Size iyi haberlerim var…

Televizyonu açıyoruz, haberlerde neredeyse hiç iyi bir habere rastlamıyoruz. Bir şehirde bin tane bina yapılır bunlar haber olmaz ama bir tane bina yıkılır haber olur. Hep kötü haberler dinleye dinleye insanımızın morali de epeyce bozuluyor. Oysa toplumdaki olan biten iyi şeyleri de yaymalıyız ki o tür işler çoğalsın. Unutmayın iyilikler takdir edildikçe çoğalır.

İnsanımızın güzel şeyler duymaya çok ihtiyacı var. Çünkü sürekli olumsuzluklara muhatap olmak insanın umudunu kırar, yaşama heyecanını söndürür. Böyle düşünerek gezdiğim gördüğüm yerlerde karşılaştığım bazı güzel şeyleri, iyi haberleri sizlerle paylaşmak istiyorum.  

İyi ki gelmişim

Bir misafirlikteydim, yatsı namazına gitmiştim, iyi ki de gitmişim. Bu manzarayı görmek beni mutlu etti. Dedesi ile namaz kılan çocuğu imam efendi yanına çağırıp ona; “Maşallah sen çok güzel birisine benziyorsun. Her zaman seni camide görmek istiyorum” dedi. Bir çikolata ve meyve suyu verdi. Hediyeleri alan çocuk camiden çıkarken; ”İyi ki gelmiş” dediğini duydum.

Evet camilere gelen çocuklar İle görevli kardeşlerimizin bağ kurması ve hediye vermesi ne kadar önemli. Bu yazıyı okuyan kardeşlerimden ricam, camilere gittiğinizde çocuklara verilmesi için görevlilere hediyeler teslim edin. Camilere gelen çocuklara iyi davranılmalı, yaramazlık yapanlara kızarak değil severek ders verilmeli. Özellikle sıcak yaz günlerinde soğuk içecekler iyi olur. Unutmayın küçük hediyeler büyük sevgilerin gönle girmesine vesile olur.

Her gün bir cüz

Sıradaki iyi haberim memleketimden. Doğduğum, büyüdüğüm, gençlik yıllarımın geçtiği güzel ilçemiz Köse’deydim. İlçemize bağlı Kabaktepe (Şurut) Köyü’nden Ahmet Korkmaz abi aradı; “Müsaitsen sizi köyümüze davet ediyorum” dedi. Köse’mize her ne zaman gelsem muhakkak Kabaktepeli dostlarımızı ziyarete giderim. Akşam ki davette hoşuma gitti. Kabaktepe Köyü’nün değerli imamı hafız Selim Karaman Hocam örnek bir program yapmış. Her akşam namazından sonra bir cüz Kur’an okunuyor sonra kısa bir sohbet yapılıyor, arkasından yatsı namazı kılınıyor. Kur’an’ı okuyan hafızımız da Kabaktepe Köyü’nün yetiştirdiği değerli Hafız Hasan Hüseyin Macit hocamız.

Sohbet kısmını bize bıraktılar kısa öz hemşerilerim ile beraber olduk. Böylesi programlar çok hoşuma gidiyor. Sebep olan, okuyan, dinleyen herkese binlerce teşekkürler. Bu örnek programın ilçemizin diğer köylerine ve tüm ilimize hatta ülkemize uygulanması ne güzel olur. O gün aklımdan şunlar geçmişti: Buna ek olarak pazar sabahları topluca kahvaltı yapılsa, ilçemizin değerli müftüsü de davet edilse güzel bir aktivite olur diye düşündüm. Tekrar emeği geçenlere ve tüm Kabaktepeli hemşehrilerime teşekkürler.

Hazar turizm

Sıradaki güzel haberim Hazar turizmden. Bursa’dan Ankara’ya 23 AAB 773 plakalı otobüs ile seyahat halindeydik. Otobüs Eskişehir’de kalacağı sürenin 5 dakika olduğunu ilan etti. Genç muavin Muhammet Aksöz’e; “Ben namaz kılacağım, Bu kısa zamanda zor olur” dediğimde; “Merak etme abi sen rahat ol, biz sizi bekleriz” dedi. Bu güzel davranışlarından dolayı, önce, Elazığ Hazar turizmin otobüs görevlilerine ve bu münasebet ile Hazar turizmin tüm çalışanlarına şükranlarımı arz ediyorum.

Bir hatırlatma yapmak istedim, Yolcu kardeşlerimizden ricam, böyle güzel davranış içerisinde olan kardeşlerimizin iyi niyetleri karşısında hassas olmalarıdır. Nasıl olsa bekleyeceklerini söylediler diye yavaş davranmamalılar. Otobüsteki diğer yolcuları bekleterek kul hakkına girmemeliler. Teşekkürler Elazığ’ın güzel insanlarına, gakkoş kardeşlerime.

Asil bir aile

İşte size bir güzel tablo daha. Bursa’dan Sakarya’ya gitmek için Belediye otobüsüyle terminale giderken, otobüste bir ailenin nezih davranışı çok hoşuma gitti. İki tane erkek çocukları olan, eşi tesettürlü bir genç kardeşimiz, yol boyunca örnek davranışlar sergilediler. Birkaç durak gittik, otobüse bir yaşlı amca bindi, gençlerden biri oturduğu yerden kalktı, amcayı davet etti.

Bir sonraki durakta orta yaşta bir beyefendi otobüse binince, diğer genç de yerinden kalktı, ona yerini verdi. Doğrusu bu asil davranış hoşuma gitti, çünkü nicelerini görüyoruz, yüzünü cama dönüyor, gözlerini kapatıyor, görmemezliğe veriyor. Böyleleri aslında bedenini rahat ettirmeye çalışırken vicdanını rahatsız ediyor da haberi bile olmuyor!

Birkaç durak sonra bir kadın; “Kartında fazla kontörü olan var mı?” diye seslenince, az önce bahsettiğim gençlerden birini çağıran baba; “Şu hanımefendiye yardımcı ol” diyerek kartını oğluna uzattı; “Sakın para alma” dedi. Genç, babasının dediğini yaptı. Kadın ne kadar ısrar ettiyse de genç, para almadı. “İşte asil aile! İşte eğitim! İşte insanlık!” dedim. Doğrusu çok mutlu oldum.

Kardeş aile

Sakarya’ya geldik, kızımın evinde duyduğum güzel olaya çok sevindim. Kızımı kayınpederi aradı. Birkaç kez teşekkür edince konuşma dikkatimi çekti, öğrenmek istedim. Sakarya’da bulunan Ribat Derneği, “kardeş aile projesi” adı altında bir çalışma başlatmış. Sakarya’da yaşayan göçmen aileleri araştırmışlar, özellikle yetim çoklukları olan, herhangi bir yerden gelirleri olmayan birçok aileyi tespit etmişler.

İlk etapta bu ailelere gıda ve giyecek temin ediliyor, daha sonra manevî destek veriliyor. Çocukların eğitimi başta olmak üzere, hasta olanlara gereken yardım yapılıyor, engelli olanlara yardım ediliyor. Dil bilmeyenlere dil öğrenmeleri için yardımcı olacaklarmış. Kısacası, kendi evinde neler yapılıyorsa kardeş aileye de aynı şeyler yapılıyor.

Tabi bunu bir gün, beş gün değil yıllar boyunca devam ettirmeye niyet etmişler. Bu gibi çalışmalar çekirdek gibi oluyor; işin içerisine girdiğinizde hayâl edemediğiniz hayırlara vesile oluyorsunuz. Ne mutlu hala iyiliklerle meşgul insanlarımız var. Buna şükür gerekir.

Kilisli Mehmet Yandak Abi

İyi haberlere davam. Suriye’den gelen yetimlere yardımcı olmak için bir ev kiralayan, her odasına anne ve yetimlerini yerleştiren Kilisli Mehmet Yandak Abi Bursa’ya geldiğinde onunla görüşmek nasip oldu. Bir ara; “Abi, ilgilendiğiniz aile kaç oldu? Yetimlerin sayısı ne kadar?” dediğimde; “Şu anda 500 hanede 3.500 yetime bakıyoruz” deyince şaşırdım.

“Bir kişi bu işi nasıl başarır?” dediğimde Mehmet Abi güldü ve “Bu işler bizim işimiz değil, biz niyet ettik, bütün günümüzü bu kardeşlere ayırdık, elhamdülillah Yüce Allah da yolumuzu kolaylaştırdı. Kurumsal hâle geldik” dedi. Çok mutlu oldum…

Dolmuştaki genç

Dolmuşta yanımda oturan bir gence: “Kirada mı oturuyorsun?” diye sormuştum. “Hayır, kendi evim ve 160 m²” deyince şaşırmıştım: “Çok büyük bir ev almışsın, içini nasıl dolduruyorsun?” diye sorduğumda ise gençten ilginç bir cevap almıştım: “Biz büyüklerimizle beraber oturuyoruz. Biz Çanakkaleliyiz, benim hanımım kesinlikle annemden-babamdan ayrılmaz. Bizim eve gelseniz ve annemle hanımım arasındaki muhabbeti görseniz inanın şaşırırsınız.”

Gelin ve kaynananın arasını bu denli iyi yapan şey nedir diye tam da düşünürken genç kardeşim şunları ilave etti: “Benim annem hiçbir insana ismi ile hitap etmez, kadınlara-kızlara ‘Hanım kız, Güzel kızım’, büyüklere ise ‘Fatma Hanım, Ayşe Sultan’ gibi çok güzel sözcüklerle hitap eder. Tabi işin aslı çok eskiye dayanıyor. Benim dedem çok kültürlü bir insanmış, evinden misafiri eksik olmazmış; öyle bir evden de annem gibi birisi yetişmiş.”

Başka bir şey söylemeye gerek var mı? İnsanlara hitabınız ne kadar güzel olursa, onlarla olan münasebetleriniz de o kadar güzel olur. Genç kardeşim ne kadar güzel örnek bir davranıştan bahsetti. Umarım okuyanlara da ilham vermiştir.

İşte İslam’ın güzelliği

İşte size son bir iyi haber daha… Hâdi isimli bir arkadaş diyor ki: “Almanya’ya geldiğimde gençtim, gece gündüz demeden çalışıyordum. Kazandığım parayı elimde tutmam mümkün değildi. Çünkü her akşam meyhaneye gidiyordum. Uzun yıllar böyle devam etti. Yıllar sonra Alman bir bayan ile evlendim, her akşam sarhoştum.

Bir gece sabaha kadar yine günah bataklığının içine dalmıştım. Yanımda bir arkadaşım vardı, o da sarhoştu. Kış gecesiydi, hava soğuktu. Dışarı çıktık, yolda beraber yürürken bir ara yere yığıldım kaldım. Kolumdan biri tutarak beni kaldırdı ve sıcak bir yere götürdü. Çay demledi, beraber içtik. Biraz sonra bulunduğumuz yere kalabalık bir insan grubu geldi. Meğer orası camiymiş. Namaz kılındıktan sonra herkes dağıldı gitti.

Arkadaşımla beni içeri davet eden kişi o caminin imamıymış. Elbiselerimizdeki çamurları temizledi, sobanın etrafında ıslak olan elbiselerimizi kuruttu, bize kahvaltı hazırladı, yedik içtik. Biz oradan ayrılırken de; ‘Sakın bizleri unutmayın! Sizlere her zaman kapımız açık, buyurun gelin’ diyerek bizi uğurladı.

Zaman zaman Hocayı ziyarete giden Hâdi kardeşimiz bir zaman sonra namaza başlamış, hac zamanı yaklaşınca hacca gitmek için kayıt yaptırmış ve günü gelince hacca gitmiş. Kâbe’yi ilk gördüğünde de: “Yarabbi benim gibi kirlenmiş birini buralara kabul ettin, ama şimdi Almanya’ya döndüğümde açık seçik gezen Alman eşimle nasıl hayat sürdüreceğim? Ona da hidayet ver de iman etsin, kapansın!” diye dua ederek ağlamış.

Hac dönüşü evine geldiğinde eşinin tepeden tırnağa kapanmış olduğunu gören Hâdi çok şaşırmış, duasının kabul olduğunu gözleri ile görmesi onu ağlatmış. Eşine; “Nasıl oldu da kapandın?” diye sormuş. “Artık Hacı hanımı oldum, içime birden bir şeyler oldu; gittim birilerine ‘İman etmek nasıl oluyor?’ diye sordum. Kapanma işini ise kimseye sormadım, kendim yaptım” cevabını almış.

İşte böyle… Alman bayan iman etmiş, Kur’an öğrenmiş, Türklerin kurduğu bir cemiyette idareci olmuş ve şimdi orada haftada birkaç kez sohbet yapıyormuş. Ne diyelim ibret alana ne mutlu!  Nereden nereye? İşte İslam’ın güzelliği!

Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com

İyi Haberler ↗

İyiliklere, erdemlere, örnek davranışlara dair beyaz haberler okumak için tıklayınız.

Hatıra Arşivi ↗

Alimler, arifler, hocalar ve önemli şahsiyetlerin hatıralarını okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Mehmet Feyzi Efendi farklı bir zattı…

İmam hatipte okurken yaz tatillerinde İstanbul gibi manevi üstadların bol olduğu bir şehirde birçok güzel …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.