Nasıl bazı hastalıklar genetik olarak nesilden nesle intikal ederse, toplumlarda da bazı ön kabuller vardır, nesilden nesle intikal eder. Bunların birçoğu doğru olmakla birlikte bazıları yanlıştır ve sorgulanmadıkları, doğru kabul edildikleri için nesilden nesle genetik bir hastalık gibi intikal etmişlerdir.
Böyle yanlış ön kabullerden birisi de Hüseyin Avni Paşa’ya babasının söylediği rivayet olunan “Sen adam olamazsın.” sözüdür. Mevzuyu hatırlayalım. Hüseyin Avni Paşa’nın babası, oğluna; “Sen adam olamazsın “ dermiş. Oğlu bunu gurur meselesi yapmış, okumuş, sonunda paşa olmuş. Babasını makamına getirtmiş ve demiş ki: ”Sen bana adam olamazsın diyordun bak ben paşa oldum.” Babası cevabı yapıştırmış; “Ben sana paşa olamazsın demedim ki adam olamazsın dedim. Adam olsaydın babanı ayağına getirtmez, kendin babanın yanına gelirdin.”
Bu tarz halkın diline pelesenk olmuş hikâyeler bir durumu, bir vakıayı, bir olayı en kısa yoldan anlatmak için kullanılır. Bazen meseleyi en güzel böyle bir hikâye ile özetlersiniz. Bu tür hikâyelerin eğitimde de bir karşılığı vardır. Muhatabınıza meseleyi en iyi şekilde anlatmanızı sağlar.
Bu hikâyeden önemli bir şey anlıyoruz. Adam olmakla makam mevki sahibi olmak aynı şey değildir. Oğulun babasına karşı yaptığı terbiyesizliği hepimiz anlayabiliyoruz. Lakin babanın küçükken oğluna söylediklerini sorgulamıyoruz. Hem çocuk eğitimi açısından, hem de İslami noktadan babanın çocuğuna olumsuz şeyler söylemesi ne kadar doğrudur?
Çocuk eğitimi ilmiyle uğraşanlar kişiliği eleştirmek yerine davranışı eleştirmeyi tavsiye ederler. Kişiliği eleştirilen çocuk farklı tepkiler gösterir. Vurdumduymaz olabilir, agresif- saldırgan olabilir. Kendisini değersiz hissedebilir, tembel olabilir veya inatçı olabilir. Saygısız olabilir. Hatta eleştiren kişiden nefret edebilir.
Kişilik değil de, davranış eleştirildiğinde, o yanlış davranışın düzelme ihtimali her zaman mevcuttur. Atalarımız ne güzel söylemişler: “Doha vardır öküz durdurur; Doha vardır saban kırdırır.”
Söylediğimiz söz ve söyleyiş tarzı kişiyi doğru yola da ulaştırabilir, İyice yoldan çıkmasına da sebep olabilir. Yukarıdaki örnekte, babası oğluna; “Sen adam olamazsın” diyerek kişiliğini eleştireceğine “Oğlum, şu davranış sana yakışmıyor.” Veya “Şu davranışın doğru bir davranış değil” diyerek davranışını eleştirseydi yanlışın düzelme ihtimali vardı. Hele bir de önce iyi davranışlar söylenip sonra da olumsuz davranışlar eleştirilse daha da etkili hale gelebilirdi.
Ebeveynler çocuklarına moral vermeli, teşvik etmelidir. Sen adam olamazsın yerine; “Senden çok iyi adam olur. Başaracağına inanıyorum. Sana güveniyorum” gibi teşvik edici, motive edici sözler söylemelidirler.
Sevgili Peygamberimiz: “Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz” buyurarak teşvik etmenin önemini belirtmişlerdir. Kur’an-ı Kerim’de “Kullarıma söyle, en güzel şekilde konuşsunlar. Yoksa şeytan aralarını bozar…” (İsra, 53) Buyurularak söylediğimiz sözlerin hem içerik olarak hem de konuşma üslubu açısından en güzelinin seçilmesi emredilmiştir.
Ali Uslu/ İrfanDunyamiz.com
Çocuk Eğitimi ↗
Çocuk eğitimini batılı pedagojiyi esas almadan işleyen yazılar okumak için tıklayın.
Aile Okulu ↗
Mutlu evlilik ve huzurlu aile konusunu ele alan seçme yazılar okumak için tıklayın.