Rahmet toplumu oluşturmak elimizde…

Rahmet toplumunu oluşturmak elimizde. Nasıl mı? Çocuklarımıza kelebeğin kanatlarını koparmamayı, kedilere, köpeklere eziyet etmemeyi, karınca yuvalarını bozmamayı, sokakta, milletin gözü önünde bir şeyler tüketmemeyi, sokağa tükürmemeyi, kullandığı bir şeyi yerlere atmamayı, arkadaşlarına kötü söz söylememeyi…

Toplu ulaşım araçlarında büyüklerine yer vermeyi, gariplere, yoksullara ikram etmeyi, şükretmeyi öğrettiğimiz zaman rahmet toplumu oluşur. rahmet açısından SOS veren toplumumuzun buna çok ihtiyacı var. Rahmetimiz yok olursa gazap galebe çalar. Gelin biz rahmet için çalışalım. Fakat şunu da unutmamak gerekir ki bu işin eğitim boyutudur.

Ceza da önemli

Bir de hukuk ve adalet boyutu var. Siz ne kadar iyi insan yetiştirirseniz yetiştirin, toplumda fıtratında olan fücura meyilli insanların varlığını yok edemezsiniz. Bunun için ceza-i müeyyidenin caydırıcılığı gerekiyor. Kısas ayeti (Bakara 178-179) Sahabenin bulunduğu toplumda nazil oldu. Çünkü her insanda suç işleme potansiyeli vardır. Tabi ki devlet suç işlemeye doğru gidecek yolları tıkamak zorundadır. Suç işlendiğinde de bunun affedicisi değil ceza-i müeyyide uygulayıcısı olmak zorundadır.

Her gün gazetelerin ikinci-üçüncü sayfalarını, televizyon haberlerinin yarısını işgal eden cürümlerin işlendiği bir ülkede neo-liberalliği bir kenara bırakmak zorundasınız. Neo liberallik ne? Bırakın yapsınlar, bırakın geçsinler, bırakın ne halt ederlerse etsinler demek, yani ”her şey mübah” demek. Kötülüğe giden yolları neo-liberallik adına alabildiğinize açarsanız, neo-liberalliğe sadakat için hafifleştirdiğiniz cezaların hiç bir caydırıcılığı olmaz.

Devlet cezayı affedici, cezayı hafifletici konumda olmaya devam ederse, bu günlerin ateşi ileride belki hepimizi saracak. Her aile bir şekilde bu tür acıyı yaşayacak. Tv’lerde sürekli ensest ilişkilerin, tecavüz sahnelerinin, kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan flörtleri meşrulaştırıcı gösterimlerin alabildiğince pompalandığı bir ülkede ceza-i müeyyideler de caydırıcı değilse, suçu kendimizde, yaşantımızda, hayat düzenlerimizde aramak zorundayız.

Diziler bozuyor

Bir Müslüman ülkede ailecek oturup çirkin ilişkilerin tema edinildiği, giyim, kuşam açısından şehvetin gündemde tutulduğu bir diziyi ya da bilmem ne adasındaki yarı çıplak yarışmacıları izleyeceksiniz sonra çocuğunuzu İmam Hatip’e Kur’an Kursu’na göndererek kurtaracaksınız, Öyle mi? Zor… Uygunsuz kıyafetleri olan sporcuları nasıl tebrik yarışına girdiklerini gördük. Toplumun hali ortada.

İmam Hatipteki hocaların en büyük hayal kırıklığı, ailelerden çocukların bozulmuş olarak gelmesi. Hoca ne yapsın! Onun için biz İslami ceza uygulamalarının gündeme getirilmesini, bununla birlikte insanları suça götüren yolların önünü kesecek neo-liberal devlet yapısından, hayat görüşünden vazgeçilmesini istiyoruz. Yeni anayasada buna ihtiyacımız ekmek kadar, su kadar önemli.

İnternete el atılmalı

Devlet neo-liberal anlayışları bırakıp internete de çeki düzen vermeli. Teknoloji yediden yetmişe hepimizi menfî manada değişime, dönüşüme uğrattı. Öyle ki telefonlar çıkmazdan önce müstehcen yayın yapan bir mecmuaya yedi yaşındaki çocuk ulaşamazken, yetmiş yaşındaki amca da utandığı için onu alamazken, bugün telefonlar aracılığı ile her ikisi de bir tıkla ulaşabilmekte, rahatlıkla dünyanın bir ucunda üretilen gayri ahlaki her şeyi seyredebilmektedir.

Bu teknolojik durum günaha yaklaşmayı bir tıkla mümkün hale getirmiştir. Aynı zamanda teknolojik, bilişim ilerleme iki yüzlü insanların ziyadeleşmesine, artmasına da sebep olmuştur. Dışarıdan güzel görünen Müslümanlar, ellerindeki günah aletine dönüşen telefonlarla günah dehlizlerinde sürüklenen zavallı insan haline gelmektedirler.

Teknolojik gelişmeler güzel. Ama bu gelişmeleri Müslüman insanlar üretmediği için birer günah unsuru haline dönüşmektedir. Onun için dikenli yolda yürüme hassasiyetine sahip olmak gerekiyor. Yaptığın, söylediğin içinde kuşku uyandırıyor, içini kemiriyor mu? Yaptığından, söylediğinden, internette gezindiğin yerlerden kimsenin haberi olmasın mı istiyorsun? Nerelere tıkladığını insanlar görüp duyduklarında yüzün kızardı, utandın mı? İşte o yaptıklarının Allah katında adı günahtır. Dikkat günah bir telefon kadar yakın…

Cep telefonumuz, ıpadimiz, laptopumuz konuşmaya başladığında bizim için iyi şeyler söylerse ne mutlu bize… Modern zamanda yararlandığımız şeyler çoğaldı. Tabi ki bize şahitlik edecek şeyler de…

Sami Büyükkaynak/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Yüz yüze iletişimde on altın kural…

Yüz yüze iletişim; doğrudan, aracısız bir iletişimdir. Bu iletişim iki kişi arasında olabileceği gibi, bir …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.