Genel

İnşâallah demekle ilgili çocuk hikayesi

Ömer o sabah neşe ile uyandı. Elini yüzünü yıkadı ve kahvaltıya oturdu. Kahvaltıda annesine; “Yarın pikniğe gidelim mi?” dedi. Annesi gülümsedi ve “olabilir” dedi. Ömer; “Hayır gideceğiz işte” dedi ve inşâallah demedi. Yarın oldu. Ömer kalktı elini yüzünü yıkadı. Ve ailecek pikniğe gitmek için hazırlanmaya başladılar. Bütün hazırlıkları yaptılar. Yiyeceklerini, …

Devamı

Buram buram gönül medeniyeti

İnsanoğlu, var olduğu günden beri sayısız medeniyet kuran ve medeniyet kurma yeteneğine sahip olan tek canlıdır. Yaratıcı’nın kendisine bahşettiği bu özel yeteneğini günden güne geliştiren insanoğlu, her defasında daha ileri bir noktada medeniyetler temin etme imkânı bulmuştur. Medeniyet anlayışlarını vahiy temeline oturtan inançlı insanlar ise ulaşılması herkesi hayran bırakan bir …

Devamı

Mesnevi’den borçlu Şeyh hikayesi

Samimi mü'minler rakik bir kalbe sahip oldukları için manevi frekanslara açık olduklarından duygulu ve gözü yaşlı kimselerdir. Eshab-ı Kiram içerisinde Kur'an-ı Kerim okurken ya da dinlerken gözleri dolan, ağlayan sahabilerin olduğu rivayet edilir. Hazreti Ebubekir'in yüzünde göz yaşı izleri olduğu söylenir. Allah dostlarının yani Allah'ın veli kullarının da gözleri hep yaşlı olur. Allah için akıtılan göz yaşları dinimizce makbul karşılanmış ve teşvik edilmiştir. Bir hadis-i şerifte Efendimiz aleyhis selatü ve selam Kur'an okurken ağlayamıyorsak bile ağlarmış gibi yapmamızı tavsiye etmiştir. (İbn Mâce, İkametüssalah, 176) Ola ki kalplerimiz ağlamaya meyleder de taşlaşmaktan kurtulur.

Devamı

Şeyh Müşerref paraya pula değer vermezdi

Seyda Şeyh Müşerref Özcan rahmetullahi aleyh’i anlatmak ne benim haddim ne de bu konuda yeterli bilgiye sahibim. Ama karınca kararınca, okyanusta su damlası kadar, dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışacağım. Şeyh Müşerref 1926 yılında Siirt‘in Pervari ilçesine bağlı Güleçler Köyü‘nde (Hunuk) köyünde doğar. Babası Şeyh Esad annesi ise Fatma hanımdır. 13 yaşlarındayken …

Devamı

Hocam caminizde yuvarlanabilir miyim?

Çocuklarımızın camide halının üstünde yuvarlanmasının, mihrapta oynamasının, minbere çıkmasının hiçbir sakıncası yoktur. Tam tersi, bütün bunları çocuk camide yapabilmelidir. Onları görenler de bunu hoş karşılamalıdır. Çünkü cami çocuğun ikinci bir evidir. Çocuğun fıtratı oynamak olduğu için, çocuk her yerde oyun oynamak ister. Ona bazı şeyleri de oynatırken öğretirsiniz. Bunun dinen …

Devamı

Uyku nimetinin farkında mısınız?

Varlık dünyamızın denge unsuru demek olan uyum, “uy” kökünden türetilmiştir. “Uyku” kavramı ile aynı köktendir. Uyku, somut olarak elle tutulmayan, gözle görülmeyen, ağırlığı ve hacmi olmayan, bedenin sükûnetini, uyumunu ve dengesini sağlayan yegâne unsurdur. Acıktığımızda yemek yeriz. Bunun bir ağırlığı ve hacmi vardır. Susadığımızda su içeriz. Bunun da bir ağırlığı …

Devamı

Necip Fazıl’ın cenazesinde neler yaşandı?

Yüksek İslam Enstitüsü’nde okurken, çok sevdiğim şair Necip Fazıl Kısakürek’in öldüğü haberini duydum. Merhumun Çile isminde bir şiir kitabı vardır, o kitabı satın alıp bir solukta okuyup su gibi içtiğimi hatırlarım. Öyle hoşuma gitmişti ki o güne kadar öyle güzel şiirler hiç okumamıştım.   Cenazesinin Avrupa yakasındaki Fatih Camii’nden kaldırılacağını …

Devamı

Kibirli alimi susturan soru…

Rivayet olunur ki, bir zamanlar kendisine “ayaklı kütüphane” denilen, gerçekten de ilmi seviyesi yüksek, hemen her konuda malumat sahibi bir zat varmış. Ne var ki bu büyük âlim, ilminden dolayı biraz mağrur imiş ve başkalarının ilmini küçümsermiş. Oralarda yaşayan ilmi seviyesi normal fakat arif bir zat varmış. Bir gün o …

Devamı

İslam’da noterlik…

Hayatın doğal akışı içerisinde şahidiz ki insan kendi kendine yeterli bir varlık değildir. Yüce Allah hayatın kolektif olarak devamını murat etmiş ve insanları birbirlerine muhtaç hâlde yaratmıştır. Bu muhtaçlıktan çeşitli ilim dalları ve sanatlar da doğmuştur. İnsanlar ihtiyaçlarını madden karşılama çabasına girdiklerinde yetersiz kalınca çevresinden para ve diğer ihtiyaçlarını bir …

Devamı

İlhama mazhar olmuş nefis

Tasavvuf ehli, emmâre ve levvâme aşamalarından sonra birtakım ilhamlara mazhar olan sâlikin mülheme derecesinde seyrine devam edeceğini ifade etmişlerdir.[1] Sûfîlere göre sâlik, nefsi ıslah yöntemi içerisinde üçüncü aşama olarak kabul edilen bu derecede,[2] emmâre ve levvâmede olduğu gibi, karar kılmayı değil daha üst aşamalar olan mutmainne, razıyye ve merzıyye derecelerine …

Devamı