Fazlıoğlu’na küçük bir düzeltme

Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu Bartın’da yapmış olduğu bir konferansında (videonun 5.54 dakikasında) Aydın Sayılı hocanın doktora konusunu bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ün belirlediğini söylüyor.

Doktora konusu: “İslam medeniyetinde bilim ve sağlık”

Eğer gerçekten böyle bir bilgi varsa, Atatürk’ün İslam medeniyetine olan ilgisine delil teşkil edecektir elbette… Fakat bu büyük bir iddia…

Böyle önemli bir iddiayı öne atan Fazlıoğlu’nun ilim adamlığının bir gereği olarak kaynak belirtmesini ve konuyu aydınlatmasını bekliyoruz. Fazlıoğlu’nun iddia ettiği gibi, gerçekten de Mustafa Kemal doktora konusu olarak Aydın Sayılı’ya “İslam medeniyeti ve sağlık” konusunu bizzat önermiş midir?

Biz vardır ya da yoktur demiyoruz, sadece bu bilginin kaynağını merak ediyoruz.

Bu bilgiden şüphelenmekte haklıyız çünkü Fazlıoğlu’nun Mustafa Kemal ve Aydın Sayılı hakkında anlattığı diğer anekdotun da pek gerçeği yansıtmadığı anlaşılıyor.

Fazlıoğlu bu konuşmasında, Atatürk’ün bir liseyi gezerken bir gençle tanıştığını, ona sorular sorduğunu, ona “ne olacaksın” dediğini anlatıyor. Fazlıoğlu’nun anlattığına göre genç su mühendisi olmayı istiyormuş, Atatürk de ona “bilim tarihçisi olacaksın” demiş.

Peki, böyle bir olay yaşanmış mı? Yani gerçek mi? Yoksa M Kemal menkıbesi mi?

Uzatmadan cevap vereyim, o zaman genç bir öğrenci olan ünlü bilim tarihçisi Aydın Sayılı ile Atatürk arasında böyle bir diyalog geçmemiş.

Evet evet geçmemiş…

Diyeceksiniz ki bu olayın yaşanıp yaşanmamasının ne önemi var?

Toplum akademisyenlerden popülist söylemler değil, tutarlı ve gerçekliği olan söylemler bekliyor. Fazlıoğlu bunu bir hatıra olarak nakletse yine itiraz etmeyecektik ama bu hatıranın üstüne bir de hüküm cümlesi kuruyor. Diyor ki: “Çünkü Mustafa Kemal Atatürk’ün medeniyet perspektifi İslam Medeniyetidir.”

İşin aslına geçmeden önce kendi adına açılan blogtan Fazlıoğlu’nun ilgili konuşmasını nakledelim:

“Özellikle İstiklal Harbinde çok büyük sıkıntılar yaşadık, bunların hepsini biliyorum. O dönemde Mustafa Kemal Atatürk çok ilginç bir şey yapıyor. Liseleri geziyor ve lisenin birinde bir gençle karşılaşıyor. Ona sorular soruyor en son ‘Ne olacaksın diyor’ gence. O da su mühendisi olacağım deyince, ‘hayır diyor sen bilim tarihçisi olacaksın.’ Ülke 7 düvelle savaşmış, büyük bir yıkımdan çıkmış, ancak böyle bir talep var. Daha sonra ailesiyle konuşularak, ikna ediliyor ve Harvard’a gidiyor. Burada doktorasını yapıyor ve şu anda 5 liraların üzerinde resmi var. Bu kişi, Aydın Sayılı, Mustafa Kemal Atatürk’ün istediği bir konuyu ‘İslam Medeniyetini çalışıyor.’ Çünkü Mustafa Kemal Atatürk’ün medeniyet perspektifi İslam Medeniyetidir. Çünkü Türk Milleti’nin medeniyet kimliğini İslam Medeniyetiyle kazandığını çok iyi biliyor. O dönemde aydınlanma düşüncesi hakim bir konumdaydı ve Mustafa Kemal Atatürk bunu çok iyi biliyordu. Medeni milletlerin bulunduğu masada oturabilmek için bilime ve teknolojiye katkının olması talep ediliyordu.” (Mefhumu Görmek Konferansı)

(Konferansın videosunu da yine bu linkten seyredebilirsiniz. http://fazlioglu.blogspot.com/2018/07/prof-dr-ihsan-fazlioglu-konferansi-mefhumu-gormek-mefhum-ile-gormek.html )

Ord Prof. Dr. Aydın Sayılı’nın kendi kaleminden yazdığı ve yayınladığı ifadeleri okuduğumuzda olayın Fazlıoğlu’nun iddia ettiği şekilde olmadığı anlaşılıyor. Çünkü bu konuşma Aydın Sayılı ile M Kemal arasında değil, Aydın Sayılı ile dönemin Milli Eğitim bakanı Reşit Galip arasında geçiyor.

Aydın Sayılı şöyle anlatıyor:

“Atatürk benim sınavımdan çok memnun kalmış. Bu sebeple Millî Eğitim Bakanına “bu öğrenci ile ilgilenin’ şeklinde bir talimat vermiş. O zaman Millî Eğitim Bakanı olan Dr. Reşit Galip Bey, beni makamında kabul ederek bana sınavdaki başarımdan ve Atatürk’ün takdirini kazanmış olmamdan dolayı bir tebrik mektubu verdi ve yüksek öğrenimime ilişkin bir planım olup olmadığını sordu. Ben kendisine su mühendisi olmak istediğimi söyledim. Fakat o bana daha geniş bir kültür tabanı üzerine oturan bir alanı seçmenin daha uygun olacağını söyleyerek, bana tarihçi olmamı önerdi ve bunda biraz ısrar etti. Ben asıl ilgi alanımın fizik olduğunu fakat tarihi de sevdiğimi söyleyerek konu üzerinde biraz düşüneceğimi ve annem ve babamla da konuyu konuşup danışmak ihtiyacını duyduğumu söyledim. Bu arada Millî Eğitim Bakanlığı bu konuya ciddiyetle eğilmiş ve tarih ile fen konularını bir araya getiren bir alan olarak, benim için bilim tarihinin uygun bir meslek olabileceğini düşünmüş. Mesele bu şekilde bana intikal edince ben de konuyu ciddiyetle zihnimde toparlamaya çalıştım.”

(Bu hatıranın tamamına Erdem dergisinin ilgili sayısından ulaşabilirsiniz. Bu linki kullanarak. https://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:u6Q9NCrbVFIJ:https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/688084+&cd=3&hl=tr&ct=clnk&gl=tr)

Şimdi ne oldu biliyor musunuz? Olay karmakarışık bir hal aldı. Aydın Sayılı’ya “Bilim tarihi oku” diyen dönemin milli eğitim bakanı olduğuna göre Fazlıoğlu’nun bir düzeltme yapması gerekiyor.

İşte asıl sorun da o zaman başlıyor. Çünkü internette Reşit Galip’i arattığımız zaman, andımızın ve Türkçe ezanın mucidi olduğu, kafatası ölçmeye olan merakı gibi bir sürü şey karşımıza çıkıyor. İnsan bunları okuyunca “İslam Medeniyeti nire, Reşit Galip nire?” diye sormadan edemiyor.

Şimdi de birisi çıkar; “Reşit Galip’in medeniyet perspektifi de İslam medeniyetidir” derse şaşırmayın. Orada da kalmaz, İnönü’den Evren Paşa’ya kadar gelir bu tür iddialar.

Tabi ki bizim burada kişisel bir meselemiz yok. Düşünceler üzerinde bu kadar kolay oynanmamalıdır. Yanılıyorsak, hata yaptığımızda özür dilemeyi de biliriz. Biz de İhsan Fazlıoğlu’dan kaynak açıklamasını ya da düzeltmesini bekliyoruz.

Aydın Başar/ İrfanDunyamiz.com

Şunlara Gözat

İz bırakan mal müdürü Neşet Özerdem

Bir mal müdürü düşünün, Türkiye’nin çeşitli yerlerinde görev yapmış ve her gittiği yerde iz bırakmış. …

3 Yorumlar

  1. Solmaz Ayarslan

    Gözden kaçırdığınız çok küçük bir nokta var o da bir lise öğrencisi ile bu ülkenin reisi cumhuru ve milli eğitim bakanı bizzat ilgileniyor ve onun hangi konularda okuması konusunda önerilerde bile bulunuyorlar. Sadece bu değil, onun yurtdışında tahsili ile de ilgilenip onun yurt dışında ve Harvard da tahsilini sağlıyor. Bu kişi de daha sonra Ord. Prof. oluyor. Asıl konu bu. Eğitimin önemini o zaman anlamışlar ve bu bilinçle eğitimle ve öğrencilerle bu kadar yakından ilgilenmişler. Bunun için de bütçeden gerekli fonları ayırarak eğitimi desteklemişler. Konuya bu yönden yaklaşmanızı öneririm.
    Ayrıca bu kadar detaya indiğimize göre Milli Eğitim bakanını kimin yönlendirdiğini araştırmanızı da öneririm.

  2. İlla Ataturkle konunun baglantisini koparmak icin yogun uğras veriyirsunuz.Ataturk demiş olamaz mi yani.Birde duzeltme istiyorlar koskoca tarihciden.Komik olmayin.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.