Cengiz Abinin cenazesinde neler yaşandı?

30 Mayıs 2023 Salı günü ülkemizin çok değerli bir şairi olan Cengiz Numanoğlu Abimizin cenaze namazına katıldım. Şairin cenazesi de şiirleri gibi ihtişamlıydı. Yıllardır Bursa’da yaşıyorum bu kadar çok hocanın bir cenazede bir araya geldiğini ilk defa gördüm.

Diyanet görevlisi hocalar, ilahiyat fakültesi hocaları, İmam Hatip hocaları, emekli hocalar, imam efendiler ve İslam’a hizmet derdi olan birçok kimse oradaydı. İstanbul’dan gelen televizyon ekranlarından tanıdığımız kimseler de vardı.

Güzel söz

Cenaze namazından önce camide çok sayıda hocalarımız Kur’an-ı Kerim okudular. Bursa il müftümüz Yavuz Selim Karabayır Hoca -maşallah çok feyizli bir hocamız- kısa ve öz tatlı bir konuşma yaptı. İşi kelimelerle sanat eseri ortaya koymak olan bir şairin cenazesinde okunabilecek en uygun ayet ve hadislere temas etti. Sohbetin başında şu ayete atıf yapması benim çok hoşuma gitti:

“Allah’ın, hoş bir sözü; kökü sağlam, dalları semaya doğru olan, Rabbinin izniyle her zaman meyve veren hoş bir ağaca benzeterek nasıl misal verdiğini görmüyor musun? İnsanlar ibret alsın diye Allah onlara misal gösteriyor.” (İbrahim, 24-25)

Değerli kardeşlerim şu ayetteki anlam güzelliğine bakar mısınız? Güzel söz söylemek meğerse ne kadar da önemliymiş. Söylenen güzel söz meyve veren bir ağaca benzetilmiş ki o ağacın dalları da semaya bakıyormuş. Dalları semaya baktığına göre Allahu a’lem meleklerden ilham ile söyleniyor güzel sözler. Kötü sözler ise şeytanın kışkırtmasıyla…

Müftü Bey bir de İbn-i Ömer radıyellahu anh’ın naklettiği şu hadis-i şerifi aktardı: “Resulullah sellellahu aleyhi ve sellem: “Ağaçların içinden bir cins vardır ki yaprağı düşmez. O ağaç, kâmil bir Müslümana benzer. Nedir o, söyleyin!” buyurdular. Oradakiler kırlardaki ağaçları saymaya daldılar. Bunun hurma ağacı olduğu hatırıma geldiyse de söylemeye utandım. Ondan sonra “Ya Resulullah, o hangi ağaçtır, bize söyleyebilir misiniz?” diye sordular. Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem de ‘Hurma ağacıdır’ buyurdular. (Buhârî, İlim, 3)

Hazreti Ömer’in oğlu Abdullah bin Ömer’in edebine bakar mısınız? Bir başka rivayette; “Aslında o sorunun cevabını ben biliyordum ancak orada Hazreti Ebubekir ve Hazreti Ömer vardı. Onun için uygun görmedim cevap vermeyi” diyor. Fakat daha sonra babasına anlatınca babası Hazreti Ömer; “Sen onu söylemiş olsaydın, bu benim için daha sevimli olurdu” diyor. Bkz. Buhârî, Tefsir, 14/1) Burada da çocuklara bir özgüven dersi veriliyor.

İşte böyle güzel misallerle açıkladı Müftü Bey. Ardından da; “Cengiz Numanoğlu Abi yaşadığında sürekli insanlara faydalı oldu, bu dünyadan gittikten sonra da faydalı olmaya devam edecek” diyerek sözlerini bitirdi. Okunan surelerin, yapılan hatimlerin, getirilen kelime-i tevhitlerin duasını ise Cengiz Abinin “Mahşerde Kur’an‘la haşreyle beni” şiirini okuyarak yaptı.

Kur’an sevgisi

Müftü Bey ikindi namazını kıldırdıktan sonra Cengiz Abinin vasiyeti üzere cenaze namazını Bursa’mızın değerli gönül insanı Prof. Dr. Mehmet Emin Ay Hocamız kıldırdı. Mehmet Emin Hoca merhum şairimizle aynı gönül ikliminin insanı olarak onun bazı eserlerini besteleyip seslendirmişti. O da yaptığı kısa konuşmasında özetle şunları söyledi:

“Az önce etrafımda birçok insan gördüm. Kimisi Cengiz Abiyi bir defa gördüm, kimisi hiç görmedim yalnız onun şiirini okudum kendimi buldum diyor. Kimisi onun şiirleri vesilesi ile namazla tanıştım diyor. Yani onun şiirleri ile birçok insan Allah ve Resulünün sevgisiyle, Kur’an aşkıyla tanıştı.

Bazen yeni bir şiir yazdığı zaman bana telefon ediyor; ‘Bu şiirde Kur’an’a veya hadise aykırı bir şey var mı?’ diye soruyordu. Onun bir ölçüsü vardı. O ölçü Kur’an ve Sünnetti. ‘Ben şairim istediğim gibi yazarım’ gibi bir düşüncesi yoktu. Bu konuda çok hassas ve dikkatliydi.”

Mehmet Emin Ay Hocamız merhum şairimizin de eserleri ile yaşayacağını söyleyerek şu hadis-i şerifi hatırlatarak sözlerine son verdi: “İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı da sona erer. Şu üç şey bundan müstesnadır: Sadaka-i câriye, istifade edilen ilim, kendisine dua eden hayırlı evlat.” (Müslim, Vasiyyet, 14)

Duygulu anlar

Helallik istenirken gerçekten çok duygulu bir an yaşadık. Birçok insanın gözyaşı döktüğüne şahit olduk. Cenaze sonrası karşılaştığım tanıdıklarla bazı hatırları yâd ettik. Geçmişte Bursa müftü yardımcılığı yapmış bir hocamız şöyle bir hatırasını paylaştı: Hacca giden hocalarımıza bir konuşma yapması için Cengiz Abiyi davet ettik, Cengiz Abi kabul etti. Adresinizi verin sizi arabayla getirelim dediysek de kabul etmedi; ‘Hayır ben kendim gelirim’ dedi.”

Belki de Cengiz Abi’yi en güzel anlatan hatıralardan birisi de budur. Cengiz Abi yaptığını Allah rızası için yapıyordu. Hiçbir şeyi kendinden bilmiyordu. Yaptığı çalışmaların, verdiği emeklerin ücretini de kullardan beklemiyordu. O her şeyin emanet olduğu şuuru ile güzel yaşıyordu. Dünyada sanki bir misafir gibiydi. Bunun her zaman farkındaydı. Son zamanlarda yazdığı bir şiirinde şöyle diyordu:

Ne malım var, ne mülküm, ne param var ne pulum…
Varsa yoksa her şeyim, bir çarığım bir çulum.
Yaş desen oldu seksen, tekliyorum.
Rabbimin rızasıyla emr-i Hak bekliyorum.

Güzel yaşadı

Değerli kardeşlerim, gerçekten çok güzel bir insanın hayatından bahsediyoruz şu anda. Yaşantısı da güzeldi ölümü de güzeldi. Cenaze merasimi de güzeldi. Mezarına kadar gittik. Mezarının başında çok insan toplanmıştı. Kimisi aileleri ile gelmişti, çocuklarının eline saksı çiçekleri vermişler, onlar da mezarın üzerine dikiyorlardı.

Aman Allah’ım bu ne güzellik! Gönüllerde taht kurmak herhalde böyle bir şey olsa gerektir. Çünkü o çocukları çiçek gibi görüyordu, şimdi çocuklar mezarına çiçek dikiyorlar. Gençlere çok değer veriyordu, gençler onu yalnız bırakmadı. İnşâallah daha nice yıllar Allah’ın izni ile yeni nesillerimiz onun şiirleri ile büyüyecektir.   

Onun gençliğe bakışı bir başkaydı. Özellikle gençlerin anlayacağı dilden şiirler yazmaya çalışıyordu. Hatta bana sık sık; “Geylani kitaplarını cep kitabı şeklinde yaz ki daha çok okunsun. İnsanlar şimdi kitap okumaktan biraz kaçıyorlar. Özet olsun, küçük olsun, insanlar okumaktan korkmasın.”

Akşam eve geldiğimde çeşitli televizyon kanallarında Cengiz Abinin geçmişte yapmış olduğu programları gördüm. Kendi sesinden bazı şiirlerini seslendirmişti. Dinlerken inanın güneşin karşısında eriyen buz misali eridik.

Biz onu Allah için yürekten sevdik. Fakat kırık dökük cümlelerimizle onu anlatmak ne mümkün? Sevdiğimizin ifadesi olsun diye, arkasından bir Fatiha okunmasına vesile olalım diye bu satırları karalamak zorunda kaldık. Allah makamını cennet eylesin.

Cengiz Abi’ye dair yazdığım yazının ilk bölümünü buradan okuyabilirsiniz.

Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

İstanbul’da bir mevlid hatırası…

Konya’nın meşhur hafızlarından Hayra Hizmet Vakfı kurucusu merhum Hasan Hüseyin Varol hocamızın hatıralarını rahmete ve …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.