Kaynaşmayanda hayır yoktur!

Eskiler ne güzel demişler: “Gönül muhabbet ister kahve bahane…” Hele insan yurtdışına gidince dilini anladığı, kültürünü bildiği bir kardeşi ile sohbet etmek istiyor. Hele hele yurtdışına yeni çıkmış birisinin bir hemşerisini bulup konuşması ya da Türkçe bir söz duyması o kadar sevindirici ki bunu gidenler ve yokluğunu hissedenler çok iyi bilirler.

Eğitim amaçlı bir gezi için Belçika’ya gittiğimde bu duyguyu ben de epeyce hissettim. Oradaki genç kardeşlerimizle güzel etkinlikler yapmış; hem eğitim vermiş, hem eğitim almıştık. Belçika’nın Liege şehrini gezerken namaz vakti olduğu için gezimize biraz mola verip bir cami aramaya başladık. Kısa bir araştırmadan sonra bizim gezeceğimiz müzenin yanında bir cami görünce çok sevindik.

Biraz şaşırdık

Yol arkadaşım Ebubekir kardeşimle birlikte camiye girdik. Biraz heyecanlıydım, çünkü fırsat bu fırsat oraya yıllar önce gelmiş kardeşlerimizle sohbet etmek istiyordum. Caminin içine girer girmez çay içilip sohbet edilen bölüme geçtim ki belki tanıdık bir ses duyarım diye… Belki bir Yozgatlı, belki bir Aksaraylı, belki de güzel ülkemin diğer şehirlerinden bir güzel yürekle tanışmayı umuyordum.

Böyle bir niyetle geldiğimiz caminin o bölümüne girince doğrusu biraz şaşırdım. Bizi “niye geldiniz” dermiş gibi bakan buz gibi bir yüz karşıladı. Selamımızı aldılar almasına ama sanki her zaman geliyormuşuz gibi bizimle ilgilenmeyip kaldıkları yerden sohbete -affedersiniz tartışmaya- devam ettiler. Tartıştıkları konulardan bir tanesi; Cuma namazı kıldıracak imam olmadığı iççin namaz kıldırmaya gelecek imamın 50 Euro istemesiydi.

Çay ocağında çalışan kardeşimize hangi içecekler olduğunu sorunca kısaca “yok” diyerek cevap verdi. Bitki çayı, limon vs de olmayınca mecburen çay söyledik. O esnada cami altındaki kitaplara bakmaya başladım. Belli ki kitaplar okunmadığı için epey tozluydu. Hatta birtakım kitaplar o kadar eskiydi ki burada olmalarına şaşırdım.

Hesap ödenmiş

Derken çaylarımız geldi. Pat diye masaya bir ödeme fişi kondu. Çayı getiren kardeşe dedim ki: “Buyurun biraz sohbet edelim!” Genç kardeşimiz; “Yok sohbet parayla” dedi. Şaka mı ciddi mi anlayamadan, yüzüne gülümseyerek baktım fakat o hiçbir şey demeden gitti. Çaylarımızı yarılamıştık ki aynı genç tekrar geldi ve pat diye masada duran fişi aldı ve “Çay ücretiniz ödendi” dedi.

Az ileride oturan bir beyefendinin ücreti ödediğini öğrenince, çayımızı bitirdikten sonra beyefendinin oturduğu masaya gittik. Kendimi tanıttım. Çay ikramı için cami cemaatinden olan kardeşimize teşekkür ettim. Biz ayrıldık onlarda sohbete kaldıkları yerden devam ettiler.

Biz ayrıldık ayrılmasına ama içimiz biraz buruk ayrıldık. Gönül sohbet istiyordu, demek ki nasibimizde olmadığı için böyle bir durumla karşılaşmıştık. Mutlaka yurtdışındaki kardeşlerimizin içinde de son derece sıcakkanlı, hoş sohbet insanlarımız vardır. Oradaki kardeşlerimize da kusur bulmuyoruz. Belki biz biraz soğuk konuların konuşulduğu bir ortama denk geldiğimiz için böyle bir şey yaşadık.

Aman dikkat

Gönül ister ki gerek yurtdışında bulunan kardeşlerimiz olsun gerekse yurt içinde bulunan kardeşlerimiz olsun kendi aralarında bol bol sohbet edip muhabbet etsinler. Niçin böyle söylüyorum biliyor musunuz? Gelecekte gerçekten de sohbet etmek için para vermemiz gerekebilir. Hem de bayağı yüklü bir para… Onun için en iyisi mi; siz şimdiden sizi dinleyen, sizi anlayan dostlarınıza, arkadaşlarınıza iyi sahip çıkın ve onlarla bol bol muhabbet edin.

Unutmayalım ki insanların kalplerini yumuşatan ve birbirleri ile kaynaştıran Allah Teâlâ’dır. Biz ne kadar muhabbet ve kaynaşmayı arzulasak da kalplerin sahibi istemeden olmaz. Ayet-i kerimede şöyle buyuruluyor: “Eğer sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin yine de onların kalplerini birleştiremezdin. Fakat Allah onların aralarını kaynaştırdı.” (Enfâl 63) Son olarak Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’in şu uyarısını aklımızdan çıkarmayalım: “Kimseyle kaynaşmayan, kendisi ile de kaynaşılmayan kimsede hayır yoktur.” (Ahmed bin Hanbel, el-Müsned, 5/335)

Fahri Sarrafoğlu/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Halil Atalay hoca yüreklere dokunmuştu…

1959 yılı Ramazan ayının Kadir gecesinde Eskişehir’in Mihalıççık ilçesi Çalkaya köyünde doğdu. İlkokulu Çalkaya Köyü …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.