Ali Uslu

Ali Uslu’nun Bütün Yazıları

Hatalar karşısında iki farklı tavır

Başkalarının hatalarını, yanlışlarını söylemek, yazmak, yaymak, paylaşmak bize ne kazandırır, çevremize ne kazandırır? Oysa kendimizin (ve içinde bulunduğumuz grubun) hatalarını, yanlışlarını düşünüp nefis muhasebesi yapmak, çareler aramak hem bize hem çevremize çok şeyler kazandırır. Hem, başkalarının yüz tane yanlışı bizim bir yanlışımız için mazeret olamaz. Zaman hatalarımızla yüzleşme zamanı. Zaman …

Devamı

Bazen hayır demeli insan

Hayır demesini beceremeyenlerin işleri oldukça zordur. Yerli/yersiz verdikleri sözleri yerine getirebilmek için çırpınır dururlar. Bu sebeple bazen işlerini, çoluk- çocuklarını hatta kendilerini ihmal ederler. Tabii bu süreçte kendileri de yıpranırlar. Bu arada onlara darılan kimseler de olur. Çünkü hesapsız verdikleri sözlerin bazılarına yetişemezler. “Hayır” diyebildiğinizde, belki bazıları size kırılabilirler. “Hayır” …

Devamı

Farklı metotlar denemeli

Diyelim ki, bir hastalığınızdan dolayı doktora gittiniz. Doktorunuz muayenesini yaptı ve size birkaç ilaç verdi. İlaçları tarif üzere kullandığınız halde şikâyetleriniz geçmedi. Hâlbuki doktorunuz ilaçların bitiminde şikâyetlerin büyük oranda kaybolacağını söylemişti. Siz başka çare aramak yerine, eczaneden aynı ilaçları alıp kullanmaya devam eder misiniz? Elbette etmezsiniz. Ya doktorunuza gidip o …

Devamı

Böyle öğrenciler de var

Ankara’da bir dostumuzun bürosunda, onu ziyarete gelen bir öğretmenle tanıştık. Ankara’nın meşhur bir mahallesinde sınıf öğretmeni olarak görev yapıyormuş. Tabi merak edip o mahallede öğretmenliğin nasıl olduğunu soruyoruz. Öğretmen arkadaş bir örnekle meseleyi özetliyor. Sınıfına yeni gelen üç öğrencisini tanımak istemiş ve sormuş: “- Babanız ne iş yapar evladım?” Birincisi: “- …

Devamı

Ne diyeceğimi bilemedim?

Yıl 1986 veya 1987, Tarsus‘ta çalıştığım yıllar. O zamanlar Adana- Mersin arası banliyö treni çalışırdı. Öğretmen bir arkadaşla banliyö treniyle Mersin’e gittik. Dönüşte yine banliyö ile dönüyoruz. Karşımda yaşı 60 civarında gösteren bir bey oturuyor. Arkadaşın iki yaşlarındaki oğlu Burak da yanımızda. O bey, bana sordu: “- Bu çocuk senin mi?” …

Devamı

Köy odasını taşlayan çocuk…

Dursunbey’in köylerinden birinde yaşanmış ibretli bir olayı arkadaşımdan dinlemiştim. O civarda bacakları kesik bir adam varmış. Adamcağızın kimi kimsesi olmadığından at arabasıyla bir köye getirirler 10-15 gün köy odasında misafir edilir, köylüler misafire yemek getirirler sonra da başka bir köye götürüverirlermiş. Böylece adamcağız köyden köye giderek hayatını kolaylaştırmağa çalışırmış. Tabi …

Devamı

Köy yerindeki ibretlik olay

Muhtemelen 1986 yılında Sur Dergisi’nde, bir vatandaşın başından geçen ilginç bir olay okumuştum.  Olayın detaylarını unuttum. Fakat aklımda kalan ana hatlarını anlatayım. Olay Güneydoğu’da geçiyor,  Normal işinin yanında bağcılıkla uğraşan dindar bir şahıs, yirmi yıldır tanıdığı her gün camiye gelen piyasa iççisi komşusuyla pazar günü bağda çalışmak üzere anlaşırlar. Pazar günü gidip …

Devamı

Mutlu bir evlilik için…

Zaman zaman; “Evleneceğim kişide nelere dikkat etmeliyim?” sorusuyla karşılaşıyorum. Bu, kişiden kişiye değişir. Ama birkaç genel kural söyleyeyim. Öncelikle ahlak anlayışları birbirine yakın olmalı. Bak! “Ahlaklı olsun” demiyorum buna dikkat edin. Dini düşünceleri ve inançları birbirine yakın olmalı. Buna da dikkat edin; “Dindar olsun” demiyorum. Atalarımız ne güzel demişler; “Huyu huyuna …

Devamı

Gençken ne isek ihtiyarken de oyuz

Geçenlerde bir dost ile hasbihal ediyoruz. Samimi bir arkadaşının anne ve babasından bahsetti. Yaşları doksana yaklaşınca ikisi de kendi hizmetlerini kendileri görmekte zorlanmaya başlamışlar. Başka şehirde yaşayan üst düzey bürokrat olan altmış yaşındaki oğulları anne babasına hizmet amacıyla emekli olmuş ebeveynlerinin yanlarına yerleşmiş. Bu arkadaşın anlattığına göre, annesi olur olmaz …

Devamı

İnsan bazen kendinden utanır

Beş yıllık fakülte hayatımın ilk yarısı Erzurum‘da, ikinci yarısı Ankara‘da geçti. Ankara’daki son iki yılımızda okuldan eve giderken genelde o zamanki otogara kadar yürür oradan tek otobüsle mahallemize giderdik. Bazen otogarın hemen önünden geçer, bazen de vaktimiz müsait olunca otogarın içine de uğrardık. Hemen her gün gördüğümüz manzaralardan biri sürekli …

Devamı