Menkıbe Deryası

Bu bölümde tasavvufi şahsiyetlere ait menkıbelere yer verilmektedir. Eğitici mahiyetteki menkıbeler tercih edilmektedir.

İbrahim Hakkı Hazretleri ve zalim atlı

Cenab-ı Allah yeryüzünde zalimlerin bir müddet kötülük yapmalarına izin vererek böylece insanları imtihan etmeyi murat etmiştir. Mazlum olan kimse Allah'a olan güveni ve musibete karşı sabrıyla imtihan olunmuştur. Bakalım kendisine uğrayan musibetleri nasıl bir ruh haliyle karşılıyor? Dengesi bozulmuş bir halde isyanvari bir tavırla mı karşılıyor yoksa "Hoştur bana senden gelen, ya hıl'atü yahut diken" diyerek mi karşılıyor? İkinci olarak Cenab-ı Hak zalimlerin de ateşini arttırmak için bu imtihanı yapıyor ki nice zalimlerin zulümde ne kadar ileri gidebileceğini biz kullar da görmüş oluyoruz.

Devamı

Abdulkadir Geylani’yi ağlatan cevap…

Abdülkadir Geylani Hazretlerine birisi bir köle hediye ediyor, diyor ki: “Bu köleyi alın, zatınıza hizmetçi olsun.” Abdülkadir Geylani Hazretleri köleyi alıyor, evine getiriyor: ”Evladım, bak,” diyor ” Şu odalar yatma yeridir, şu elbiseler de giyilebilir. Yemek istiyorsan işte şu yemekler var.” Ondan sonra soruyor: “Şimdi gördün bunları, nerede yatmak istersin?” …

Devamı

Behlül Dânâ’ya öyle bir cevap verdi ki…

Behlül Dânâ bir gün Bağdât sokaklarından birinde giderken, oynayan çocuklar gördü. Çocuklardan biri ise bir köşeye çekilmiş onlara bakıyor ve ağlıyordu. Behlül Dânâ o çocuğun yanına gitti ve; “- Ey çocuk niçin ağlıyorsun? Gel sana bir şeyler alayım da sen de arkadaşlarınla oyna” dedi ve çocuğun başını okşadı. Çocuk bakışlarını …

Devamı

Behlül Dânâ bir gün fırınları denetler

Behlül Dânâ bir gün Harun Reşid’den bir vazife ister. Harun Reşid de ona çarşı pazar ağalığını (denetimini) verir. Behlül hemen işe koyulur. İlk olarak bir fırına gider. Birkaç ekmek tarttırır, hepsi normal gramajından noksan gelir. Dönüp fırıncı ya sorar: “Hayatından memnun musun, geçinebiliyor musun, çoluk çocuğunla ağzının tadı var mı?” …

Devamı

Harun Reşid’i ağlatan sözler…

Mehran oğlu Abdullah’ın rivayetine göre Harun Reşid hacca giderken Kufe’ye uğradı. Orada birkaç gün durdu. Sonra tekrar yola devam edeceğini ilan etti. Bu münasebetle halk, yolların kenarlarına, halifenin kafilesini seyretmek için döküldüler. Dökülenlerin arasında Behlül Dânâ da vardı. Behlül yolun tam kenarında oturdu. Çocuklar ona çeşitli eziyetler edip, kendisiyle eğleniyorlardı. …

Devamı

Gül’ün ahı bülbülde kalmaz…

Beşinci Abbâsî halifesi Hârun Reşid, sarayın bahçesindeki bir gül fidanını çok beğenir. Biçimi, eşsiz kokusu ve müstesnâ rengiyle dikkatini çeken bu gülü özel bakıma alması için bahçıvana emir verir. Bahçıvan da sultandan aldığı bu emir dolayısıyla, gülün üzerine âdeta titremeye başlar. Her seher ilk işi, o gülün bakımını eksiksiz yapmak …

Devamı

Bir lokma deyip geçme!

Allah adamlarının kalpleri ve dimağları açık olduğu için nerede sorun varsa onu çok güzel tespit ederler. İbadetlerimizden haz alamıyorsak, içimizde sebebi belirsiz bir huzursuzluk varsa, bunların birçok nedeni olabilir. Netice de bir kalp taşıyoruz ve kalbimiz her geçen gün menfi tesirlere maruz kalıyor. Kimimiz internet ve televizyonun nefsani ekranlarından etkileniyoruz, kimimiz yediğimiz lokmalardan, kimimiz de faiz gibi ağır günahların verdiği ağır hasarlardan etkileniyoruz. Bu güzel menkıbe bize "Bir lokmadan ne olur ki" demememiz gerektiğini, her lokmada helal ve haram hassasiyetini gözetmemiz gerektiğini öğretiyor.

Devamı

İhlas ateşi gülistan eder…

Bağdat’ta bakırcılar çarşısında büyük bir yangın çıkmıştı. İki çocuk, yanmakta olan dükkânların birinde mahsur kalmıştı. Çocuklar “İmdât!” diye feryâd etmelerine rağmen, alevler çok şiddetli olduğundan hiç kimse kurtarmaya cesâret edemiyordu. Çocukların ustası ise dışarıda çâresizlik içinde: – Kim çocukları kurtarırsa ona bin altın vereceğim! diye nidâ ediyordu. O sırada oradan …

Devamı

İki alimin tartışması dergahta bitti…

Rivayete göre bir gün Buhara’da iki âlim bir mesele hakkında ihtilafa düşerek bir türlü anlaşamazlar. Sonunda hem zahir, hem batın ilmine sahip zü’l-cenâhayn (çift kanatlı) bir âlim olarak çözebileceği düşüncesiyle Muhammed Pârisâ kuddise sirruhû Hazretlerine giderek durumu arz ederler. Pârisâ Hazretleri, problemi dinlemeden önce onlara dergahlarında bir hafta kalmalarını teklif …

Devamı

Sizin kaç ibriğiniz var?

Kalp kelimesi "sürekli değişen, çevrilen" anlamına gelmektedir. İnsanoğlunun kalbi bazen dünyevi dalgalarda sürüklenir, bazen de manevi limanlarda sükun bulur. Gönül kuşu şayet sahip çıkılmazsa, dünyevi değerlerin üzerine konar. Dünyada maddi beklentisi olmayan insan yoktur ancak maddenin esir alamadığı az da olsa derviş gönüllü güzel insanlar mutlaka vardır. Bu güzel menkıbe, bizlere gönlümüzü işgal eden maddenin esiri olmamamız gerektiğini, onu gönlümüze koymamamız gerektiğini öğretiyor. Öyle ki maddi değerler öyle zaman oluyor ki öz kardeşlerin bile arasını açıyor. Allah maddi değerlerin esiri olmaktan hepimizi korusun.

Devamı