İrfan Mektebi

Bu bölümde sevdirici, mjdeleyici üslupla yazılan tatlı İslami içerikli yazılara yer verilmektedir.

Köyümüze gelen beyaz atlı kimdi?

Henüz altı yaşındaymışım rahmetli babamın sonradan anlattığına göre. Günlerden bir gün evimize o yaşıma kadar gördüğüm insanlardan çok farklı biri geldi. Beyaz bir at üstündeydi. Saçı sakalı ak, yüzü pırıl pırıldı. Yoldan gelmişti ama beyazlar içinde üstü başı tertemizdi. Henüz tanımadığım, kim olduğunu bilmediğim bu güleç yüzlü adama ısınıvermişti birden …

Devamı

Caminin tozunu biriktiren adam

Bir münasebet ile Ankara’nın Balâ ilçesinin bir kaç köyünü gezmiştik. Dönüşte Bala Merkez Camii’nde ikindi namazını kılmak nasip oldu. Bizi arabası ile gezdiren Kâşif Yılmaz Bey’in kayınpederi 1960’lı yıllarda namaz kıldığımız bu caminin müezzinliğini yapmış. Kâşif Bey’in anlattığına göre kayınpederi bu camide görev yaptığı süre içerisinde camiyi temizlediği zaman, caminin …

Devamı

O tünelde olabilirdim…

1990 yılı benim için önemli bir yıl olmuştur. İlkokuldan hemen sonra Vakfıkebir’de medrese usulü Arapça okuduğumdan, lise birde askere çağrılmaya başlamıştım ve okuduğum için hep tecil ettirerek askerliği ertelemiştim. Öğretmenlikte de askerliği erteleme işine devam ettim ve devletin bana tanıdığı 33 yaş sonuna gelip dayanmıştım. Kaçacak yerim kalmamıştı artık askere …

Devamı

Zindanda da sarayda da muhsinlerdendi

Yusuf Suresi’ni okurken aynı ayetin iki farklı yerde tekrar edildiğini gördüm; bu da benim dikkatimi celbetti. Bu ayetlerde Hazreti Yusuf aleyhis selam’a hitab ediliyordu. İşin ilginç tarafı bu hitaplar vaki olduğunda Hazreti Yusuf iki farklı konumda idi. Birincisinde zindanda bir mahkûm, ikincisinde ise Mısır’ın azizi idi. Hazreti Yusuf  küçük bir …

Devamı

Sınırda başıma gelenler…

Bir gün görev yaptığım okulda Müdür Bey ve başyardımcısı beni çağırarak müdür yardımcısı açığı olduğunu ve benim bu görevi kabul edip etmeyeceğimi sordular. “Siz nasıl uygun görürseniz hocam, uygun görüyorsanız ben de kabul ederim” dedim ve ertesi gün Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü’ne hep beraber gittik, görüştük ve kendi okulumda artık …

Devamı

Şükredecek o kadar çok şey var ki…

Bizim gibi gezenler neler gördü neler! Bir süre önce abdest alan bir insan görmüştüm, elleri yoktu, ayakları ile abdest alıyordu. Musa isimli bir kardeşimiz şöyle anlatmıştı: “Medine’de trafik sıkışmıştı, ilerleyemiyorduk, kızdım ‘Ne bu hal?’ dedim, biraz sonra sıkışık olan yere yaklaştığımda, elleri-ayakları kesilmiş bir insanın sürünerek karşıya geçtiğini görünce çok …

Devamı

Nefis övünmeyi ne çok seviyor…

Zamanında dernek, vakıf veya herhangi bir organizasyonda bulunmuş, belki faydalı da olmuş kişilerden bazen şöyle cümleler duyuyoruz: Gençken biz ne çalışmalar yapmıştık… Hiç boş durmaz, sürekli dava uğruna koştururduk, gecemiz gündüzümüz yoktu… Zamanında çok sohbetler, çok programlar yaptık… Dava uğruna çok infaklarda bulunduk, bileziklerimizi, yüzüklerimizi çıkarıp verdik.. Ya da bunun …

Devamı

Bir dua seferberliği başlatmalı…

Bir dua seferberliği başlatmalıyız; ama nereden nasıl başlanacağını bilmiyorum. Dua etmeyi öğrenmeli ve öğretmeliyiz. İşin suistimale, duyguları kullanmaya dönük bir vechesinden korkmasam dua buuşmaları yapılsın isterim. Aslında yağmur duası tam da böyle değil mi? Her ihtiyacımızda salonları, statları, parkları dolduralım isterim. Tabi en önce camileri elbette… Namazı, orucu öğrendiğimiz gibi …

Devamı

Bir parça çamurla gelen hidayet…

Almanya’da bir hoca arkadaşımız bisikletle spor yapıyormuş. Yollar çamurlu olduğundan yan taraftan geçen bir genç kızın üzerine çamur sıçratmış. Bisikletten aşağı inen hoca arkadaş genç kızdan özür dilemiş ve “Kardeşim biz Müslümanız kimseye bilerek zarar vermeyiz. Lütfen sizin elbisenizin temizlik ücretini ödemek istiyorum” demiş. Kız kabul etmemiş. Arkadaş tekrar ısrar …

Devamı