim zihminde Niyazi Hoca demek, her dem kursta ders başında bulunan bir âlim demektir. Kimi hocaları görev mahallinde bulmak zordur. Niyazi Hoca’yı ise görev mahallinin dışında bulmak zordur diyebilirim. Eski insanlar çocuklarını mektebe verirlerken Hocaefendi’ye tam bir güvenin ifadesi olarak: ‘Hocam, bu çocuğumun eti senin kemiği benim’ derlermiş. Kimileri bu …

Devamı

Hafız Aşıkkutlu rüyasında Kur’an okurdu

Merhum Mehmet Rüştü Aşıkkutlu Hocaefendi dersle ilgilenirken adeta dünyadan kopar, bütün dikkatini ilme verirdi. Gün boyu okutmakla meşgul olduğu Kur’an, gece rüyalarına da girerdi. Bazen onunla aynı odayı paylaşan Kamil Şenocak Hocaefendi, Üstad’ın Kur’an’la olan münasebetine dair şu hatırasını anlatır: Hocamız gündüz talim üzere okuttuğu ayetleri bazen rüyasında derste okuttuğu …

Devamı

Kendi dilinden M. Yaşar Kandemir hocamız

Yozgat’a on beş km. uzakta, Sivas yolu üzerinde, merkeze bağlı İnceçayır köyünde 10 Aralık 1939’da doğmuşum. Ailemiz, soyumuz bu köydendir. Babam köyümüzün imamıydı. Merhum annem ise Yozgat’ın içindendi. Bir berberin kızıydı. Annem evimizin işini tek başına çekip çevirirdi. Yani 40-50 koyunu, 3-4 ineği tek başına sağar, sütlerinden yağ peynir yapardı. …

Devamı