Mevlana’dan gençlere öğütler…

Bütün sufiler gibi Mevlana Celaleddin-i Rûmî de toplumun büyük bir kesimini oluşturan gençlere öğütler vermiştir. Onlara şehvet gibi bedene ait arzu ve isteklere karşı sabırlı olmak gerektiğini hatırlatmış ve şöyle demiştir: “Köpek postuna bürünmüş, yani görünüşte hor ve hakir, adı sanı olmayan nice kişiler vardır ki, perde arkasında, Ashâb-ı Kehf’in köpeğine verilen sevgi kadehinden içer dururlar. Oğlum, o kadehi elde etmek için can ver! Nefisle savaşa girişmeden, başına gelen belalara sabretmeden hiç üstünlük elde edilebilir mi?

Bu sevgi kadehinden içmek için sabretmek, sıkıntılar çekmek, pek dayanılmaz bir mihnet ve meşakkat de sayılmaz. Sen de sabret ve sıkıntılara katlan ki sabır; ferah ve neşenin anahtarıdır. Dünya pususundan, yani bedene ait arzu ve isteklerden sabretmeden, acılara katlanmadan, ihtiyatla hareket etmeden hiç kimse kurtulamadı. Çünkü sabır, ihtiyatın eli ayağı gibidir. Sen ihtiyatlı davran da, bu nefsanî istekler otundan yeme! Çünkü bu ot zehirlidir, ihtiyatla hareket etmek, peygamberlerin nuru, peygamberlerin gücü ve kuvvetidir.”1

Emrine uy!

Kuşkusuz ki onun “oğlum” hitabıyla süslediği bu samimi sözlerinden bilhassa gençlerin alacağı birçok öğüt bulunmaktadır. Mevlana’nın gençlerle ilgili üzerinde durduğu bir başka konu da dini hususlara riayet konusudur. Ona göre dini yaşamak genç için bir ideal olmalı ve gençlik hevesiyle Allah celle celaluh’un emirlerine karşı gelinmemelidir. Mevlana Hazretleri bu konuda şöyle der: “Oğlum ne Allah’ın lütfuna mazhar olacağını, ne de kahra uğrayacağını düşünme; sadece onun emirlerine uymayı; nehyettiği, yapma dediği şeylerden de kaçınmayı göz önünde tut!”2

Mevlana Hazretleri, gençlere ağızlarından çıkan sözlere ve arkadaşlarına, dostlarına dikkat etmeleri, başkalarının kusurlarını araştırmamaları, gençliğe güvenip Allah Teâlâ’nın nimetlerini unutmamaları, başlarına gelen bela ve musibetlere sabretmeleri, maddenin esiri olmamaları, kötü alışkınlıklardan uzak durmaları, suretten hakikate yönelmeleri ve gönül gıdasıyla beslenmeleri gibi konularda tavsiyelerde bulunmuştur.3

Edebi bırakma!

Hazreti Mevlana, gençleri bu hareketli ve hararetli dönemlerinde edebi hiçbir zaman ellerinden bırakmamaları konusunda da uyarmıştır. Bu noktada Hazret, gençlere neseple övünme, mal ve mülke aldanma, şöhret peşinde koşma ve hiç kimseye tahammül gösterememe gibi hastalıklara karşı dikkatli olmasını tavsiye etmiş ve şöyle demiştir:

Kendimizi kontrol ederek, Cenâb-ı Haktan, edepli bir insan olmak hususunda bizi başarıya ulaştırmasını niyaz edelim. Çünkü edebi olmayan Allah’ın lûtfundan mahrum kalır. Edebi olmayan, yalnız kendisine kötülük etmiş olmaz, belki edepsizliği yüzünden bütün dünyayı ateşe vermiş olur.”4

Ümitvar ol!

Gençlerin sıkça karşılaştığı psikolojik bir hal olan ümitsizliğe düşme konusunu da gündeme getiren Mevlana, yeis hali başta olmak üzere karşılaşabileceği bütün sorunlara karşı bir gencin sevgi kalkanı ile süslemesinin en isabetli yol olduğunu savunmuştur. Bütün sufiler gibi onun da anahtarı sevgidir. Sevgi anahtarı ile gönüllere girmeyi başarmıştır.

Ona göre, genç kalplere Allah Teâlâ’nın sevgisi yerleştirilmeli ve dinî ruh her vesile ile canlı tutulmalıdır. Çünkü onun ifadesiyle; “Sevgiden acılar tatlı olur, bulanık sular durulur ve dertler şifa bulur.”5 Günümüz gençleri bilhassa bu öğüdü kulağına küpe yapmalı ve sevgi ile insanlığa ve hatta tüm mahlukata bakmayı kendisine şiar edinmelidir.

Mevlana Hazretlerinin ideal genç modelini dile getirdiği şu müjdeli ifadeleri de oldukça calib-i dikkattir: “Ne mutlu o kişiye ki gençlik çağını ganimet bilir de borcunu öder. Kudretli olduğu günlerde sıhhatli ve kuvvetli bulunduğu zamanlarda bu işi başarır. Çünkü gençlik çağı, yemyeşil, terütaze bir bahçe gibi esirgemeksizin meyveler verir. Genç adamın kuvvet ve şehvet çeşmeleri akıp durur. Bedenin zeminini onlarla yeşertir. Gençlik; mamur, tavanı adamakıllı yüksek, dört duvarı sapasağlam bir eve benzer. Ne mutlu o kişiye ki ihtiyarlık günleri gelip çatmadan, boynunu liften yapılmış iple bağlamadan toprak çoraklaşıp akmadan, kaymadan işini başarmıştır. Çünkü çorak yerden güzel nebatat asla yetişmez.”6

Dr. Fatih Çınar/ İrfanDunyamiz.com

1 Şefik Can, Konularına Göre Açıklamalı Mesnevî Tercümesi, İstanbul 2004, c. III, s. 27 (beyt: 210-214).
2 Can, Konularına Göre Açıklamalı Mesnevî Tercümesi, c. VI, s. 455 (beyt: 1479).
3 Bu konuda geniş bilgi için bkz. Ramazan Muslu, ‘Yoldaki Dikenleri Sökmek: Mevlana ve Gençlik’, Uluslararası Mevlâna ve Mevlevîlik Sempozyumu, Bildiriler II, Şanlıurfa 2007, s.83-92.
4 Mevlâna Celâleddin, Mesnevî, Çeviren: Veled İzbudak, Gözden Geçiren: Abdulbaki Gölpınarlı, MEB Yay., İstanbul 1990, Çeviren: Şefik Can, Ötüken Neşriyat, İstanbul 1997, c.I, s.78-79.
5 Mevlana, Mesnevî, c.II, s.1529-1531. Bu konuda geniş bilgi için bkz., Mehmet Necmettin Bardakçı, ‘Mevlânâ Perspektifinden Gençlik Problemleri ve Çözüm Yolları’, Tasavvuf İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi, Ankara 2005, Yıl: VI, Sayı: 14, s. 267-283.
6 Mevlana, Mesnevî, c.II, s.1215-1221.

Altın Öğütler ↗

Hayatınızı değiştirecek birbirinden faydalı altın öğütler okumak için tıklayın.

Dua Defteri ↗

Gönüllerin pasını silen birbirinden güzel dualar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

İz bırakan mal müdürü Neşet Özerdem

Bir mal müdürü düşünün, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde görev yapmış ve her gittiği yerde iz bırakmış. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.