Kıssa Havuzu

Gözden geçirilmiş eğitici kıssalar, ibret veren hikayeler özenle seçilerek Kıssa Havuzumuzda derlenmektedir.

Kabağın sahibi var kıssası

Eskiden bazı dervişler bir tevazu ifadesi olarak saçlarını usturaya vurdururlarmış. Dervişin biri bir gün berbere gider. Berberden saçlarını usturayla kazımasını, sakallarını sünnet üzere uzun bırakıp bıyığını kısaltmasını ister. Berber Dervişin saçlarını kazımaya başlar. Derviş de tefekkür hali içerisinde sessiz sessiz oturmaktadır. Başının yarısı tamamen kazınmıştır. Berber tam diğer tarafa usturayı …

Devamı

Mevlana’dan akrep ve kaplumbağa kıssası

Bir gün bir akrep ırmağın kenarında dolaşıyordu. Bu esnada bir kaplumbağa akrebin yanına gelip: “– Burada ne yapıyorsun?” dedi. Akrep: “– Irmağın öte yanına geçmek için bir çare arıyorum; çünkü benim bütün kavim ve çocuklarım ırmağın öte yanındadır” diye cevap verdi. Kaplumbağa da şefkati ve yabancıya iyi davranması sebebi ile …

Devamı

Mesnevi’den borçlu Şeyh hikayesi

Samimi mü'minler rakik bir kalbe sahip oldukları için manevi frekanslara açık olduklarından duygulu ve gözü yaşlı kimselerdir. Eshab-ı Kiram içerisinde Kur'an-ı Kerim okurken ya da dinlerken gözleri dolan, ağlayan sahabilerin olduğu rivayet edilir. Hazreti Ebubekir'in yüzünde göz yaşı izleri olduğu söylenir. Allah dostlarının yani Allah'ın veli kullarının da gözleri hep yaşlı olur. Allah için akıtılan göz yaşları dinimizce makbul karşılanmış ve teşvik edilmiştir. Bir hadis-i şerifte Efendimiz aleyhis selatü ve selam Kur'an okurken ağlayamıyorsak bile ağlarmış gibi yapmamızı tavsiye etmiştir. (İbn Mâce, İkametüssalah, 176) Ola ki kalplerimiz ağlamaya meyleder de taşlaşmaktan kurtulur.

Devamı

Kibirli alimi susturan soru…

Rivayet olunur ki, bir zamanlar kendisine “ayaklı kütüphane” denilen, gerçekten de ilmi seviyesi yüksek, hemen her konuda malumat sahibi bir zat varmış. Ne var ki bu büyük âlim, ilminden dolayı biraz mağrur imiş ve başkalarının ilmini küçümsermiş. Oralarda yaşayan ilmi seviyesi normal fakat arif bir zat varmış. Bir gün o …

Devamı

Itır dükkanındaki papağan

Bir adamın rengârenk ve parlak tüylü çok güzel bir papağanı varmış. Adam papağanını çok severmiş. Sevildiğini anlayan güzel papağan, sahibinin ıtır dükkânına gelenleri gönül okşayıcı sözlerle karşılarmış. Bu sözleri duyan müşteriler, bu dükkandan çıkmak istemezlermiş. Bir gün sahibi ıtır dükkânını ona emanet edip kendisi dışarı çıkmış. Yokluğunda bir kedi gelip …

Devamı

Gerçek bir dostluk hikayesi…

Bu güzel hikaye bize fani dünyada paylarına yalnızlık düşen iki güzel varlığın dostluğunu anlatıyor. Bize gerçek dostluğu öğretiyor. Ne dersiniz? Biz de bu küçük kuş gibi dostlarımıza böyle gönülden bağlı kalabilir miyiz? Veya onlara böylesine kıymet verebilir miyiz? Allah cümlemize gerçek dostlukları yaşamayı ve idrak edebilmeyi nasip eylesin. Besim Hoca'ya da rahmet olsun. 

Devamı

Peygamberimizin anlattığı ilginç kıssa…

Nereye giderken ölmek istersiniz? Melekler bizim de mesafemizi ölçtüğünde acaba biz nereye yakın olacağız? Buhari ve Müslim’de geçen Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in anlattığı meşhur kıssa şöyledir: “Vaktiyle doksan dokuz kişiyi öldürmüş bir adam vardı. Bu zât yeryüzünde en büyük âlimin kim olduğunu soruşturdu. Ona bir râhibi gösterdiler. Bu …

Devamı

Tolstoy’un kral ve münzevi hikayesi

Bir zamanlar bir kralın aklına şöyle bir düşünce geldi: “Eğer bir işe ne zaman başlayacağımı, kimi dinleyeceğimi ve yapmam gereken en önemli şeyin ne olduğunu bilseydim, girdiğim her işi başarırdım.” Aklına böyle bir fikir düşünce, krallığın dört bir yanına, kim kendisine her iş için en uygun vakti, bu iş için en …

Devamı

Dört mum hikayesi

Sessiz bir odanın içinde dört mum yavaş yavaş yanıyordu. Oda biraz rüzgarlı olduğu için mumlar titriyor ve sönecekmiş gibi oluyordu. Mumlar kendi aralarında konuşmaya başladılar: Birinci mum; “Benim adım Barış. Ama kimse benim yanık kalmama yardımcı olmuyor. Kaybolmam için çok çaba harcanıyor. Benim adımla büyük kötülükler yapılıyor. Kavgalar, savaşlar çıkarılıyor. …

Devamı

Bu da geçer hikayesi…

Derviş’in biri zahmetli bir yolculuktan sonra bir köye varır. Köyde gördüğü herkesten kendisine yiyecek ve kalabilecek bir yer vermelerini ister. Köylüler durumlarının olmadığını söyler ve onu köyün zengini olan Şakir’e yönlendirirler. Derviş yola çıkar ve yolda birkaç köylüye daha rastlar. Onlardan köyün ikinci en zenginin de Haddad isimli birisin olduğunu …

Devamı