Celvetiye tarikatının piri olarak bilinen Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri yaklaşık olarak 1541 tarihinde Şerfelikoçhisar’da doğmuştur. Babası Fadlullah bin Mahmud’tur. Asıl adı Mahmud olup “Hüdayi” ismi kendisine şeyhi Muhammed Üftade Hazretleri tarafından verilmiştir. (Bkz. Yılmaz, Hasan Kamil, Aziz Mahmud Hüdayi, İstanbul, 1990, s. 37, 40) Soyunun Cüneyd-i Bağdadi Hazretlerine onun vasıtası …
DevamıBir selamın yeter hocam!
Bir selam bazen bütün buzları eritir. Bütün pürüzleri yok eder. Selam dostluğun parolasıdır. Dostluklar selamla demlenir.
DevamıKaynarca günlerim…
Yüksek İslam Enstitüsü’ne kaydımızı yaptırmıştık ve Kaynarca’da babamla birlikte köylümüz Hacı Ahmet Ok Abi’nin evinde misafir kalıyorduk. Rahmetli Ahmet Ağabey’in mangal gibi yüreği, korkusuz, gözünü budaktan sakınmayan bir karakteri vardı. Aynı zamanda da merhametli, çok müthiş hayırsever, bir gariban ya da mazlum gördüğünde içlenip, duygulanıp, ağlayacak kadar da gönlü yumuşak …
DevamıDualarınıza dikkat edin!
Sevdiğim iki arkadaşla bir çay ocağının önünde otururken, tesettürlü bir kardeşimiz geldi, nazikçe bizim oturduğumuz yerden kalkmamızı istedi. Dükkânları karşıdaymış, bizim orada oturmamız dükkânlarına zarar veriyormuş. Hüsn-ü zan etmek ne kadar güzel şey ki hiçbir zaman böyle düşündüğümde zararım olduğunu görmedim. Ben; “Kalkalım,” dedim. Genç bir kardeşimiz biraz kızgın bir …
DevamıSelam hidayete tabi olanadır…
Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem, kitap ehlini itikadî anlamda sapkın kimseler olarak görmüştür. İnanç bağlamında onlara asla sempati duymamıştır. Bundan dolayı kitap ehline karşı selam vererek söze başlamayı nehyetmiştir: “Yahudi ve Hristiyanlara ilk defa selamı veren siz olmayın…”[1] Çünkü selam, insanın sağlığına, ömrüne, kazancına, bela ve musibetlerden korunmasına yapılan …
DevamıMevlana’dan gençlere öğütler…
Bütün sufiler gibi Mevlana Celaleddin-i Rûmî de toplumun büyük bir kesimini oluşturan gençlere öğütler vermiştir. Onlara şehvet gibi bedene ait arzu ve isteklere karşı sabırlı olmak gerektiğini hatırlatmış ve şöyle demiştir: “Köpek postuna bürünmüş, yani görünüşte hor ve hakir, adı sanı olmayan nice kişiler vardır ki, perde arkasında, Ashâb-ı Kehf’in köpeğine …
DevamıDoğunun büyük bilgesi Ahmed-i Hani
Doğunun büyük bilgesi Ahmed-i Hani, 1651 yılında Hakkâri Yüksekova’ya bağlı Han Köyü’nde doğdu. Bağdat, Şam, Halep ve İran medreselerinde tahsil gördükten sonra bir müddet Cizre’de kaldı. Mem û Zîn adlı eserini de bu dönemde Kürtçe olarak kaleme aldı. Eserin başında bildirildiğine göre eseri 1695 tarihinde kırk dört yaşındayken tamamlamıştır. Eser, …
DevamıDünyalar benim oldu…
Trabzon’daki okulumu bitirip üniversiteyi kazanıp, İstanbul’a gittikten sonra elimin üzerindeki lezyon büyümeye başladı. Gittim Pendik’teki özel bir doktorda muayene oldum. Doktor; “Bu dedi hayvandan bulaşan bir virüse benziyor, hayvanlarla uğraşıyor musun?” diye sordu. “Evet, ara sıra kasaplık yapıyorum” dedim. “Tamam, ondan bulaşmıştır” dedi. Bana bir krem verip; “Bunu sür geçer” …
DevamıKabına sığmayan bir alim Yusuf El Karadavi
Dünyanın gidişatı hakkında bir söz mü söylenmesi gerekiyor, o sözü Karadavi söylemiştir. Müslümanların bir konuda bir fetvaya mı ihtiyacı var? O fetvayı Karadavi vermiştir. Kıyıda köşede oturup seyreden bir şahsiyet olmamıştır. Madem dünya siyasetinde bir sinema oynanmaktadır, o halde Müslümanlar bu filmin başrolünde olmalıdır, diye düşünmüştür. Aktif; etkili, müdahaleci, mücadeleci Müslümanlık nasıl gerçekleştirilir, diye düşünenlerin onun hayatından öğrenecekleri çok şey vardır.
DevamıAli Ulvi Kurucu’nun hafızlık yılları
Ali Ulvi Kurucu 3 Mart 1922 yılında babasının imamlık yaptığı Konya’nın Sakyatan Köyü’nde doğdu. Babası İbrahim Efendi annesi Sare hanımdır. Konya’nın meşhur âlimlerinden Hacı Veyis Efendi’nin torunu, Hacıveyiszade Mustafa Efendi’nin ise yeğenidir. Bir buçuk yaşındayken annesi vefat eder. Babası teyzesi ile evlenir ve teyzesi ona öz annesi gibi bakar. 18 …
Devamı