Rüstem Kılıç

Rüsetem Kılıç’ın bütün yazıları.

Menderes’e kurulan tezgah…

Birinci Dünya Savaşı’ndan yorgun düşen dünyamız birçok yeni gelişmeye sahne oldu. Osmanlı yönetimi artık yıkılıp ortadan kalktıktan sonra ülkemiz yeni bir yönetimle, yeni bir anlayışla Ankara’da kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti adıyla yeniden tarih sahnesine çıktı. Cumhur halk demektir, Cumhuriyet de halkın yönettiği yönetim modeli demektir. Yalnız burada söylediklerimden dolayı sürçülisan …

Devamı

Gittim Menzil köyüne…

Trabzon İmam Hatip’teki son hatıramı da yazıp İstanbul’a geçmek istiyorum. Burada biraz tasavvuf ve tarikatlarla ilgili konulardan bahsedip sonra da kendi hayatımda tasavvufla nasıl tanıştım oradan devam etmek istiyorum. Tasavvuf ve tarikatların İslam dininin yeryüzüne yayılmasında çok önemli etkileri olmuştur. Bunların en eskileri Nakşi ve Kadiri tarikatlarıdır. Bu tarikatlar bozulmadan …

Devamı

Unutma unutturma…

1977 baharında hava çok soğuktu ve kaloriferlerimiz yurtta yanmıyordu. Biz de arkadaşlarla bir maç yapmıştık, terlemiştim. Odama geçtim, giysilerimi değiştirirken herhalde biraz ben soğuk almışım. Öksürmeye başladım, iştahsızlık başladı. Gece terlemelerim oluyordu, derken artık öksürmem öyle arttı ki ağzımdan kan gelmeye başladı. Tabi kendimden şüphelendim, korktum. Daha doğrusu ne olduğumu …

Devamı

Harçlık arayışları…

Ecevit hükümet olduktan sonra ülkede bir karaborsa başladı. Çay yok, şeker yok, yağ yok, temel gıda maddeleri yok, hatta akaryakıt bile bulunamıyordu. Küçük kardeşim Bahtiyar’ın köyümüzde mütevazı bir bakkalı vardı. Ancak karaborsadan dolayı bulamadığı ihtiyaç maddelerini bana telefonda söylüyordu. Ben de not alıyordum. Trabzon İmam Hatip’te okuduğum bu yıllarda ders …

Devamı

Sevgili gençler…

Sevgili gençler! Yerküreyi önünüze alın şöyle bir çevirin. Dünya ülkelerine bakın, bir de Türkiye’ye bakın. Bizim ülkemiz sanki dünyanın yüzük taşı kadar kıymetli bir coğrafyada bulunmaktadır. Bu ülkeyi elde tutmak, ona sahip çıkmak hatta kıyamete kadar bizim olması için çok gayret etmek gerekir. Ülkemizden dört saatlik uçuş mesafesi ile neredeyse …

Devamı

70’li yıllarda İmam Hatipli olmak

İmam Hatibe gittiğim yıllarda, öğrenciler okulda parasız yatılı okuduğu yıl kadar devlete borçlanmış oluyordu ve okul bittikten sonra on yıl kadar devlete hizmet etme mecburiyeti oluyordu. Tabi yurtta bana yerimi gösterdiler. Ben artık yurtta yatmaya başladım. Babamı da helalleşip geri köye gönderdim. O şekilde okula kayıt yaptırınca okul hayatım başlamış …

Devamı

Bir hayalim vardı…

Vakfıkebir Cami Kur’an Kursu’ndan tası tarağı toplayıp köyüme döndüğümde, büyük bir sevinçle bu kadar sıkıntılı bir dönemi atlattığıma şükür ederek yeni bir hayata başladım. İlk işim anneme aldığım belgeyi göstermek oldu. Babam zannediyorum o gün evde yoktu. Köye varıp biraz dinlendikten sonra yaylaya gittim, gezdim, dolaştım, stresimi attım. Annem dedi …

Devamı

Bir icazet merasimi…

Amcaoğlu Mustafa Kılıç’ın köyümüzün çarşısında babası rahmetliden kalma bir fırını vardı. Vakfıkebir Kur’an Kursu’na giderken yaz tatillerinde köye geldiğimde fırında ona yardımcı olurdum. Yani hamur nasıl yoğurulur, ekmek nasıl mayalanır, nasıl bekletilir, dinlendirirler, nasıl fırına atılır, kaç dakikada pişer bunların hepsini bilirim. Tabi o zaman hamurda ekşili maya kullanılırdı, çok …

Devamı

Bir kamyon macerası…

Vakfıkebir’deki Kur’an kursunda okurken bir gün kursun kapısına yukarı köyden bir adam geldi. “Ben su arkı kazdırmak istiyorum, kazabilecek birisi var mı içinizde?” diye sorunca ben hemen atladım; “Bu işi ben yaparım amca” dedim. “Tamam, sen gel “ dedi, beni aldı yürüyerek beraberce köyüne gittik. Aldım elime kazmayı, kazmaya başladım… …

Devamı

Haçkalı baba dergahında…

Hayırseverler kursumuza canlı olarak adak kurbanları veriyorlardı. Benim Kemal Özdemir diye bir arkadaşım vardı, -Allah selamet versin- şu an telefonla görüşmeye devam ediyoruz kendisiyle. Onun babası da kasapmış benim babam da kasaptı. Rahmetli Hocaefendi bir gün bizi topladı; “Kasaplık yapacak kimse var mı?” diye sordu. Ben ve Kemal parmak kaldırıp …

Devamı