Etiket Arşivi: Osman Nuri Topbaş

Musa Efendi’den anne babalara tavsiyeler

Evlâdına, Al­la­hü Teâlâ’yı ve Pey­gam­ber sal­lal­la­hu aley­hi ve sel­lem Efen­di­mi­zi öğ­ret­me­yen, sev­dir­me­yen, ana ve ba­ba­lar onun hem dün­ya hem de âhiret kâtili sa­yı­lır. Evlâdına di­ni­ni öğ­ret­me­yen ana-ba­balar, dün­ya­nın en mer­ha­met­siz in­san­la­rı­dır. Ço­cuk üşü­me­sin, uy­ku­suz kal­ma­sın di­ye onu na­ma­za kal­dır­ma­mak cinâyetlerin en bü­yü­ğü sa­yı­lır. Bu iyi­lik de­ğil ona kar­şı en büyük …

Devamı

Musa Topbaş Efendi’nin aziz hatırasına…

Görmeyen derdinden inler; bilmem ki gören neylesin?Gören sana doymuş mu ki, görmeyen ah eylesin? Ne bahtiyardır seni seven, kardeşlerin, evlatların,İzlerini takip eden, vefa ehli yaranların. Seni sevenler cennet yoldaşı, yol arkadaşıydı.Hem hata örter, kusur gizler, hem fena fil ihvandı Ayırmazdın birbirlerinden, gül misali koklardın,Değişemezdin dünyalara, elmas gibi saklardın, Birinin eline …

Devamı

Tahtakale’deki yangında bir tek o dükkan yanmadı

Hulusi ve Nuri Topbaş kardeşler… Allah için bu iki kardeşin de çok hizmetleri olmuştur. İlim Yayma’nın Vefa’daki yurdunu, bu iki kardeş alıp İlim Yayma’ya vakfetmişlerdir. Allah kendilerine gani gani rahmet eylesin. Onların bir de kardeşi vardı, Musa Bey… Musa Bey, oğlu Osman’ı İmam Hatip’e vermişti. Hatta basirete bakın ki fakir …

Devamı

Bir hidayet öyküsü Zahid Barsamoğlu

İslam ile müşerref olan muhterem Zahid Barsamoğlu Amca hidayet öyküsünü anlatıyor: Ben Beşiktaş’ta yurt dışına gönderildikten sonra yıkılan Osmanlı padişahlarının saraylarının içindeki metruk binada, altı toprak bez çadırda doğmuşum. 1922 yılında, Cenab-ı Hak öldürmüyor. Vahdettin Efendi’nin son günlerinde 2 yaşındaymışım. İlkokulu Beşiktaş’ta okudum sonra okutamadılar. Çalışmaya başladım. Sanatkâr oldum. Fantezi …

Devamı

Mekkeli berber menkıbesi

Hak dostlarından birine, kendisini çokça tesir altında bırakan bir hâdiseyle karşılaşıp karşılaşmadığı sorulunca, Hazret şunları anlatmış: Mekke-i Mükerreme’de para kesemi kaybedip muhtaç durumda kalmıştım. Basra’dan para bekliyordum, fakat bir türlü gelmiyordu. Saçım sakalım da epeyce uzamıştı. Bir berbere giderek: “- Param yok, Allah rızâsı için saçlarımı düzeltir misin?” diye sordum. …

Devamı

Evinin sultanlarına altın tavsiyeler

Evlenmeden bir gün evvel muhterem babacığım bana nasihat etmişti, hiç unutmam, “Kızım, on yıl paspas olacaksın; sonra da baş tacı olacaksın!..” demişti. Yani en az on yıl, kendin fedakârlık yapacaksın, sonra karşındakinden bekleyeceksin. Sabrı, karşıdakinden beklemeden önce kendimiz göstermeliyiz. Kız evlâdı yetiştirirken anneler, kendi hâllerine çok dikkat etmelidirler. Ben kızlarıma …

Devamı

Yardım etme ibadetini aşkla yapan aile

Topbaşlardan benim en çok yakın olduğum Mısır‘da tanıştığım Musa Topbaş‘tı. Ben oradayken Mısır’a gelmişti. Bu aile 1950‘den sonra yurtdışına Kahire‘ye, Şam‘a, Mekke ve Medine‘ye okumaya giden öğrencileri bizzat ziyaret eder, onlara yardım ederlerdi. Topbaş ailesi faize karışmayan, zekâtını vermekle yetinmeyip fazlasını veren, işleri de bu sebepten bozulmayan enteresan bir ailedir. …

Devamı

Usta ile çırak kıssası

İnsanlar manen olgunlaştıkça hayata bakışları zamanla değişir. Her olaya tefekkür gözüyle bakmaya başlarlar. Başlarına gelen her olayın Rabbimizden geldiğini tefekkür ederler. İnsan manevi bir olgunluğa kavuşmak için bunun vesilelerini aramalı ve bu konuda bir çaba içerisinde olmalıdır. Bir bakır kabı parlatmak için bile bir kalay ustasına ihtiyaç varken, gönlümüzün cilası için bir gönül ustasına ihtiyaç olmaz mı?

Devamı

Talebesinin dilinden Emin Saraç hoca

İnsanın sahip olduğu bilgiler ve dirayeti onun sağlam bir dini şahsiyet kazanabilmesi için yeterli değildir. Kişiliğin ıslahı ve şahsiyetin inşası için herkesin bir kılavuza ihtiyacı vardır. Bu sebepten dolayı; ilim ile ameli, zahir ile batını mezcetmiş bir yetişmiş zatın rahle-i tedrisinde bulunmak gerekir. İnsanın müşahhas bir örneğe olan ihtiyacını bilen …

Devamı

Tenezzül Eden Horozun Sonu

Dünyaya nimetler içinde yüzmeye gelmediğimizi bilirsek, maddenin veya paranın esiri olmayız. Bir çok insan bu hakikatten gaflet ettiğinden, az bir menfaat karşılığında bir çok değerlerinden feragat edebilmektedir. Çocuklarımızı üç kuruşa tenezzül etmeyen insanlar olarak yetiştirmeliyiz ki büyüdüklerinde, onları kimse parayla satın alamasın. İki günlük dünyada daha konforlu bir şekilde yaşamak için hırsızlık yapanlar, rüşvet yiyenler, ülkesinin ve milletinin menfaatlerini yabancılara satanlar işte bu ahlaktan mahrum olan kimselerdir. İnsanda "üç kuruşa tenezzül etme" düşüncesi oldu mu mutlaka ondaki bu zaafı kullanmak isteyenler olacaktır.

Devamı