Evimiz ne zaman cennetimiz olur?

Evleniyorsunuz, eğer Rabbimiz lütfetmişse, bir müddet sonra evinize yeni bir fert katılıyor. O sizi hiç tanımıyor ama siz ona ilgi gösteriyorsunuz. Sadece siz değil bütün aile o daha dünyaya teşrif etmeden onun için elbiseler hazırlıyorlar. İsimleri üzerine tartışıyorlar, herkes imkanları ölçüsünde ona göre bir şeyler yapmak istiyor.

Nihayet 9 ay bitiyor, beklenen misafir geliyor. konuşmayı, yürümeyi bilmiyor. Ağlamadan başka bildiği hiçbir şey yok. Ailede bütün herkes onun üzerine titriyor. Onu en çok seven de birinci derecede annesi ve babası oluyor. Günler aylar geçtikçe bir şeyler bilmeyen çocuk yavaş yavaş büyüyor, adım atmaya, yarım yamalak konuşmaya başlıyor.

Mutfağa dikkat

Onun hareketleri hoşunuza gidiyor. O büyüdükçe siz de onunla çocukluk yaşarcasına büyüyorsunuz. Nihayet arkasından yine çocuklarınız oluyor, onlar birbirleriyle kavga ediyorlar, birbirleriyle anlaşamıyorlar, ama siz ortamı dengeli götürmeye çalışıyorsunuz. Bu arada; “Ben bu yavrularımı nasıl büyütürüm?” diye tecrübeli insanların fikirlerinden faydalanmak istiyorsunuz.

Bazı kitaplar okuyorsunuz, bazen âlimlerin meclislerine gidiyorsunuz, çeşitli sorular soruyorsunuz, hulasa bir derdiniz var. Yuvanızın bir cennet yuvası olmasını istiyorsunuz. Evlatlarınızın da Allah’a hayırlı bir kul, Peygamberimize hayırlı bir ümmet, anne babasına hayırlı bir evlat, vatanına hayırlı bir vatandaş olması için elinizden geleni yapıyorsunuz.

İşte tam da bu nokta da her gittiğimiz sohbette vurguladığımız bir konu var. Çocuk yetiştiren kardeşlerimize diyoruz ki; “Siz mutfağa hakim olun, Allah’ın izniyle gerisi kolay olur.” Ne demek mutfağa hakim olun? Aman faizden, haramdan, israftan sakının. Buz dolabınızın bekçisi olun, yiyeceklerinizi, içeceklerinizi orada bozulmaya terk etmeyin. Zekat düşüyorsa zekat ile düşmüyorsa sadaka ile malınızı temizleyin.

Evinize bakın

Evinize şöyle bir bakın, çoluğunuz çocuğunuz sofrada bir şeyler bırakmayı adet haline getirmiş mi? Yemeği yiyip bir kaşık tabakta mı bırakmış? Pilavı yiyip tanelerini toplamamış mı? Çayı içip yarısını bardakta mı bırakmış? Emin olun, bunlar basit şeyler değil. Bunların yanlış olduğunu sabırla çocuklarınıza anlatmaya çalışın. Dinlemiyormuş gibi görünseler de eğer siz anlattıklarınızda samimiyseniz onlara tesir edecektir.

Hiçbir anne baba çocuğunun şeytanla arkadaşlık yapmasını istemez. Bırakın arkadaş olmayı, israf ve savurganlık insanı şeytanın kardeşi yapar. Evimizde israfı görüp de; “Eyvah en yakınım şeytana kardeş olmuş” diye endişelenmiyorsak sorun bizdedir. Yüce Allah, israf edenler hakkında bakın ne buyuruyor: “Gerçekten saçıp savuranlar, şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı nankördür.” (İsrâ, 27)

Kardeşlerim, bugün aile içi sorun yaşayanlara bakın, meseleleri derinlemesine ele alınca, bu ailelerde mutfağa dikkat edilmediği görülüyor. Allah’ınızı severseniz söyleyin; kredi kartı kullanmak farz mıdır, vacip midir? Niçin helal olan alışverişinize, Allah’a ve Peygamberine savaş açılan bankaların kredi kartlarını bulaştırıyorsunuz? Tuz serper gibi yemeğinize niçin faiz kırıntıları serpiyorsunuz?

İnanın mutfağına hakim olanların evine bilmedikleri yerlerden bereketler yağar. O evde huzur olur, o evde Allah’ın kanunları geçerli olur ve o zaman evimiz cennetimiz olur. O evde ibadet olur, o evde namaz olur, o evde dua ve yakarış olur. Sevgi ve muhabbet böyle bir yuvada ortaya çıkar. Başka bir deyişle o ev bir Kur’an evi olur.

Allah’ın lütfu

Siz bu güzellikler içerisinde yaşarsanız, evlatlarınızın yavaş yavaş büyüdüklerini ve her birisinin hayırlı hizmetler yaptıklarını görürsünüz. Kimisi güzel okullar kazanır, kimisi hafız olur, kimisi İslami ilimlerde ilerler, kimisi hukukçu olur, kimi ticarete atılır. Derken her birisinin branşları hakkında sizler de bilgi sahibi olmaya başlarsınız. Hemşire olan kızınız gelir size sağlık bilgisi anlatır, ötekisi ticaretten bahseder.

Sonra daha dün emekleyen çocuklarınızı bugün evlendirme zamanı gelir. Kızınıza göre erkek, oğlunuza göre kız bulabildiğiniz zaman elhamdülillah dersiniz. Allah size onları evlendirmeyi de nasip eder ama gel gelelim düğün nasıl olacak? Kimisi hayırlı dualarla, niyetlerle İslami bir düğün yapar, kimisi de çıplaklığın ve eğlencenin bol olduğu Allah’ın razı olmadığı bir düğün yapar. İnancınız nasılsa düğünleriniz, toplantılarınız da öyle olur.

“Müslümanı düğününde tanırsınız” demişti bir hocamız. Ne kadar doğru bir söz. Siz bu hayırlı işte Mevla’nın yardımını istiyorsanız, düğünlerde israftan ve gösterişten kaçınırsınız. Boykot içecekleri ikram etmezsiniz. Eğer kız babasıysanız damadınızın fazla masraf etmesini istemezsiniz. Eğer erkek babasıysanız denge kurmaya çalışır ve elinizden geldiği kadar vazifenizi yapmaya çalışırsınız. İşte cennet yuvasının temelleri böyle kurulur.

Lütuflar bitmez

Daha sonra Allah nasip ederse, daha çok lütuflar görürsünüz. Evlatlarınız, torunlarınız büyür, içlerinden kimileri bir yerlere gelir. Onların başarıları ile mutlu olursunuz. Oğlunuzla, kızınızla veya torununuzla ilgili duyduğunuz güzel şeyler sizi ufuklara taşırcasına mutlu eder. Hele bir de; “Çok dürüst bir evlat yetiştirmişsiniz. Hakka hukuka çok dikkat ediyor” gibi şeyler duyarsanız tarifi mümkün olmayan güzel duygular yaşarsınız.

Mesela bir yöneticinin babası şunları duymuş sevinmiş: “İşte efendim siz ne kadar güzel evlat yetiştirmişsiniz. Sizin evladınız mesaisine çok dikkat ediyor. Devletin bir kuruşunu veya bir dakikasını zayi etmemek için tir tir titriyor. Dahası var, biliyor musunuz? Sizin evladınız gelen hediyeleri evine götürmüyor. Özel kalemdekilere, etrafındakilere, arkadaşlara dağıtıyor”

Veya bir hafız babası oluyorsunuz, bir gün hiç tanımadığınız biri; “Amca ben sizi tanıyorum. Sizin oğlunuz beni hafız yaptı. Ben sizin yetiştirdiğiniz evladınız sayesinde Allah’ın kitabını ezberledim. Şimdi de ilahiyatta öğrenciyim” diyor. İşte bu sözleri duyunca gayri ihtiyari gözlerinizden yaşlar akıyor. Annesine babasına bu duyguları yaşatanlara ne mutlu.

Güzel bir nimet

Bir gün bir tanıdığımız torununun icazet programına gitmiş. Programda torunu sabahtan başlamış akşama veya yatsı namazına kadar Kur’an-ı Kerim i baştan sona okumuş. Tanıdığımız diyor ki: “O gün öyle bir heyecan ve mutluluk yaşadık ki anlatamam. Çocuğumuz üniversiteyi kazandığında, ev aldığımızda, araba aldığımızda bu kadar çok sevinmedik.”

Ne kadar güzel bir nimet değil mi? Allah Teâlâ kimilerine böyle güzel duygular yaşatıyor. Peki bunca mutluluğa veya nimete ulaşmanın sebebi nedir? Nefsiniz size der ki: “Sen şöyle bir adamsın, sen şöyle gayret ettin, şöyle dürüst yaşadın onun için bunları hak ettin.” Hemen oradan imanız devreye girer ve şöyle der; “Hele sen dur bakalım. Her şeyi kendine mâl etme. Bunlar Allah’ın lütfudur, dilediğine verir.”

İnsan teslim bayrağını çeker, Rabbine teslim olursa, Rabbim ona daha nice mutluluklar yaşatır. Esas mutluluk da işte bütün bunların Allah’tan olduğunu bilmektir. Evlat da O’ndan, torun da O’ndan, kszanç da, mal da mülk de O’ndan… Fakat asıl nimetler ise ahirettedir.

Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com

Çocuk Eğitimi ↗

Çocuk eğitimini batılı pedagojiyi esas almadan işleyen yazılar okumak için tıklayın.

Aile Okulu ↗

Mutlu evlilik ve huzurlu aile konusunu ele alan seçme yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Evimize dönelim…

Ev, sadece dört duvar ve bir çatıdan ibaret değildir. O, insanın ruhunu şekillendiren, ahlakını yoğuran, …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.