Yarım asrı çoktan geçen ömrümde, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında beni seyyah eden, diyar diyar gezdiren Rabbime hamdolsun. Gezdiklerimi, gördüklerimi yazmaya kalksam bitiremem. Sadece küçük bir kısmını anlatıyorum size. Dünyada çok güzel insanlar gördüm. Allah için malını infak eden… Yardım verdiği kişilerin ağacının altında bile oturmayan… İlmi ile amel …
DevamıAylık Arşiv: Mayıs 2022
Mehmet Görmez hocadan annelere çağrı
Bunu evde erkekler zor gerçekleştirir, kusura bakmasınlar. Bunu evde gerçekleştirecek olanlar hanımefendiler. Haftada bir gün yarım saat, bir saat, nasıl günde birkaç defa yemek sofrasının etrafında bir araya geliyorsak; evdeki hanımefendiler önce kitabı temin edecek, ondan sonra da, hanımefendi disiplini kuracak ve haftanın belli bir gününde bizim bir okuma saatimiz …
DevamıKur’an İslam’ı söylemi masum değil…
“Kur’ân bize yeter” söylemi… ‘Kur’ân Müslümanlığı’ der bazıları. Dilimiz de o kadar bozuldu ki! Kur’ân-ı Kerim kendisi için “Mecîd”, “Hakîm” gibi sıfatlar kullanıyor. Tefsir hocalarımız bile “Kur’ân” diyor, “Kur’ân-ı Kerîm” kelimesini kullanmıyor. Bir tefsir hocasının 8 sayfalık bir yazısını okudum bir kez bile “Kur’ân-ı Kerîm” kelimesi geçmiyor. Bu saygısızlık, edepsiz …
Devamıİmam-ı Azam’ın meşhur nüktesi
Mizah, bir cemiyetin gerçeklikle yüzleşme tarzının aynası, kültürle edebiyatın kesiştiği kavşaktır. Edebiyattan kültüre değişen, mizahın tonları, türleridir. Daha ziyade edebiyata özgü latife, nükte veya espri, her zaman ve zeminde yapılan zekâ ürünü estetik şaka demektir. Latife latif gerek Eskiler, “Latife latif gerek” sözüyle, şakanın galiz değil, edeb ve zekânın terkibi …
DevamıAbdulkadir Geylani ve sarhoş menkıbesi
Abdülkadir Geylani Hazretleri bir gün talebeleri ile birlikte yürürken yolun kenarında sızmış, perişan bir sarhoş durdurur onu ve ona ; – “Ey Abdülkadir Allah Kâdir midir değil midir?” diye sorar. Abdulkadir Geylani gülümser ve: – “Evet, Kâdirdir” der. Sarhoş ikinci kez: – “Ey Abdülkadir Allah Kâdir midir değil midir?” diye …
DevamıPilavcı Orhan’ın hikayesi…
Sene 2002, tarihi Mihrimah Sultan Camii‘nin yanındaki sokakta tezgâhını besmele ile açtı Orhan. Yeni yuva kurmuştu ve hayli yüklü bir borcun altına girmişti ama olsun, Allah bir kolaylık verirdi elbet. Akşamüstü tezgâhına pilav ve ciğerleri koyarken -seyyar çaycılıkla başlayıp işi büyüterek seyyar pilav ve ciğer satmaya başlamıştı- ileride caminin karaltısında …
DevamıSize iyi haberlerim var…
Televizyonu açıyoruz, haberlerde neredeyse hiç iyi bir habere rastlamıyoruz. Bir şehirde bin tane bina yapılır bunlar haber olmaz ama bir tane bina yıkılır haber olur. Hep kötü haberler dinleye dinleye insanımızın morali de epeyce bozuluyor. Oysa toplumdaki olan biten iyi şeyleri de yaymalıyız ki o tür işler çoğalsın. Unutmayın iyilikler …
DevamıKardeşinin başarısı senin başarındır
İyi niyetle ve gayretle koşturan tüm derneklerin, vakıfların, STK’ların başarısını başarımız olarak görmeliyiz, yapılan her güzel işi yürekten desteklemeliyiz. Birbirimizle uğraşmak, birbirimizi kıskanmak vakit kaybıdır, enerji israfıdır. İnananlar kardeştir. Kıskançlık iyi değil Birçok ortamda, içinde bulunduğumuz zamanın büyük dernekleri, meşhur vakıfları ve gözde STK’ları için olumsuz görüşler, suizanna kaçan yorumlar …
DevamıKur’an bilgisi öne geçirir…
Yaratmada Allah’ı kabul etmek kişinin Müslüman olması için yeterli değildir. “Yaratma ve emretmenin”[1] arası açılır, birincisi Allah’a verilirken emretme bir başkasına veya kurumlara verilirse bu davranış gerçek şirktir. Kur’an-ı Kerim, bize koyu müşriklerin bile Allah’ı yaratıcı ilah olarak kabul ettiklerini şu ayette haber vermektedir: “De ki: ‘Göklerden ve yerden sizlere rızık …
DevamıCezaevinde bir anaokulu…
Olay yeri küçücük bir anaokulu. Sınıfta ders devam ederken birden minik bir fare giriyor içeriye. Tabi doğal olarak öğretmenler basıyor çığlığı. Kimi masaya canını zor atıyor, kimisi de sandalyenin üzerine… Minikler önce olayı şaşkın gözlerle izliyorlar manzarayı. Sonra kimi basıyor kahkahayı kimi de öğretmenlerinin yardımına koşuyor. Küçük bir bıdık; “Koykmayın’ …
Devamı