Seçkin İçerikler

Bir kamyon macerası…

Vakfıkebir’deki Kur’an kursunda okurken bir gün kursun kapısına yukarı köyden bir adam geldi. “Ben su arkı kazdırmak istiyorum, kazabilecek birisi var mı içinizde?” diye sorunca ben hemen atladım; “Bu işi ben yaparım amca” dedim. “Tamam, sen gel “ dedi, beni aldı yürüyerek beraberce köyüne gittik. Aldım elime kazmayı, kazmaya başladım… …

Devamı

Rasim Özdenören ben ve hayat ve ölüm demişti

Hayatın belli detaylarının üzerinde duran, onu bıkmadan usanmadan yorumlayan, nesneleri ve olguları sürekli sorgulayan, bunu yaparken de hassas teraziler kullanan birisiyseniz, üstad Rasim Özdenören’in Ben ve Hayat ve Ölüm adlı kitabı tam da size göredir. Hızlı ve kestirmeden gitmeyi seviyorsanız, bir ağacın altında -o ağacın ne ağacı bile olduğunu merak …

Devamı

Haçkalı baba dergahında…

Hayırseverler kursumuza canlı olarak adak kurbanları veriyorlardı. Benim Kemal Özdemir diye bir arkadaşım vardı, -Allah selamet versin- şu an telefonla görüşmeye devam ediyoruz kendisiyle. Onun babası da kasapmış benim babam da kasaptı. Rahmetli Hocaefendi bir gün bizi topladı; “Kasaplık yapacak kimse var mı?” diye sordu. Ben ve Kemal parmak kaldırıp …

Devamı

Deniz derin, yol uzun dostlar!

Derin derin düşüncelere daldım. Bir anda çocukluğum, gençliğim derken ömrümün sonbaharı mı desem kışı mı desem; bugünleri düşünür oldum. Vay be, ne de zor ve dar geçitlerden geçmişiz. Çocukluğum yoksulluklar, imkânsızlıklar içerisinde geçip gitmiş. İlim yapılacak çağlar havaya uçmuş. Ha şunu da söylemek gerek; imkânlar yoktu ama insanlık çoktu. Akraba …

Devamı

Habille Kabil’i ayıran ibadet kurban…

Geleneksel hale geldi, neredeyse herkes “Nerede ah o eski bayramlar?” diyor. Aslında bize göre eski olanlar bizden öncekilere göre yeni bayramlardı, bizden sonra gelen kuşaklar da bugünkü bayramlara eski bayramlar diyecekler. Biz büyüklere düşen görev arkamızdan gelenlerin hafızalarında kalacak güzel işler yapmamızdır. Çocukluğumuzda sabahın erken saatlerinde camimiz büyük küçük demeden …

Devamı

Bayram bir gönül seferberliği…

Son Nefes, İmandan İhsana Tasavvuf ve Nebiler Silsilesi gibi onlarca kıymetli eseri ilim ve irfan dünyamıza kazandıran Osman Nuri Topbaş Hocaefendi 2011 yılının Ekim ayında İstanbul Gürpınar’da bir sünnet merasimine katılmıştı. Muhterem Hocamızın orada yapmış olduğu konuşmayı kaydettim ve yazıya aktardım. İstifadenize arz ediyorum efendim. Nesli eğitmenin en önemli vazifemiz …

Devamı

Bereketli bir günün ardından

Rabbimize hamd olsun İstanbul’da yaşamanın bir takım zorlukları ile birlikte bazı nimetleri de var. Tarihi muhitlere ve irfan çevrelerine yakın olmak bu nimetlerin başında geliyor. Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir Hocamızın uzun zamandır Eyüp Sultan Cami-i Şerif’inde yaptığı Şifa-i Şerif dersleri de İstanbul’un bize sunduğu imkânlardan birisi. Bu derslerin bazılarına katılmak nasip oldu çok şükür. Yine …

Devamı

Vakfıkebir’deki Kur’an kursuna başladım…

Köyümüzde ortaokul yoktu. 5 km uzaktaki annemin köyünde vardı. Ben oraya gidip gelmeyi göze alamadım. Bir ara köyümüzde yol yapılırken bir arkadaşla beraber çalışıyorduk. O Vakfıkebir’de Hacı Ziya Efendi diye birinin nezaretinde Kur’an Kursu’nda okuyordu. Yanlış bilmiyorsam köyümüzden o şekilde beş altı kişi orada okuyordu.  Vakfıkebir ismi Arapçadan gelen bir …

Devamı

Dedem hafız olmamı isterdi…

Babamı çok tanıdım diyemem, ilkokula başlayıncaya kadar. Çünkü hep gurbette olduğunu söylerdi annem… Annem evin hem kadını hem erkeğiydi. Osmanlı kadınıydı ve otoriter bir hanımdı. Babamın 1962 sonu ya da 1963 başlarında Belçika’ya gidip kömür madeninde 14 ay gibi kısa bir dönem çalışma deneyimi olmuş. İzine geldiğinde annem: “Bu şartlarda …

Devamı

Ben yaramı gizli sarar bağlarım

Gece yarısına kadar gençler ile beraber olmuştuk, dertler yumak yumak olmuş garip ellerde…  Kimi eşinden ayrılmış çocukları perişan, kimi işinde iflas etmiş sevenleri yardımcı olacakları yerde onu terk etmişler. Kimi oğlunu okutmak için ne çileler çekmiş, fakat diploma sahibi olan evlat anne ve babaya selam vermez olmuş. Nicelerinin psikolojisi bozulmuş, …

Devamı