Seçkin İçerikler

Mehmet Görmez hocadan önemli tespitler

Prof. Dr. Mehmet Görmez Hoca, Diyanet Dergisi’nin Şubat 2017 sayısında, insanların akıllarını karıştıran “indirilmiş ve uydurulmuş din” söylemini aleştiren çok önemli aşıklamalar yapmıştı. Bu röportajdan altını çizdiğimiz cümleleri maddeler halinde sizinle paylaşıyoruz. Sanki din, kaos üreten bir alan olarak takdim edilmekte, polemik ve kişisel propagandaların malzemesi hâline getirilmektedir. Bu doğru …

Devamı

Bir dondurma için yirmi beş km

Polis memurluğuna ilk başladığımda, ekipte dört arkadaş birlikte çalışıyorduk. Bir gün şoför arkadaş; “Dondurma yemeye gidelim mi?” dedi. “Olur, gidelim” dedik. Bir dondurma yemek için en az 25 km gitti. Yol boyunca sayısız dondurmacının önünden geçti. “Dur” dediğimde; “Abi sabırlı ol biraz daha gitmemiz gerekiyor” dedi. Nihayet dondurmanın imalathanesine gittik. …

Devamı

Üstad Necip Fazıl’ın pek bilinmeyen hatıraları

Bir vakıfta veya dernekte söyleşi ya da konferans veren yazarlarımıza baktığımızda, onların bir zamanlar, belli başlı düşünce adamlarının etrafında kümelenen kimseler olduklarını görüyoruz. Mesela bir zamanlar Necip Fazıl’ın ya da Osman Yüksel Serdengeçti’nin etrafında toplanan gençlerin bugünün düşünce adamları olduğuna şahid oluyoruz. Muhtemeldir ki yarının düşünce dünyasına şekil verecek olanlar …

Devamı

Cenazesiyle ders veren genç…

Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem ashabına; “Bugün bir cenazeye katıldınız mı, bir hasta ziyaretinde bulundunuz mu?” diye hatırlatmalarda bulunurmuş. Cenazelerde ve hasta ziyaretlerinde insanlar için büyük ibret ve dersler vardır. Köyde kasabada biri öldüğünde insanlar eskiden çok müteessir olurlardı. Günümüzde insanlar nüfusu çok olan yerlerde ikamet ettiklerinden her gün …

Devamı

En çok namazı özledim

Avrupa’da programlarım başlamadan önce istişare ettiğim kardeşlerime: “Konuşmalarımda özellikle anlatmamı istediğiniz konular var mı?” diye sorduğumda genelde bayanlar tesettürü, erkekler ise namazı anlatmamı istediklerini söylüyorlar. Bu iki konu da aslında herkes tarafından bilinen ve en çok anlatılan konulardan olmasına rağmen acaba iman eden kardeşlerimiz neden namaz kılmaz ve dahası imanlı …

Devamı

Haftada bir hasta ziyaretine ne dersiniz?

Kültürümüzde bulunan misafirlik, hasta ziyareti, dertlinin derdine ortak olmak, taziyeye gitmek, düğüne katılmak gibi davranışların her biri ayrı bir öneme haizdir. Bilhassa hasta insan derdini anlatacak bir dost simasına hasrettir. Hasta ziyareti sevap olduğu kadar hayatı anlamak ve anlamlandırmak için çok önemli. Bu yazıyı okuyan dostlarım, lütfen sizler de kendinize …

Devamı

Mezhepler konusunda ince bir çizgi…

Müslümanım diyen ve pratikte İslam’ı yaşama kararlılığına sahip hiç kimsenin mezhepsiz kalması mümkün değildir. Bu bağlamda şu ince çizgiye dikkat etmeliyiz. Üzerinde titreyip asla taviz veremeyeceğimiz şey, ümmetin icmaı ile hak oluşu kabul edilen mezheplerin dördünü de aynı derecede hak olarak kabul etmektir. Böylece mensubu bulunduğumuz mezhebi, dinin tamamı yerine …

Devamı

Nimetin kadrini bilenlerden eyle bizi!

Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı’nın Afrika sorumlularından değerli bir ağabeyimiz birkaç yıl önce slayt eşliğinde güzel bir sunum yapmıştı. Afrika köylerindeki gündelik hayatı, oralardaki yaşantıları o kadar tatlı bir üslupla anlatıyordu ki adeta bizi alıp Afrika’ya götürüyor, bir müddet oralarda gezdirip sonra geri getiriyordu. Açlık ve sefalet manzaralarını anlatırken ise dayanamayıp …

Devamı

İmam-ı Azam’ın meşhur nüktesi

Mizah, bir cemiyetin gerçeklikle yüzleşme tarzının aynası, kültürle edebiyatın kesiştiği kavşaktır. Edebiyattan kültüre değişen, mizahın tonları, türleridir. Daha ziyade edebiyata özgü latife, nükte veya espri, her zaman ve zeminde yapılan zekâ ürünü estetik şaka demektir. Latife latif gerek Eskiler, “Latife latif gerek” sözüyle, şakanın galiz değil, edeb ve zekânın terkibi …

Devamı

Pilavcı Orhan’ın hikayesi…

Sene 2002, tarihi Mihrimah Sultan Camii‘nin yanındaki sokakta tezgâhını besmele ile açtı Orhan. Yeni yuva kurmuştu ve hayli yüklü bir borcun altına girmişti ama olsun, Allah bir kolaylık verirdi elbet. Akşamüstü tezgâhına pilav ve ciğerleri koyarken -seyyar çaycılıkla başlayıp işi büyüterek seyyar pilav ve ciğer satmaya başlamıştı- ileride caminin karaltısında …

Devamı