Küçük kızın benden ricası…

Bu yaz Fransa‘dan tatile geldiğimde esas görev yaptığım Şeyh Raşid Camii’nde yaşadığım bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Biz yaz Kur’an kursuna gelen öğrencilerimize her zaman yiyecek, içecek ve ders başarısına göre onların hoşuna giden hediyeler takdim ediyoruz senelerdir. Bu güzel adetimizi benim yerime vekalet eden hafız kardeşimiz de devam ettirmeye gayret sarf ediyor.

Bir kurs sonrasında camiye devam eden kız öğrencilerimizden birinin mini etek ve göbeği açık bir kıyafetle camiye geldiğini gördüm. Anne babasından Allah razı olsun, dini bir hassasiyetleri var ki bu yavrumuzu camiye göndermişler. Evet biraz açık saçık göndermişler ama onlara doğruları öğretmek de biz hocalara düşer. Camiye getirene kadar anne babası vazifesini yapmış, artık bundan sonrası da bizim görevimiz.

Hakkı söylemeli

Hani derler ya; “Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yermiş” diye. Şimdi ben bu çocuğumuza Allah Teala’nın örtünme emrini anlatsam bir ihtimal annesi babası memnun olacaklar. Bir ihtimal de “Vay çocuğumuza şöyle dedi, böyle dedi” diye rahatsız olacaklar. Çünkü aileyi tanımıyorum, ne yapsam da bu evladımızın gönlüne girecek şekilde konuşsam diye düşünmeye başladım.

Malum günümüzde bir kısım medya eline bir koz geçirince hocalarla uğraşıyorlar. Sağ olsunlar bazı müftüler de hocaları savunmak yerine hemen ceza vermeyi tercih ediyorlar. Haberleri takip ediyorsanız duymuşsunuzdur, gayri ahlaki sporcu kıyafetlerini eleştirdi diye bir hocamıza işlem yapılmış. Yok güncel konulara girmeyecekmiş, yok bilmem neye uygun konuşacakmış…

Hoca camide Allah’ın dinini anlatmayacak da ne anlatacak, yemek tarifi mi verecek? Allah’ın dinini anlatanlara sahip çıkmayan yöneticileri de Allah’a havale ediyoruz. Bu millet sizi okuttu, hoca yaptı, vaiz yaptı, müftü yaptı. Hakkın tarafında yer almayacaksanız o maaşınız helal olur mu? Bu millet sizi hakkı söyleyenlere ceza kesin diye okutmadı. Herkes sizin gibi, açık saçık giyimli sporcuların başarısıyla gurur duymak zorunda mı? Nasıl bir zamana düştük ben de anlayamıyorum.

Tesettürü anlattım

Herkes bana ne, neme lazım derse yeni gelen nesillerimize İslam’ın ölçülerini öğretememiş oluruz. O yavrumuza tatlı bir dille tesettürü anlatmaya karar verdim. Ona şöyle dedim: “Yavrucuğum bak sen camiye geliyorsun, namaz kılıyorsun, aferin sana, ne güzel yapıyorsun. Tabii sen daha çocuksun ama bu şekildeki bir giyim tarzı bizim inancımıza uygun değil. Daha güzel kapalı kıyafetlerin yok mu, onları giysen daha güzel olur.”

O yavrumuz; “Hocam ben kapanmak istiyorum ama annem müsaade etmiyor. Daha sen küçüksün şimdiden kapanamazsın diyor” demesin mi? Bu üzerindeki giysilerini de annesi giydiriyormuş. Anladığım kadarı ile çocuk küçük diye annesi çocuğum hevesini alsın gibi düşüncelerle böyle yapıyordu. Çünkü böyle düşünen bir çok insan tanıyoruz. Oysaki bu yanlış bir davranıştır.

Osman Nuri Topbaş Hocamız bir sohbetinde diyor ki: “Bilhassa kız çocuklarının küçük yaşlardaki kıyâfet yanlışlıkları müsâmaha ile karşılanmamalıdır. Maalesef birçok gâfil anne-baba; “aman daha bu çocuktur” diyor. Çocuk ama, alışkanlıkla gidiyor. O alışkanlığı terk etmeli. Çünkü günah, rahat ve tabiî hâle geliyor.”

Çocuğu üzmeyin

Evladımıza; “Annene rica etsen ben ne olur anneciğim kapalı giyinmek istiyorum desen kabul etmez mi?” deyince; “Hayır kabul etmez hocam” diyerek üzüntülü bir şekilde yanımdan ayrıldı. Bu konuşmadan üç beş gün sonra mahalle bakkalının önünde oturuyorken akşamın karanlığında bu cici kızımız koşarak yanıma geldi ve boynuma sarıldı. “Hocam, annem geliyor ne olur ona bir şey söyle de benim başımı örtmeme müsaade etsin” dedi.

Annesi yanımıza geldiğinde; “İyi akşamlar Hocam” dedi. Kendisi modern giyimli bir bayandı. Ben de evladımızı kırmamak için; “İyi akşamlar hanımefendi. Ne güzel bir kızınız var, niçin bu yavrumuzu üzüyorsunuz? Sizin başını örtmesine izin vermediğinizi söylüyor.” Tabi bu sözlerimi nasıl karşılayacağını bilmiyordum ama sağ olsun anlayışlı bir şekilde karşıladı.

Hanımefendi bana dedi ki: “Hocam camiye gelsin, namazını kılsın ama onun yaşı ne ki? Daha bu yaşta kapanamaz fakat ileride belki olabilir. Namazın yeri ayrı kapanmanın yeri ayrı.” Ben de; “Hanımefendi, ağaç yaşken eğilir. Bir ağaç kuruduğu zaman onu ancak ateşle ısıtarak bükebilirsiniz. Namaz Allah’ın emridir Kur’an’da ayetle sabittir. Tesettür de Allah’ın emridir, o da Kur’an’da ayetle sabittir. Namaz nasıl farz ise tesettür de bir hanımefendiye farzdır” dedim.

Orada bulunan kocası; “Hocam filan yerde benim iş yerim var, lütfen bir kahvemi içmeye bekliyorum. Sizin gibi hocalara ihtiyacımız var” diyerek gayet nazik bir şekilde mukabele etti ve nazikçe yanımdan ayrıldılar. Sağ olsunlar anlayışlı insanlarmış ki herhangi bir tepki ile karşılamadılar. Bazen çirkef insanlara denk geliyoruz ki neredeyse dinimizin emrini söyledik diye bize saldıracaklar. Hamdolsun öyle insanlar değillermiş.

Bir hikaye

Değerli kardeşlerim olay bu kadar. Bu olay bana Nasrettin Hocamızın bir fıkrasını hatırlattı. Hocanın bir ineği, bir de buzağısı varmış. Bir gün buzağı ahırdan kurtularak bahçede yetişmekte olan sebzelerin arasına dalmış ve ne kadar sebze varsa hepsini kırıp geçirmiş. Nasrettin Hoca zor zahmet buzağıyı yakalayıp tekrar ahıra koymuş ve eline aldığı sopayla ineği dövmeye başlamış.

Bu durumu gören komşular; “Hocam ineğin ne kabahati var? Sebzeleri buzağı parçaladı. Sen onu döveceğine ineği dövüyorsun” demişler. Hoca da demiş ki: “Evet doğru söylüyorsunuz ama o buzağı böyle yapmayı annesinden öğrendi. Önce onu düzeltmemiz lazım” demiş.

Toplumumuzun yeniden özlediğimiz o güzel duruma gelmesi için önce anne babaların çok güzel bir şekilde yetiştirilmesi lazım diye düşünüyorum. Hakikaten toplumumuzun kanayan yarası, anneler çocuklarını dinimize göre yetiştireceğine batılıların kokuşmuş modasına göre şekillendirmeye çalışıyor ve bile bile yavrularının ahiret hayatını berbat ediyorlar. Rabbim önce anne babalara İslami şuur ihsan eylesin.

“Otu çeker köküne bakarlar” demiş atalarımız. Ayrıca üzüm üzüme baka baka kararır sözü de kişilerin karakterinin oluşmasında yakın çevrenin rolüne işaret ediyor. Yine güzel bir atasözü vardır: “Anasına bak kızını al, kıyısına bak bezini al” derler. Eskilerdin dediği gibi anne yetiştirir kızı vesselam…

Osman Gülşen/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Selât-ü selam hassasiyeti…

Yüce Allah, Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem’in kendi katındaki değerinden dolayı ona salat-ü selam …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.