Peygamberimiz gaybı bilir mi?

Toplumumuzda en çok tartışılan dini konulardan birisi de Peygamber Efendimiz’in gelecekle ilgili verdiği bilgilerle ilgilidir. Gaybı bilme meselesi Kur’an’da gayet açık şekilde açıklanmıştır.

“Ben gaybı da bilmem” (En’am, 50)

“Deki, göklerde ve yerde Allah’tan başka kimse gaybı bilemez.” (Neml/65)

“De ki ben de sizin gibi bir beşerim.” (Kehf, 110)

Gaybı bilmezler

Bu ayetlere göre peygamberlerin gaybı bildiğini söyleyemiyoruz, “Ben gaybı bilmem” sözü ayetle tescillendiğine göre, kendi bilmem dediği halde gaybı bilir demek pek yakışık almaz.

Bu ayetlerden yola çıkarak şöyle bir soru soralım. Peki Peygamberler gaybı bilmiyorken gaybtan haber verebilirler mi? Bu soruya şöyle cevap vermek istiyorum: Gaybı bilmekle, gayb ile ilgili bilgi vermek aynı şey değildir.

Peygamberler gaybı elbette bilmezler. Lakin Allah Teala’nın gayb ile ilgili kendilerine bildirdiklerini ise tabi ki insanlara bildirebilirler. Bu durumda gaybı bilmiş değil, gayb hakkında bilgilendirilmiş olurlar.

Bir de olaya şöyle bakalım gayp dediğimiz bilinmez alan çok büyük bir alandır, Peygamberler gaybı genel olarak bilmezler. Ama kendilerine bildirildiği ölçüde gayba dair kısmi bilgiler bilebilirler.

Dolayısıyla burada çelişki yoktur. Onlar hem gaybı bütünüyle bilmezler, hem de gaybe dair kısmi bilgiler edinirler. Yukarıdaki ayetlerden yola çıkarak peygamberlerin gayba dair hiç bir bilgi vermediklerini iddia etmek, ilim insafına sığmaz. Gayba dair hadis rivayetlerini de inkar anlamına gelir.

Beşir ve nezir

Bir çok ayette peygamberimizin “beşir ve nezir, yani müjdeleyici ve uyarıcı” olarak gönderildiği zikredilir. Hepimiz biliriz ki müjde ve uyarmanın bir kısmı yaşanan zamanla alakalı olsa bile bir kısmı da gelecekle ilgilidir.

Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem’e görevi gereği ümmetin geleceği ile ilgili bazı müjde ve uyarılar bildirilmiş o da bizlere bildirmiştir. Cennetle müjdelenenlere dair çok sayıdaki hadis-i şerifi de bu bağlamda değerlendirebiliriz.

Bilmemiz gereken şeylerden birisi de, Peygamberimiz kendisine gelen bilgilerin ayet olanlarını (Kur’an) vahiy katiplerine yazdırıp ezberletmiş iken, Kur’an’a yazılmaması gereken özel bilgileri yazdırmamıştır. Bunlar ayet olmamakla beraber yine vahiy bilgileridir. Nitekim “O kendi hevasından konuşmaz, ancak kendisine vahyolunanı konuşur.” (Necm, 53) ayeti buna işaret etmektedir.

İstismara açık

Peki bu konudaki problemler nelerdir? Bu konu istismara açık bir konudur. Bazı istismarcılar çeşitli sebeplerle bu kapıdan girerek kendi olmasını arzuladıkları şeyleri Peygamber Efendimiz’in dilinden haber vermişlerdir.

Bazı kimseler de kendi kabilesini veya ırkını veya mezhebini üstün göstermek veya diğerini yermek için hadis uydurarak gelecekten haber vermişlerdir. Bu uydurmaların en meşhurlarından birisi şudur: “Ümmetimden bir adam çıkacak onun ismi Numan bin Sabittir (Ebu Hanife). O ümmetimin kandilidir. O ümmetimin kandilidir. O ümmetimin kandilidir.”

Ebu Hanife Hazretleri Hanefi mezhebinin imamı olup çok büyük bir alimdir fakat onu övmek için bu gibi yalan rivayetleri kullanmaya ihtiyaç yoktur. Bu uydurmanın devamında İmam-ı Şafi’î hazretlerine de karalama bulunmaktadır. Buradaki sözün kendi mezhebini üstün göstermek ve diğerini yermek isteyen bir cahil veya ortalığı karıştırmak isteyen bir provokatör tarafından söylenildiği açıktır.

Özetlersek, Peygamberler gaybı bilmezler. Allah Teala’nın bildirmesiyle gayb ve gelecekle ilgili bilgiler verebilirler. Bu konudaki bilgiler istismara açık olduğundan dikkatle incelenmesi gerekir. Yani bu sözlerin gerçekten peygamberimiz tarafından söylenip söylenmediğinin iyi tesbit edilmesi gerekir. En doğrusunu Allah bilir, bize düşen en doğrusunu bulmaya çalışmaktır.

Ali Uslu/ İrfanDunyamiz.com

Şunlara Gözat

Selât-ü selam hassasiyeti…

Yüce Allah, Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem’in kendi katındaki değerinden dolayı ona salat-ü selam …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.