Bu mayadan çok ekmek çıkar…

Zaman zaman; “Gençlerle şöyle konuşmayın, böyle konuşmayın, onlarla şöyle iletişim kurun, böyle yapın” gibi konuşmalar duyarız. Sürekli gençlerle sohbet eden birisi olarak önce gencin yapısını anlamaya çalışırım. Her gencin anladığı dil farklıdır. Kimisine biraz yumuşak konuşur, kimisine biraz farklı yaklaşırım.

Geçenlerde bir gençle konuşuyordum; “Hocam durum çok vahim” dedi. “Hayırdır vahim olan nedir?” diye sorunca; “Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı” falan diyerek saymaya başladı. Sebzenin, meyvenin, giysilerin, araçların fiyatlarını döktürdü de döktürdü.

İş arıyormuş

“Maşallah seni tebrik ediyorum, tam Maliye Bakanı olacak kişisin. Ne iş yapıyorsun?” dedim. Şu anda boşta olduğunu, uygun bir iş bulamadığını, masa başı, yorucu olmayan, maaşı iyi olan bir iş aradığını söyledi. “Öyle bir iş bulursan bana da haber ver ben de çalışayım” dedim.

Neyle geçindiğini sordum; “Babam sağ olsun” dedi. Babası tır şoförüymüş, yurt içi ve yurt dışına nakliyat yapıyormuş. Dedesi de kamyoncuymuş zamanında. Kendisi bu tür zor işler yapmak istemiyormuş. Ona dedesinin zamanında kamyon şoförlerinin büyük çoğunluğunun pantolonlarının paçasının yanık olduğunu söyledim.

Sebebini merak edince şu açıklamayı yaptım: “1960 ve 70’li yıllarda kamyonların kalorifer sistemi yoktu. İran’a yük götürenler araçların içerisindeki küçük tüplerle ısınırlardı. Dolasıyla bir ufak dalgınlık mı ne dersin, pantolonlarının paçaları yanık olurdu.” Ardından ilave ettim: “Dedeniz yaşıyorsa ziyaretine gittiğinde ilk sorunuz bu olsun.”

“Ne ziyareti, yıllardır ben yaşlıları görmüyorum, onlar köyde yaşıyorlar, babam ziyaretlerine gidiyor fakat ben gitmiyorum” dedi. “Büyüklerin duası makbuldür, onları ziyaret edersen dualarını alırsın dünyadaki zorlukların kolaylaşır” diyerek bir nasihatte bulundum.

“Amca geç o işleri, ben duaya falan inanmam” demesin mi? “Peki sen Müslüman mısın?” Müslümanım. “Namaz kılıyor musun?” Hayır. “Kur’an okumayı biliyor musun?” Çocukken okuyordum. “Peki gayrimüslim olsaydın namaz kılıp Kur’an okuyan birisi olur muydun?” Yok olmazdım. “Eee o zaman senin inanmayan bir insan ile arandaki farkı söyler misin?”

Ne farkın var?

Bir an durakladı: “Amca, müsaade edersen elini öpmek istiyorum” dedi. Doğrusu el öptürmeyi pek sevmem ama onu bağrıma basmak için elimi uzattım, onu kucakladım. O anda genç kardeşimin ağzından şu cümleler döküldü: “Vallahi güneşin karşısında eriyen buz gibi beni erittiniz. Eğer Müslüman olmasaydım şimdi iman ederdim. Şimdi artık namaz kılacağıma, Kur’an okuyacağıma söz veriyorum.”

Gencimizin yapısına göre onunla iletişim kurmaya çalışmıştım. Daha yumuşak ifadeler kullanabilirdim ama belki biraz daha şok etkisi yapan bir üslubu tercih ettim. “Vallahi ben de seni çok sevdim, gerçeği kabul edecek yüreğin sahibisin” dedim ve şunları ekledim:

“Kardeşim şunları unutma: Sende beden var, ruh var, nefis var… Bunlar hakkında araştır, dengeli bir insan olmaya çalış. Dengeli insanda ahlak ve maneviyat olur. Dengeli insan nereden geldiğini ve nereye gideceğini bilen erdemli insan olur. Ve mutlaka dedeni ziyaret etmelisin… Büyükler ile bağ kuran köklü olur, köksüz ağacın dalları, meyveleri olmaz. Unutma yanık paçalı pantolonu da sor. Geçmişin sıkıntılarını bilenler, ellerindeki nimetlerin kıymetini bilirler.”

Gençlerden umutluyum

“Ben dua etmem” diyen gencimizle iletişim kanalını bulunca hamdolsun onu ikna etmeyi başardık. Ben ne olursa olsun gençlerimizden umutluyum. Yeter ki biz onlarla iletişim kanallarını koparmayalım. 2024 yılı ilk iftarını da gençlerle beraber yaptık. Yıldırım Müftülüğünün düzenlediği bu iftara katılınca orada da bu kanaatimi yeniledim.

Bu sene ilk teravih namazımızı Bursa Ulu Camii’nde kılmak nasip oldu elhamdülillah. Teravih namazında, Ulu Cami’yi cuma namazı gibi dolu görmek bizi çok mutlu etti. Hepsinden öte cemaatin %70’i gençlerden oluşuyordu. Ulu Cami’deki görevli Hocaefendi de çok güzel bir namaz kıldırdı. Böyle bir camiye gelen genç bir daha o camiden kopar mı!

Allah ecdadımızın makamını cennet eylesin. 100 yıllar önce Ulu Cami’yi hangi niyet ile yapmışlarsa, bu camide kılınan namazlarda gönlünüzde bir muhabbet olduğuna şahit oluyorsunuz. Evet sosyal medyada, sokaklarda gördüğümüz manzaralar bizi üzüyor; ama her şeye rağmen yine de bu ülkenin yiğit gençleri var.

O akşam teravihten sonra şöyle düşündüm: “Ulu Cami‘deki şu gençleri Bursa’nın tüm gençlerine bir maya olarak kabul etseniz, bu mayadan çok ekmekler olur.” Bu duygularla “gençlerde ümit var” diyorum. Bunca olumsuzluklara rağmen hadi gençler camilere koşun! Etrafınızda olan gençlere de öncülük yapın!

Siz bizim için geleceğin Selahaddin Eyyübileri, Yavuz’ları, Fatih’lerisiniz… Allah Ramazanımızı hayırlara vesile eylesin, yurdunda yuvasında perişan olan, çaresiz kalan ümmete çıkışı kapıları lütfetsin.

Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Selât-ü selam hassasiyeti…

Yüce Allah, Hazreti Muhammed sallellahu aleyhi ve sellem’in kendi katındaki değerinden dolayı ona salat-ü selam …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.