Beğenilen Şiirler

Nihat Malkoç’un annesi için yazdığı güzel şiiri

…bir rüyadan arda kalan his kırıntıları…

Yüreğime saplanan yokluğun kurşun gibi
Düşlerime abanan hasretin vurgun gibi
Yollarına kapanan adımlar yorgun gibi

Düşümde gördüm seni, öpüp kokladım annem!…
Uyandığımda yoktun, bin kez yokladım annem!…

Ne çabuk geçti yıllar, hasret kaldık sözüne
Sımsıcak gözyaşları hücum etti gözüne
Bir ömür uyurdum ben bakmak için yüzüne

Düşümde gördüm seni, öpüp kokladım annem!…
Aradım durdum seni, bin kez yokladım annem!…

Bir gün dönersin diye bekledim durdum seni
Esen seher yelinden, kuşlardan sordum seni
Vuslatın saatini ‘çal diye’ kurdum seni

Düşümde gördüm seni, öpüp kokladım annem!…
Göz menzilimden çıktın, bin kez yokladım annem!…

Coşkun nehirler gibi sana akasım gelir
Gaybın perdelerini yıkıp yakasım gelir
O mübarek yüzüne her dem bakasım gelir

Düşümde gördüm seni, öpüp kokladım annem!…
Nerelere kayboldun, bin kez yokladım annem!…

Uzun zamandan sonra omzumdaydı ellerin
Adımı sayıkladı o bal kaymak dillerin
Gönlümün bahçesinde açtı gonca güllerin

Düşümde gördüm seni, öpüp kokladım annem!…
Aradım dört bir yanı, bin kez yokladım annem!…

Hasretinle tutuştum, ne çok özledim ey can!…
Uzak ara yoluna bakıp gözledim ey can!…
Sıcak gözyaşlarımı senden gizledim ey can!…

Düşümde gördüm seni, öpüp kokladım annem!…
Yine yoksun yanımda, bin kez yokladım annem!…

M. Nihat Malkoç

İrfanDunyamiz.com

Seçme Şiirler ↗

En güzel şiirleri okumak için tıklayın.

Tavsiye Kitaplar ↗

Tavsiye kitap listemize ulaşmak için tıklayın.

Bize bir nazar oldu

Bize bir nazar oldu Cumamız Pazar oldu
Ne olduysa hep bize azar, azar oldu

Ne şöhretten hastayız, ne de candan hastayız
Ne ruhça ne vücutça ne de kandan hastayız
Avrupa’ya bir değil iki pencere açtık
Uzun yıllardan beri cereyandan hastayız
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz

Yaklaştıkça her sene öz yurdumda yılbaşı
Yapılır milletime Frenkçe sahte aşı
Buna ağlar ağacı hem toprağı, taşı
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz

Sen Hıristiyan mısın? Diye sorsan darılır
Yılbaşında hindi kaz yemesine bayılır
Çam deviren hindi ki nasıl mümin sayılır
Bilmiyoruz çoğumuz ne edip yapıyoruz
Batı, batı diyerek eyvah hep batıyoruz

Arif Nihat Asya

İrfanDunyamiz.com

Seçme Şiirler ↗

En güzel şiirleri okumak için tıklayın.

Tavsiye Kitaplar ↗

Tavsiye kitap listemize ulaşmak için tıklayın.

Gülü incitme gönül/ Bestami Yazgan

Çiçeklerle hoş geçin,
Balı incitme gönül.
Bir küçük meyve için,
Dalı incitme gönül.

Konuşmak bize mahsus,
Olsa da bir güzel süs,
‘Ya hayır de, yahut sus.
Dili incitme gönül.

Sevmekten geri kalma,
Yapan ol, yıkan olma,
Sevene diken olma,
Gülü incitme gönül.

Başın olsa da yüksek,
Gözün enginde gerek,
Kibirle yürüyerek,
Yolu incitme gönül.

Mevlâ verince azma,
Geri alınca kızma,
Tüten ocağı bozma,
Külü incitme gönül.

Dokunur gayretine,
Karışma hikmetine.
Sahibi hürmetine,
Kulu incitme gönül.

Bestami Yazgan

İrfanDunyamiz.com

Seçme Şiirler ↗

En güzel şiirleri okumak için tıklayın.

Tavsiye Kitaplar ↗

Tavsiye kitap listemize ulaşmak için tıklayın.

Hüsn-ü zan aşıkı yezdan eyler

Hakkınızda dilenen lutf u kerem
Size zan hâsıl idüp vermiş elem

Tâm yirmiyedi yıldır pedere
Dost olup koymadı gönlüm kedere

Anı bir lahzacık endîşe ile
Etmedim zannım o rencîde bile

Size lâzım iken ey nûr-ı basar
Sû-i zann olsa dahi hüsn-i nazar

Hüsn-i zann âşık-ı Yezdân eyler
Ehlini kâmil-i insân eyler

Hüsn-i zann ârif-i bi’llâh eyler
Hâs idüp vâsıl-ı dergâh eyler

Hüsn-i zanneyleyen erbâb-ı vefâ
Oldular cümlesi makbûl-i Hudâ

Hüsn-i zan Âdem’e hoş hulk u edeb
Âdem’e lâzım edebdendir heb

Söylemişsin bir iki söz kızarak
Beşeriyyet yanılup yakılarak

Anı ma’zûr görüp oldum sâkit
Dedim ol nûr-ı basardır sâbit

Sana tavsiyyem odur kim dâim
Sû-i zan üstüne olma kâim

Büyüğün şânına hürmet lâzım
Emrine hüsn-i itâat lâzım

Ben yine bâtıl isem de hak gör
Bir velî oğlu velî mutlak gör

Sana bu hüsn-i nazardan ey cân
Zannım o kim gelivermez noksân

Bilirim derdli belâlı başım
Olmadı bunda safâ yoldaşım

Hâsılı eyle muraât-ı edeb
Sû-i zann üstüne deprenmeye leb

Es-Seyyid Osman Hulûsi Efendi (1914-1990)

Kaynak: Mektûbât-ı Hulûsî-i Dârendevî, s. 49, 14. Mektup’tan: (Manzum Mektup)

İrfanDunyamiz.com

Seçme Şiirler ↗

En güzel şiirleri okumak için tıklayın.

Tavsiye Kitaplar ↗

Tavsiye kitap listemize ulaşmak için tıklayın.

Söyle kızım bu ne hal?

Bilemedim kisveni, ne şarktan ne de garptan.
Görürüm habersizsin sünnetten ve kitaptan.

Sıkma baş, dar pantolon, dudaklarda ruj elbet.
Daha da cüretkârı; nâmahremle hoşsohbet.

Pabuçlar yüksek topuk, fütursuzca gülüşler.
Kem nazar kamçılayan tahrikkâr süzülüşler.

Hoş koku, aksesuar, teşhirdeki ziynetler.
Ayartan türlü işve, kışkırtmalık tıynetler.

Ne bıraktın bak kızım, iffetinden geriye.
Nâmahrem çoktan girmiş hanenden içeriye.

Söyle kızım bu ne hâl; görse ne derdi ninen.
Demez miydi a kuzum, ettiğin günah dinen.

Hımâr, cilbâb ve hicâb; inandığın dindendir.
Herbiri bir farz iken, teberrücün nedendir?

Nedenin nedir söyle; aramak mı kısmetin…
Yoksa heves peşinde kirletmek mi ismetin.

Edebinle giyinsen, kuşansan libasını.
Lutfetmez mi Yaradan kısmetlerin hasını.

Heva, heves nefisten; o ırzına musallat.
Şehvetle boğar seni, neyine lazım cellat.

Giyinmişken çıplaksın, dilinde Peygamberin.
Konu tesettür iken, o değil mi rehberin.

Bir bak nasıl giyinmiş Peygamberin eşleri.
Hem bak sâdır olmuş mu, iffet dışı işleri.

Yahut kızlarına bak, örneğin Fâtıma’ya…
Gör tesettür neyimiş, neyimiş edep, hayâ.

Nedamet yürek dağlar, acıtır sızım sızım.
Geç kalma Âişe ol, Fâtıma ol be kızım.

Derviş Makas

İrfanDunyamiz.com

Hımâr: Omuzlara kadar salıverilerek örtülen baş örtüsü (Nur Sûresi, 24/51)
Cilbâb: Kadının baştan ayağa bedenini ve bütün elbiselerini örten dış giysi (Ahzâb Sûresi, 33/59)
Hicâb: Perde, iki nesne arasına konan engel, kapalı mekanlarda haremlik-selamlık (Ahzâb Sûresi, 33/53)
Teberrüc: Dikkat çekmek, kendini göstermek, açılıp saçılmak, teşhircilik(Ahzâb Sûresi, 33/33)

Seçme Şiirler ↗

En güzel şiirleri okumak için tıklayın.

Tavsiye Kitaplar ↗

Tavsiye kitap listemize ulaşmak için tıklayın.

Öğretmenim/ Aşık Reyhani

Öğretmenim sana kurban olayım
Al benim oğlumu insan yetiştir.
Din bilmeden kitap verme eline,
İlk evvela ehl-i iman yetiştir.

Mevla’nın sırrında mekan tutmaya
İyiyle kötüyü ayırt etmeye
Bin deveyi bir akçeye gütmeye
Veysel Karan(i) gibi çoban yetiştir.

Vücut gezdirecek bir başı olsun.
Allah’ın aşkına göz yaşı olsun.
Tarikat sırrında savaşı olsun,
Pir-i Abdulkadir Geylan(i) yetiştir.

Sıddık Ekber gibi aşk nar-ı suzan
Ömeru’l-Faruk tek temeli düzen.
Osman-ı Zi’n-Nureyn Kur’an’ı yazan,
Aliyyü’l-mürteza Merdan yetiştir.

Biz bir millet idik çelik yayımız.
Dört kıtada medeniyet payımız.
Kainatta emsalsizdi soyumuz,
Osman Gazi, Oğuz Kaan yetiştir.

Müminler Mevla’ya elin açtılar.
İnsanlar hakikat için koştular.
Hasan’la Hüseyin şehit düştüler,
Oğlunu vatana kurban yetiştir.

Yılıp yorulmasın yağmurda karda,
Yürüsün durmadan kışta baharda.
Bayrağı sallasın okyanuslarda
Barbaros misali kaptan yetiştir.

Hazret-i Mevla’ya boynunu büken,
Askerin önünde tekbiri çeken.
Kemeri bağlayıp diz üstü çöken
Bir Melikşah bir Alparslan yetiştir.

Durup oturmakla avunmaz vatan,
Ceddinden örnek al, kendinden utan.
Haliç’ten Eyüp’e atın atlatan,
Fatih Sultan gibi bir Han yetiştir.

Reyhani kim gezmiş bu bucaklarda,
Neler var olmuş ve olacaklar da…
“Korkma! Sönmez…” demiş “bu şafaklarda”
Mehmet Akif gibi ozan yetiştir.

Aşık Reyhani

İrfanDunyamiz.com

Seçme Şiirler ↗

En güzel şiirleri okumak için tıklayın.

Tavsiye Kitaplar ↗

Tavsiye kitap listemize ulaşmak için tıklayın.

Bir engin deniz/ Yaşar Fersahoğlu

Yelken açtık biz bir engin denize;
Sonsuz sevincimiz neşvemiz ondan.
Karanlık giremez sahilimize;
Sonsuz sevincimiz neşvemiz ondan.

Gemimiz dopdolu gönül eriyle;
Gönüller Serdarı Peygamberiyle.
Her tayfa kardeştir yekdiğeriyle;
Sonsuz sevincimiz neşvemiz ondan.

Burada zerredir bütün denizler.
Burada mutludur muştulu yüzler.
Burada soyludur soylu öksüzler;
Sonsuz sevincimiz neşvemiz ondan.

Gönüller huzurlu, çünkü barışta.
Güzel davranışta herkes yarışta.
Gözyaşı rehindir her yalvarışta;
Sonsuz sevincimiz neşvemiz ondan.

Dillerde dolaşan ilahî beste,
“Bela” cevabını verir “elest”e.
Hepsi Muhammedi gül deste deste;
Sonsuz sevincimiz neşvemiz ondan.

Yaşar Fersahoğlu

İrfanDunyamiz.com

Seçme Şiirler ↗

En güzel şiirleri okumak için tıklayın.

Tavsiye Kitaplar ↗

Tavsiye kitap listemize ulaşmak için tıklayın.

Şair hocaların muhteşem atışması

Aşağıda iki önemli şair hocamızın karşılıklı şiir diliyle atışması vardır. Ben bunu yıllar önce bir radyoda (Akra FM) canlı yayında dinlemiştim… Mahmut Kaya Hocamız Stüdyoda idi… Yaşar Fersahoğlu Hocamız ise telefonla katılmıştı…

Yaşar Fersahoğlu Hocamız şöyle başlamıştı:

Işıklar söndü bir bir sahne karardı.
Son defa açılıp kapandı perdeler.
Benim bir çocukluğum gençliğim vardı.
O eyyâm- ı nevbaharım nerdeler?

Nerde o naralar attığım günler?
Nerde bulutlarda yattığım günler.?
O tozu dumana kattığım günler.
O eyyâm- ı nevbaharım nerdeler?

Duygular içinde bir okyanustu.
Yer küre elimde sanki mahpustu.
Her şey birden bire nasıl da sustu?!
O eyyâm- ı nevbaharım nerdeler?

Bütün hayallerim sahile vurdu.
İdrakim azaldı hafızam durdu.
İçimde bir hasret azdı kudurdu.
O eyyâm- ı nevbaharım nerdeler?

Ne ilkbahar ne yaz ben güzüm artık.
Anam yok ağlasın öksüzüm artık.
Kurudu dallarım köksüzüm artık.
O eyyâm- ı nevbaharım nerdeler?

Şimdi her şey boynu bükük bir anı.
Nasıl da yutmuşuz bunca yalanı.
İşte sana bir yüz tanırsan tanı.
O eyyâm- ı nevbaharım nerdeler?

Mahmud Kaya Hocamız da şöyle diyordu:

Karamsarlık cânım, ömre zarardır
Her yaşın başka bir lezzeti vardır
Gündüzler sâdık dost, geceler yârdır
Benim için her gün taze bahardır…

Gitti gençlik diye niçin yanayım
Eskittiğim günü niye anayım
Ben her zaman yenilikten yanayım
Benim için her gün taze bahardır…

Saf dildir bilirim, çocuk ezelden
Ham buldum gençliği, kovdum tez elden
Olgunluk güzelmiş, her tür güzelden
Benim için her gün taze bahardır…

Gençlik döneminde nefsime kuldum
Şükür olgunlukla ondan kurtuldum
Gerçek güzelliği kemâlde buldum
Benim için her gün taze bahardır…

İçtim yudum yudum, hayata kandım
Varlıkta tekrar yok, buna inandım
Yeni bir doğuşla her gün uyandım
Benim için her gün taze bahardır…

Durdurmak ne mümkün akan zamanı
Uyan artık gönül, yaşa her anı
Bak yine geçti gül, bülbül zamanı
Benim için her gün taze bahardır…

Buna karşılık Fersahoğlu Hocamız demişti ki:

Güller gazel olmuş, kalmışsa hârı
Mahmut’um neylersin böyle baharı
Meslek edinmişsen, âh ile zârı
Buna taze bahar denir mi mîrim?

Hayatın bozulmuş bağa dönerse
Gözler görmez olur, ışık sönerse
Melekler üstüne kol kanat gerse
Buna taze bahar denir mi mîrim?

Uçmaya kalkarsın, kanadın kırık
Geçmişe bakarsın hep, buruk buruk
Bazen bir âh sesi, bazen hıçkırık
Buna taze bahar denir mi mîrim?

İnsan bilir iken bilmez olursa
Gece gündüz ağlar, gülmez olursa
Hiç kimse gözyaşın silmez olursa
Buna taze bahar denir mi mîrim?

Hazreti Muhammed buyurmuş, neden?
“Beş şeyi fevtetme, beş şey gelmeden”
İnsan zevk alır mı, nüzûl inmeden?
Buna taze bahar denir mi mîrim?

Ateh getirip de bir bunadın mı
Erkek mi dayanır buna kadın mı?
Sen “Erzeli’l-Ömri” okumadın mı?
Buna taze bahar denir mi Mîrim?

Kendini kaptan-ı derya sanırsan
Kayalara çarpar, parçalanırsan
Boz eşeği boynuzundan tanırsan
Buna taze bahar denir mi mîrim?

Bu bir isyan değil, itiraz değil
Hakk’a sitem değil, hatta naz değil
Demem o ki hocam, derdim az değil
Buna taze bahar denir mi mîrim?

Mahmut Kaya Hocamız da şöyle seslenmişti:

Kuruntu mu yoksa gerçek mi yokluk?
Varlığın sonu ne, nedir bu çokluk?
Ezel ebed arasında yolculuk
Sürüp gidiyorsa fena mı dostum?

Yokluk zindanında yatmaktan yıldım
Erince “kün!” emri, birden ayıldım
Ruhlar arasında sen de sayıldın
Varlık kazandınsa fena mı dostum?

Ezel âleminde nâmın bir hiçti
Milyonla canlıdan bir seni seçti
Besleyip büyüttü, dokuz ay geçti
Dünyaya geldinse fena mı dostum..

Lâhut’tan nâsut’a inişin zordu
Annen dua edip yakarıyordu
İnşaallah bu sefer “yaşar” diyordu
Hâlâ yaşıyorsan fena mı dostum?

Ne kadar müşkildi berzahtan geçmek
Elinde değildi rızkını seçmek
Annenin göğsünden hazır süt içmek
İlâhî ikramsa fena mı dostum?

Ruh-ı canım Fersahzâde Yaşar’ım
Neden böyle karamsarsın, şaşarım?
Sen gülersin, inan ben de coşarım
Bak işte coştumsa fena mı dostum?

Mahmut Kaya Hocamızın bu son şiiri üzerine Yaşar Fersahoğlu Hocamız “Ben KAYA’ya çattım” demişti ve devam edemeyeceğini bildirmişti…

Daha sonra Fersahoğlu Hocadan bu şiirlerin fotokopisini de almıştım… Bir ziyaretimde Yaşar Hoca bana Diyanet Vakfının yayınladığı ÇAM SAKIZI adlı şiir kitabını hediye etmişti… O kitapta da bu şiirler var…

Dr. Ramazan Şahan/ İrfanDunyamiz.com

Seçme Şiirler ↗

En güzel şiirleri okumak için tıklayın.

Tavsiye Kitaplar ↗

Tavsiye kitap listemize ulaşmak için tıklayın.

Bursa’da zaman/ Ahmet Hamdi Tanpınar

Bursa’da bir eski cami avlusu,
Küçük şadırvanda şakırdayan su;
Orhan zamanından kalma bir duvar…
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar
Eliyor dört yana sakin bir günü.
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü
İçinde gülüyor bana derinden.
Yüzlerce çeşmenin serinliğinden
Ovanın yeşili göğün mavisi
Ve mimarilerin en ilahisi.

Bir zafer müjdesi burada her isim:
Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim
Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın
Hala bu taşlarda gülen rüyanın.
Güvercin bakışlı sessizlik bile
Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle.
Gümüşlü bir fecrin zafer aynası,
Muradiye, sabrın acı meyvası,
Ömrünün timsali beyaz Nilüfer,
Türbeler, camiler, eski bahçeler,
Şanlı hikayesi binlerce erin
Sesi nabzım olmuş hengamelerin
Nakleder yadını gelen geçene.

Bu hayalde uyur Bursa her gece,
Her şafak onunla uyanır, güler
Gümüş aydınlıkta serviler, güller
Serin hülyasıyla çeşmelerinin.
Başındayım sanki bir mucizenin,
Su sesi ve kanat şıkırtısından
Billur bir avize Bursa’da zaman.

Yeşil türbesini gezdik dün akşam,
Duyduk bir musiki gibi zamandan
Çinilere sinmiş Kuran sesini.
Fetih günlerinin saf neşesini
Aydınlanmış buldum tebessümünle.
İsterdim bu eski yerde seninle
Baş başa uyumak son uykumuzu,
Bu hayal içinde… Ve ufkumuzu
Çepeçevre kaplasın bu ziya, bu renk,
Havayı dolduran uhrevi ahenk.
Bir ilah uykusu olur elbette
Ölüm bu tılsımlı ebediyette,
Belki de rüyası büyük cetlerin,
Beyaz bahçede su seslerinin.

Ahmet Hamdi Tanpınar

İrfanDunyamiz.com

Seçme Şiirler ↗

En güzel şiirleri okumak için tıklayın.

Tavsiye Kitaplar ↗

Tavsiye kitap listemize ulaşmak için tıklayın.

Kan tutar/ Süleyman Arif Emre

Leblerimle emrine âmâdedir cânım benim
Alda bir bûseyle öldür haydi cânânım benim

Lâl olur birden dilim bilmem neden görsem seni
Görmesem kalmaz karârım dinmez efgânım benim

Hasta gönlüm çok zamandır iftirâkından harâb
Olmadım bir lahza rahat geçti devrânım benim

Mübtelâyım bir ümitsiz gizli derdin zehrine
Bu sebepten her geçen gün düştü dermânım benim

Yok teselliden nasîbim vermeyin zahmet bana
Etmeyin bunca eziyet az mı hicrânım benim

Kan tutar sen her bakışta kastedersen cânıma
Yâremi sar melhem ol da akmasın kânım benim

Arif Emre her ne etse râzıdır fermânına
Sahibimsin hem efendim hemde sultânım benim

Süleyman Arif Emre

İrfanDunyamiz.com

Seçme Şiirler ↗

En güzel şiirleri okumak için tıklayın.

Tavsiye Kitaplar ↗

Tavsiye kitap listemize ulaşmak için tıklayın.