Bu güzel hikaye bize fani dünyada paylarına yalnızlık düşen iki güzel varlığın dostluğunu anlatıyor. Bize gerçek dostluğu öğretiyor. Ne dersiniz? Biz de bu küçük kuş gibi dostlarımıza böyle gönülden bağlı kalabilir miyiz? Veya onlara böylesine kıymet verebilir miyiz? Allah cümlemize gerçek dostlukları yaşamayı ve idrak edebilmeyi nasip eylesin. Besim Hoca'ya da rahmet olsun.
DevamıMesnevi’den ayı ile adam hikayesi…
Bir vakit bir ayıyla bir adam arkadaş oldu. Adam uyudu. Ayı da onu korumak ve sineklerini kovalamak için gözlüyordu. Ondan sinekleri kovaladıkça her an sineklerin tekrar konduğunu görüyordu. Sineklerden ayının gönlü daralıp, dağdan ağır bir taş aldı. Uyuyan adamın yüzünde yine sinekleri görerek taşı kaldırıp; sineği ezmek için atınca adam …
DevamıKuma ve kayaya yazılan sözler…
Kusursuz insan olmayacağı ve kusursuz dost arayan kimsenin yalnız kalacağı malumdur. Yeryüzündeki bütün insanların ufak yada büyük kusurları illa ki vardır. Kusurların derecesine göre onları affedebilmek yerine göre bir erdem sayılır. İnsan dostlarının her türlü kusurunu kafasına takar ve o kusurları gözünde büyütürse, hayatı kendi kendisine dar etmiş olur. Kin ve nefret gibi duygular yürek için bir ağırlık ve bir yüktür. Mümkün olduğu kadar nefsimize söz geçirmeli ve affetmeyi öğrenmeliyiz.
DevamıBir insana bu kadar toprak yeter!
Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır. Uzak bir yerlerde cömert bir reisin karşılıksız toprak verdiğini duyunca daha çok toprak elde etmek için reise gidip talebini iletir. Gerçekten de reis herkese istediği kadar toprak veren cömert biridir. Pahom’a; ” – Sabah güneşin doğuşundan batışına …
DevamıYokluk nedir bilir misiniz?
Köy odasının küçük penceresinden bembeyaz bir ışık süzülürken, kışın ve kuşluk vaktinin o durgun atmosferi odanın tamamını kaplamıştı. Odanın içinde üç beş kilim parçası ve birkaç minderden başka bir şey yoktu. Solgun kıyafetli hane halkı ise adeta sessizliğe bürünmüştü. Onların bu sessiz ve hareketsiz halleri üşengeçliklerinden değil, başlı başına açlık …
DevamıHasan El Benna’dan ibretli Endülüs kıssası
Biz çocukken okulda ders arası teneffüsü büyük bir merak ve heyecanla beklerdik. Teneffüs saati geldiğinde sevinçle okulun geniş avlusuna kendimizi atardık. Biri koşuyor, biri zıplıyor, biri oynuyordu. Bütün öğrenciler kendinden geçecek gibi oluyordu. Seyyid Amca ise, ömrünün büyük kısmını okulda hademe olarak geçirmiş yaşlı bir insandı. Bu insan, takva, salih …
DevamıDevenin yularını tutan eşek…
Adam uzun yıllar devesiyle taşımacılık yapmış. Yaşlanan deve yolun sonuna gelmiş. Artık öleceğini anlayınca; “Sahibimi çağırın da helallik vereyim.” demiş. Devenin sahibi; “Ne hakkı varmış ki bende?” demiş. Ama yine de merak etmiş. Dayanamayıp devesinin yanına gitmiş. – “Ne hakkın var ki bende?” demiş. Deve şöyle demiş: – “Öyle deme! …
Devamıİmam Nevevi ile Zahir Baybars kıssası
İmam Nevevi İle Zahir Baybars arasında geçen ibretamiz olay şöyle: Rivayete göre Şam‘a doğru ilerleyen Moğollara karşı savaş hazırlığı yapan Memlük hükümdarı Zahir Baybars, halktan yeni vergiler toplamak için fakihlerden fetva talep eder. Onay aldıktan sonra, onayı alınmayan fakih kalıp kalmadığını sorar. Fakihler, cevaben salih alim şeyh Muhyiddin Nevevi‘nin kaldığını …
DevamıYaralı kuş ve Hazreti Süleyman kıssası
Bir gün yaralı bir kuş Hazreti Süleyman aleyhis selam’a gelerek, kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hazreti Süleyman, dervişi hemen huzuruna çağırtır. Ve ona sorar; “Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?” Derviş kendini savunur; “Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana …
DevamıMevlana’dan fare ve deve kıssası
Mevlana Hazretleri Mesnevi adlı şaheserinde insanın önce haddini bilmesi gerektiği konusunu birçok kıssada işlemiştir. İnsan edebini takınmalı, alimlerle, ediplerle, evliyalarla, faziletli kimselerle kendini denk görmemelidir. "O da insan ben de insanım" diyerek yola çıkan kişi, büyüklere göstermesi gereken edepten haberi olmayan kişidir.
Devamı