Sosyal medyada yaptığımız hatalar neler?

Araştırmacı yazar Abdülkerim Temizcan Hoca ile sosyal medya ahlakını konuştuk. Sosyal medya hayatımızın neresinde olmalı, bu mecrada ne gibi hatalar yapıyoruz; bütün bunların cevaplarını söyleşimizde okuyabilirsiniz.

Sosyal medya olmazsa olmaz mı? Tamamen terk edilmesini önerir misiniz?

İlk önce zaman planlaması olmazsa olmazdır. Özellikle akşamleyin 9- 10’dan sonra akıllı telefonla uğraşılmamasını genç kardeşlerimize tavsiye ediyoruz. Çünkü akşamleyin telefonla oynadığımız zaman ondan gelen ışınlar beynimizi uyuşturuyor, uykumuz olsa da uykumuzun gelmediğini zannederek geç yatıyoruz. Halbuki uzmanlar diyor ki: “Akşam saat 10 ilâ sabah 4 arası bedenin uyku ihtiyacını en iyi aldığı zaman dilimleridir.”

Akıllı telefonlarla, bilgisayarlarla vb. araçlarla gece 1’e 2’ye kadar boş yere vaktimiz geçiyor malesef. Akşam dokuz buçuktan sonra teknolojik aletlerden uzak durmalı sabah kalktığımızda da hemen telefonlara sarılmamalıyız. Böyle yapıyorsak bu bağımlılık işaretidir. Önceliğimiz sabah namazını eda etmek, Kur’an-ı Kerim okumak, tesbihatımızı, duamızı yapmak, dersimize, işimize bakmak olmalı. 1-2 saat sonra telefona bakabiliriz.

Zaman zaman sosyal medyayı kullanmaya ara vermek iyi olur. Kendi iç dünyamıza dönmek tefekküre önem vermek gerçekten çok elzemdir. Kişinin durumuna göre sosyal medya kullanımı değişir. Mesela şu an lise ya da üniversite okuyan kardeşlerime ilimle daha çok ilgilenmelerini tavsiye ediyorum. Son sınıfa geldiklerinde, mezun olduktan sonra illaki sosyal medya olacak. Dünya, insanlık burada, eğer biz insanlığa bir mesaj vereceksek bir tebliğ davet yapacaksak, bu mecrayı kullanmalıyız.

Buna rağmen bazı hocalarımız da var ki ben onlara “isimsiz kahraman” diyorum; hiç bir sosyal medya hesapları yok ama gençlere bir yurtta, camide, sağda solda koşturarak onlarla ilgilenip hiç bir yerde paylaşmadan etkili çalışmalar yapıyorlar. Onlara hürmetimiz, saygımız çoktur. Ama yeni yetişen genç kardeşlerimize biz bu mecranın boş bırakılmamasını burayla alakalı çalışmalar yapmalarını tavsiye ediyoruz.

Ama ne zaman? İlimde bir noktaya, üniversitede belli bir aşamaya geldikten sonra. İlk önce ilimde ilerlesinler hangi üniversitede, hangi alanda okurlarsa okusunlar gayretlerinin %70’ini 80’nini ilme gerisini aksiyona, davete versinler. Sosyal medyaya da bir kısım zaman ayrılabilir ancak gençlerin kendisi de bu mecralarda fazla vakit geçirdiğinden yakınıp ilimden geri kaldıklarını kendileri de beyan ediyorlar.

Sosyal medyayı nasıl hayır yolunda kullanabiliriz?

Sosyal medyayı hayır noktasında şöyle kullanabiliriz; kabiliyetimiz varsa buraya yönelik içerikler üretelim, burası bir mücadele yeri, burada şer de var hak da var. Biz hayırların, iyiliklerin çoğalması için sosyal medyayı kullanalım. Ya kendimiz içerikler üretelim ya da kendimiz üretemiyorsak, yapamıyorsak yapanlara içerik üretenlere -bu video olur yazı olur afiş olur- destek verelim onların tanıtımını yapalım. Amaç gaye hayırlar, iyilikler, güzellikler artsın buna vesile olalım İnşâAllah. Ama böyle trol tarzında kendimizi kaptırmamaya da çok dikkat edelim.

Sosyal medyada fark etmeden yaptığımız hatalar nelerdir?

Her sayfayı takip etmek, her şeyi paylaşmak hatalarımızdandır. Bir haber paylaşacağımız zaman haberin kaynağını araştırmadan paylaşım yapıyoruz. Mesela bir zat bir hoca vefat etti diye bir paylaşım geliyor, sonra biz de acele edip paylaşım yapabiliyoruz. Tabi sonra bu haberin asılsız olduğu ortaya çıkıyor; bazen 5-6 saat sonra, bazen bir gün sonra. Gerek o kişinin ailesi gerek sevdikleri üzülüp boş yere endişeye girebiliyorlar.

Hucurat Suresi’ndeki şu ayeti kerime bize mihenk taşı olmalı, temel ölçümüz olmalı: “Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz. Sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat, 6) ayeti kerimesi sırrınca karşılaştığımız haberlere bakalım bekleyelim doğruluk payını araştıralım doğru olduğuna dair araştırma yaptıktan sonra paylaşalım.

Kurân-ı Kerim’den bir ayet paylaşacaksak o ayetin, surenin bilgisini verelim sure numarasını yazalım. Meal olarak paylaşım yapıyorsak paylaştığımız kısım yanlış ya da eksik anlaşılmaya müsaitse açıklamasıyla, izahıyla beraber ayetleri paylaşalım. Biliyorsunuz ki meal Kur’an’ın kendisi değildir. Tefsire ihtiyacımız var. Ayet ve hadislerle insanları dövmeyelim yani birilerini ezmek laf atmak için paylaşmayalım.

Allah için fi sebilillah kendi nefsimiz için faydalı gördüğümüzü başkalarıyla da paylaşalım. Paylaşım yaptım demek için değil, sizi derinden etkileyen sizde inkişaf eden ayeti o an paylaşmanız daha verimli olur. Ama sırf ben paylaşım yapayım diye kitap karıştırıp internetten kopyala yapıştır yapıp sonra Kurân-ı Kerim’i bir kenara bırakıyorsak, onu yaşamıyorsak burada bir problem var demektir. Hadis-i şerifleri paylaşırken daha çok dikkat etmemiz lazım. Kaynağına senedine bakmak gerek. Gerçekten böyle bir hadis-i şerif var mı yok mu diye kontrol ettikten sonra paylaşalım.

Çok sık paylaşımdan toplu mesajlardan devamlı günün ayeti günün hadisi gibi WhatsApp gruplarında dini mesaj yağmuru yapmaktan da kaçınalım. Ayetler ve hadisler çok kıymetlidir ama bizim onları paylaşırken ki üslubumuz onları insanlara karşı sıradan gözüktürebilir. Bunun yerine tedricen yani aşama aşama, tadında bırakarak insanları bıktırmadan yapmak noktasında dikkat etmemiz gerekiyor. Dini paylaşımlar gerçekten vebaldir dikkatli adım atmak gerekiyor. Dini tebliğ noktasında yanlışlarımız yine olabiliyor.

Bir sözün bir âlime bir zata ait olduğunu kesin bilmiyorsak onu da o isimle paylaşmamalıyız. Mesela bir söz paylaştık İmam Şafi yazıyor altında. Ama bu söz nerede geçiyor hangi kitapta geçiyor. Sözü paylaşmış adam Hazreti Ali yazmış altına ama biz bu sözün Hazreti Ali’ye ait olduğunu nereden bileceğiz? Hadis-i şeriflerin bile sahih, hasen, zayıf, mevzu durumları varken. Bir sözün bir alime mi, sahabiye mi, tabiine mi ait olup olmadığını araştıralım rastgele paylaşımlardan uzak duralım.

Bizim önemsemediğimiz kek gibi çiğ köfte gibi yiyeceklerin fotoğrafını paylaşıyoruz sonra ise bunu herkes alabilir diye düşünüyoruz ama bir kişi belki bu paylaşımı gece görür bu bir beyfendi olabilir, hanımefendi olabilir, hamile olabilir. Canı çeker ona ulaşamazsa biz de vebale girmiş oluruz. Yemek paylaşımlarından da lütfen sakınalım.

Bazen de görüyorum bir kardeşimiz selfie yapmış ancak kendini çektiğini zannettiği bu fotoğrafın arka planında yoldan geçen insanlar, kadınlar, erkekler, aileler, çocuklar var kadrajımıza onlar da giriyor. Bu insanların mahremiyetine de bilmeden haksızlık etmiş oluyoruz. Kimsenin müsaadesi olmadan fotoğrafını çekmemeliyiz. Eğer kendi olduğumuz fotoğrafın arka planında başka insanlar çıkmışsa tekrar çekilmesi mümkün değilse belli uygulamalardan arka plan silinmeli, kırpılmalı. Fotoğrafla uğraşanlar bu özellikleri bilirler zaten.

Aile mahremiyeti çok önemli, ev içerisinde otururken, ev halimizle, eşimiz, çocuğumuz ile çekildiğimiz fotoğrafları sosyal medyada paylaşmayalım. Yaşlı ziyaretinde yine ninemizi, dedemizi ya da hasta ziyaretinde hasta akrabımızı haberleri yokken fotoğrafını çekmek, yoğun bakımdan çıkan baygın hasta ile onun izni olmadan selfie yapmak doğru bir davranış değildir. İnsan, aile, hasta mahremiyeti çok önemli. Sosyal medyada güzel hayırlı paylaşımlar ilim adamlarının bilim adamlarının güzel paylaşımları olduğu kadar milyonlarca da gereksiz çöp içerik paylaşılıyor. Burada kötü, art niyetli insanlar da var.

Biz mi sosyal medyayı kullanıyoruz sosyal medya mı bizi?

Mesela Kabe-i Muazzama’ya gittik ihramlıyız Kabe-i Muazzama’yı tavaf edeceğiz o anda kendimizi, yüreğimizi Kabe’ye tam vermemiz gerekirken başlıyoruz canlı yanına; orada kim beğendi, kim tıkladı ona bakmaya başlıyoruz oradaki ânı maneviyatı kaçırmış olduk. Medine’ye gidiyoruz Ravza-i Mutahhara’da Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’e tam selam verecekken oradaki maneviyatı yaşayacakken yine elimizde bir telefon fotoğraf çekmeye başlıyoruz ve ânı kaçıyoruz.

Yani fotoğraf çekmeyelim mi kutsal mekanlarda? Çekebiliriz paylaşım da yapabiliriz ama yani illaki o an ibadet halindeyken olmaması gerekiyor. Riyakarlıktan, gösterişten uzak durmak gerekiyor. Mesela yine eşimizle çocuklarımızla pikniğe gidiyoruz gölün yanında yemek yiyoruz o anda fotoğraf çekiyoruz paylaşıyoruz o sırada eşimiz bize bir şey anlatıyor, çocuğumuz bize gülüyor, bir şeyler anlatmaya çalışıyor ama bizim gözümüz sosyal medya hesabında; acaba kaç kişi beğendi, acaba kim yorum yaptı ona bakmaya başlıyoruz yani ânı kaçırıyoruz; bu anlamda sosyal medya bizi kullanmaya başlıyor, biz sosyal medyayı değil.

Tabiri caizse akıllı telefonlar aklımızı başımızdan almaya başlıyor. Yani telefon bağımlılığından geçtik adeta onunla aynileşmek, akıllı telefonla sosyal medyalarımızla yatıp kalkmak, onunla yürümek, onunla yaşamak bu iyi bir durum değil bu manada hepimiz nefsimizi bir muhasebe etmeliyiz, kendimize bir çeki düzen vermeliyiz. Akıllı telefonlar bir ihtiyaçtır ama ihtiyaç miktarınca kullanırsak faydalıdır; bu süreyi geçtiğimiz zaman bir takım zararları başlar.

İşte orada paylaşılan reklamlar orada bize sunulan her şeye bazen aldanabiliyoruz en ufak bir reklam paylaşılıyor hemen kanıyoruz sipariş veriyoruz sonra pişman oluyoruz tabi ekonomi yönünden de meyletme yönünden de bir takım sıkıntılar problemler başlıyor zamanımızın boşa gitmesi noktasında problemler ortaya çıkıyor Alışverişe, gösterişe teşvik ediyor. Sabah kahvaltısı 10 çeşit; hanımefendi beyefendi paylaşıyor; “Akşam evimizde şu vardı, öğlen şuraya gittik” tarzında. Sosyal medya bir süre sonra bizi kullanmaya başlıyor.

Allah Resulü sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: “Kişinin malayaniyi terk etmesi müslümanlığının güzelliğindendir.” Malayani ne demek dünya ve ahiretine faydası olmayan boş işler demektir. Akıllı telefonda sabahtan akşama kadar sadece oradaki videoları izlemek hani şu kişi güldürmüş şu kişi espri yapmış herkesin şu anda akıllı telefonu olduğu için herkes şu anda evinde bir şeyler yapıyor, film yapıyor, tiyatro yapıyor; ama kimisi uygun gerçekten ders vermek için, ama kimisi de hem aile mahremiyeti noktasında doğru değil.

Gerçekten boş, hiçbir faydası yok, insanlığa vermiş olduğu bir mesaj yok. O yüzden burada boş gözlerle gezmek zihin yönünden bizi dağıtabiliyor kalbimizde manevi bir boşluk hastalık meydana gelebiliyor. Allah muhafaza ibadetlerimizden bile lezzet alamayacak duruma gelebiliyoruz

Fıkıh penceresiyle bakacak olursak sosyal medya kullanmanın hükmü nedir?

Şimdi bu hani bıçak gibidir bıçak kullanmak nedir normalde caizdir. Bıçakla ne yapılır, domatesi kesersin ekmeği eti kesersin faydalıdır. Ama aynı bıçakla Allah göstermesin birini yaralayabilirsin zararlıdır. Yani aletin kendisinde her hangi bir mahsur yok. Zaten İslâm fıkhında bir kural vardır “eşyada mübahlık” esastır diye. Akıllı telefonun kendisinde her hangi bir problem yok. Önemli olan bizim bunu nasıl kullandığımız.

Burası bir tebliğ davet aracı olduğundan dolayı kimi alimlere göre tebliğ ve davet yapmak vacip hükmüne dahi geçebilir çünkü burada insanlık var, burada bir topluluk var, bizim bu topluma ulaşmamız lazım. Şimdi gençlere gel camiye gidelim, bir saat sohbet dinleyelim dendiğinde, bir çok genç kardeşimiz gelmiyor. Haberi bile olmuyor. Ama herkesin elinde telefon sabah akşam bakıyor. O zaman biz de çağın zamanın dilini kullanarak tebliğ ve davet yapmamız lazım diye düşünüyorum.

Tabi sosyal medyanın da kendine göre dili var. Hani kimi alimler bir saat sohbet eder, onu izleyen kişiler de olur, ama kimisi yarım saat sohbet yapar, onu izleyenler vardır. Ama bir çok genç kardeşimiz şu anda kısa ve öz mesajlardan hoşlanıyor. İşte 30 saniyelik, 1/ 5/ 10 dakikalık kısa ve öz mesajlardan hoşlananlar çok. Bunları da göz ardı etmeden sosyal medya içeriği üreten kardeşlerimiz, tebliğciler, davetçiler sosyal medyanın dilini iyi görerek ona göre içerikler üretmeleri gerekiyor.

“Hocam ben bulunduğum mekanda yalnız kalıyorum, bu akıllı telefonu sosyal medyayı hayra iyiliğe güzelliğe hiç kullanamıyorum -Allah göstermesin- haramlara bakıyorum yanlış şeylere bakıyorum, zamanım günlerim hep bunla geçiyor bu kontrolü sağlayamıyorum” diyen bir kardeşimiz varsa bir süreliğine en azından sosyal medya hesaplarını silip kitaplara bire bir sohbetlere yönelmesini belli bir irade terbiyesinden sonra sosyal medyayı açmasını tavsiye ediyoruz.

Emrah Topcu/ İrfanDunyamiz.com

Hatıra Arşivi ↗

Alimler, arifler, hocalar ve önemli şahsiyetlerin hatıralarını okumak için tıklayın.

İyi Haberler ↗

İyiliklere, erdemlere, örnek davranışlara dair beyaz haberler okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Hayata farklı açılardan bak…

Bir olayı veya bir nesneyi ya da bir olguyu analiz ederken herkes bulunduğu pencereden, kendi …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.