İslamî ilimlerin hemen tamamında onlarca muhalled eserin tahkikli neşrini ümmetin istifadesine kazandırmış, muhacir, mücadeleci, müstakim, mütevazi, muhlis bir alim idi Şuayb Arnavut.
Talebesi olma bahtiyarlığına erdiğim, Amman’da ve Konya’da teşrifleriyle hanemi onurlandırmış mütebessim çehreli, güven veren, umut aşılayan bir gönül insanıydı.
Oldukça güçlü bir hafızası vardı, hazır cevap idi.
Çok mu çok cömert idi, özellikle talebeye ve misafire ikram konusunda bütün imkanlarını seferber ederdi.
Mütevazi idi. Öğrencilerinin evini teşrif eder, birlikte sofraya oturur, onlarla piknik yapardı.
Otuz yıla uzanan, aralıksız devam eden dersleri vardı. Haftanın iki günü icra edilen bu dersler, kendisinin ya da çocuklarından birisinin, nadiren de yakın bir dostunun evinde gerçekleştirilirdi.
Tez canlı idi. Tabir yerindeyse on parmağında on marifet olan kişiliğinin etkisiyle kendi maharetini muhataplarından da bekler, biraz gecikme olunca tepki verirdi.
Sorulara cevap vermekten çalışmaya vakit bulamayacağı endişesiyle tahkik merkezine telefon bağlatmamıştı.
Tasavvuf ve tarikatlar konusunda ihtiyatlı- mesafeli bir tavra sahipti.
Osmanlıyı çok takdir ederdi, sık sık ümmetin dirliği ve birliği hususundaki başarılarına temas ederdi.
Bilgisinden emin idi, özgüveni yüksekti, fakat bilgisini gözden geçirmeye ve tashihe hep açık bir ilmi kişiliğe sahipti.
Hemşehrisi merhum Elbanî ile ilim anlayışı bakımından esaslı farklılığa sahipti. Ancak derslerinde onun hakkında konuşmaz, özel ortamlarda soru üzerine ilmini takdir eden, usulünü ve üslubunu benimsemeyen itidalli tavrı dikkat çekerdi.
Şüphesiz dile getirilmesi gereken daha pek çok meziyete sahipti. Rabbine kavuşmasının sene-i devriyesi vesilesiyle selefe karşı tutumu ve hafıza gücüne dair iki bilgiye yer vermek isterim:
1. Evlenip aile kurmaktan, nesil yetiştirmekten söz edilen bir derste, tarihte hiç evlenmemiş bazı büyük alimlerin varlığına işaret ettikten sonra şöyle demişti: “Allah Teâlâ’dan bizi bu alimlerimizle birlikte haşretmesini niyaz ederiz. Bununla birlikte onların zamanında yaşamış olsaydık, bize düşen, son nefese kadar onlara evlenme tavsiyesinde ve telkininde bulunmak olurdu.”
2. Merhumun rehberliğinde tahkikli neşri yapılan eserlerin başında müellifin hayatı, eserin önemi, yazma nüshaları ve özellikleri, tahkikte takip edilen usul gibi konularda hacimli bir mukaddime yer alır. Bazı eserlerde mukaddime, müstakil bir kitap hacmine sahiptir. Bu mukaddimelerin yazım hikayesini şöyle anlatmıştı: “Eserin tahkiki bitince öğrencim Adil Mürşid (yıllarca birlikte çalıştığı kıdemli öğrencisi) ile bir odaya kapanırız. Ben söylerim o yazar. İmlâ bitince Adil mukaddimeyi baştan sona kadar okur ben dinlerim. Gerekli düzeltmeleri yapıp son halini verince neşri için yayınevine göndeririz.”
Rabbim Şuayb Arnavut hocamızı cennetine kabul buyursun, onu bir ömür hizmetinde bulunduğu Sünnetin Sahibi’ne komşu eylesin, cemaliyle müşerref kılsın.
Not: Şuayb Arnavut Hoca 27 Ekim 2016 günü Amman’da vefat etti ve ertesi gün Cuma namazı sonrasında Sehab kabristanına defnedildi.
Prof. Dr. Halit Çalış/ İrfanDunyamiz.com
İslam Alimleri ↗
Kıymetli İslam alimlerini tanıtan birbirinden güzel yazılar okumak için tıklayın.
Abide Şahsiyetler ↗
İslam’ın çilesini çekmiş öncü şahsiyetlere dair yazılar okumak için tıklayın.