Whatsapptan insanları tanımak mümkün mü?

Günümüzde Whatsapp yazışmaları hayatımızda önemli bir yer kaplıyor. Çoğumuz bu iletişim aracını kullanmayı tercih ediyoruz. Telefon modelinin yetersizliğinden ya da grupların ve mesajların vakit aldığı gerekçesiyle az da olsa kullanmayanlar da var. Zamanla whatsapp yazışmalarının adab-ı muaşereti yani görgü kuralları ortaya çıkmaya başladı. Mesela büyük harfle yazmak, bağırmak anlamına geliyormuş.

Düşündüm de Whatsapp yazışmaları insanların karakterleri hakkında da bazı ipuçları verebilir mi acaba? Mesela emojileri sık kullanan insanların daha çok neşeli, sıcak kanlı ve iletişime açık insanlar olduğunu gözlemliyorum. İletişim söz konusu olduğunda belki bunun gibi detaylar işe yarayabilir. En basitinden bazı whatsapp gruplarında agresif kişiliklerle karşılaşıyoruz, ya da gerilimleri iyi yönetebilen hoşgörülü kişilere rastlıyoruz. İnsanları tanımak ve iletişimi güçlendirmek hususunda pekala bu mecradan da yararlanılabilir. Mesela “ne gibi” diyecek olursanız konuyu biraz daha açmak isterim.

Mavi Tık (İleti Görüldü) kapalı olanlar

Mavi tıkı kapatanlar acaba bir şeyleri gizliyor, bir şeylerden kaçıyor olabilirler mi? “Mesajını görüyorum da aslında görmüyorum” mu demek istiyorlar? Bu durum kaygı, endişe oluşturur, şeffaflığı yok eder diye düşünüyorum. En hafif ifadesiyle mesajları okuduğunu karşı tarafa belli etmek istemeyen bir kimse ile karşı karşıyayız. Belki de bunların hiçbirisi de olmayabilir. Yahut çok meşhur veya meşgul birisi olduğu için gelen mesajlarla ancak bu şekilde baş ediyordur. Ya da öyle canı istemiştir, ondan öyle tercih etmiştir diyelim.

Selam almayanlar

Gelelim “Selamı almayanlar”a… Selam veriyorsunuz, her seferinde selamınızı almadan mesajını yazıyorsa, muhtemeldir ki bu kimse yanlışlıkla bunu yapıyordur ya da unutuyordur. Fakat eğer selam almayı önemsemediği için bunu yapıyorsa bilinmeli ki selam almak farz kılınmıştır. Nitekim ayet-i kerimede şöyle buyuruluyor: “Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selâmla karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.” (Nisâ, 86) Eğer sadece önem verdikleri kişilerin selamını almak gibi bir adetleri varsa, bu kimseler aslında farz ibadeti değil şahısları ön planda tuttuklarını lisan-ı halleri ile ortaya koymuş oluyorlar.

Selamsız sabahsızlar

Bir de hiç “selam vermeyenler” var tabi ki… Gün içerisinde birkaç farklı konuda mesaj yazıyor ama çoğunda selam vermiyor… Bu maalesef çok yaygın bir iletişim hatamız. Oysa Peygamber Efendimiz sallellahu aleyhi ve sellem bakın ne buyuruyor: “Ey insanlar! Selâmı yayınız, yemek yediriniz, akrabalarınızla alâkanızı ve onlara yardımınızı devam ettiriniz. İnsanlar uyurken siz namaz kılınız. Bu sayede selâmetle cennete girersiniz.” (Tirmizî, Kıyâmet, 42)

Bir seferinde Aydın Başar Hocam anlatmıştı, kendisi bir gün yazar Abdulaziz Tantik Bey’e whatsapptan Sünnet’in önemine dair bir yazı göndermiş. Abdulaziz Bey; “Selam vermek de sünnet değil mi kardeşim?” diye yanıtlamış mesajını. O günden sonra Aydın Hocam; “Mesaj gönderirken artık selam vermeye dikkat etmeye başladım” diyor.

Bizim medeniyetimizde selam her zaman öncedir, bir paroladır. Bu prolayı sosyal medyada da kullanmayı ihmal etmeyelim. Cabir bin Abdullah radiyallahu anh’tan nakledilen bir hadiste, Resulullah sallellahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Selam kelamdan (yani konuşmadan) öncedir!” (Tirmizi, Hadis no: 2841)

İslam selamını tercih etmeyenler

İslam selamı yerine “merhaba, günaydın, vs” ile selam vermeyi tercih edenler. Mesajı gönderen dindar bir kişi ise muhtemelen çok çeşitli bir kitleye toplu bir mesaj söz konusu olduğu için böyle bir şey tercih ediliyor. Oysa ki selamı yaygınlaştırma emri hepimiz için geçerli bir emirdir. Mümkün olduğu kadar İslam selamını tercih etmek gerekir diye düşünüyorum. Bu bizim kimliğimizdir, sosyetik bir muhite gittiğinizde adamlar kendi selamlaşma tarzlarından, apartmanda, asansörde her yerde taviz vermiyorlar.

Selamı kısaltanlar

“A.S. / S.A / Slm yazanlar” yani selamı kısaltarak Türkçemizi bozanlar. Bence bu kardeşlerimiz farkında olmadan aynı zamanda önemli bir ibadeti de kaçırıyorlar. Halbuki her harfi sevap, her cümlesi sevaptır. Bir insana en güzel temennileri içeren kapsayıcı bir dua etmek istiyorsanız ona selam verin. Selamınız da yazı dilinde özenli olsun. En güzeli ise Allah celle celaluh’un selamı fazlası ile alın tavsiyesi mucibince; “Ve aleyküm selam ve rahmetullahi ve berakatuhu” demektir.

Damdan düşer gibi mesaj gönderenler

Videoyu, linki, yazıyı, direk atıp hiç bir açıklama yapmayanlar -ki bizler de bu hataları çok yaptık- aslında yaygın bir iletişim hatası yapıyorlar. Evet bizler de bir içerik veya video vs göndereceğimiz zaman önce güzel bir selam versek sonra bunu niçin gönderdiğimizi açıklayan kısa bir notu da iliştirsek daha güzel, daha nazik olmaz mı? Yani biraz latife ile söyleyelim, cami avlusuna çocuk bırakıp kaçar gibi linki bırakıp kaçıyor sanki. Tabi bu işin latifesi, hoşgörünüze binaen.

İnsanları kendilerinin abonesi gibi görenler

İletişim tek taraflı değil iki taralı bir eylemdir. Dolayısıyla insanları kendi abonemiz gibi görüp her gittiğimiz yeri, her yaptığımız etkinliği paylaşmak zaman zaman usanç, bıkkınlık verebilir. Günümüzde artık şablon tarzı cuma mesajları da bıkkınlık verdiği için eskisi kadar çok gönderilmiyor. Karşı tarafın; “Bunları bana göndermeyin” demesine fırsat vermemek lazım. İlgili olan şeyleri ilgili kimselere göndermek lazım.

Mevki sahibine, zengine farklı davrananlar

Kimileri de vardır ki makam endeksine göre mesajlaşırlar. Makam sahibi, zengin, amir konumunda olanlarla mesajlaşırken abartılı ifadeler ve yağcılık yapar, tabiri caizse gül olurlar; diğerlerine diken. Zenginlerin, meşhurların ve makam sahiplerinin mesajlarına hemen geri dönüş yapar, iki elleri kanda olsa cevap yazarlar! Yağcılıkta sınır tanımazlar vesselam.

Makamsız, parasız, kimsesiz, memur, işçi konumundaki kişilerle mesajlaşırken ise üst perdeden senli benli tarzda emir verir tarzda hitap ederler. Ya da mesajlara hiç cevap yazmazlar. Lütfederlerse beş on gün sonra dönebilirler de… Ya da uzun bir mesaja bir emojiyle ya da tek bir kelime ile cevap vermeyi tercih ederler. İnsana saygısı olan kimse böyle yapmamalıdır. Mümkün olduğu kadar vakit ayırmalı ve karşıdakine dönüş yapmalıdır. Ola ki sizin için önemsiz bir meseledir fakat karşıdaki için o meselenin hayati bir anlamı olabilir.

Sürekli yanlış yazanlar

Gelelim yazışmalarında sürekli imla hatası yapanlara… Bu hatalar bilgisizlikten kaynaklanabilir. Eğer o kimsenin belli bir okumuşluğu varsa gelişmeye müsait olmadığını gösterebilir. Karşısındaki kişiyi önemsemediğini bu şekilde ifade edebilir. Oysa bir Müslümanın her işi düzgün olmalıdır. Özenli, dikkatli ve tertipli olmak en çok da Müslümana yakışır. Onun için gelin mesajlarımızı yazmadan önce bir kez daha gözden geçirelim.

Vakitsiz mesaj yazanlar

Acil bir durum olur diye düşünerek telefonumuzun sesini açık bırakıyoruz. Bir bakıyorsunuz gecenin on ikisinde ya da birinde whatsapp’tan bir tanıdığımız mesaj gönderiyor. Ne oldu, acil bir durum mu var diye mesaja bakıyoruz ki sıradan aciliyeti olmayan bir mesaj… Kırmamak için bir şey söyleyemiyoruz ama “Sabah yazsana be mübarek” diye içimizden geçirmiyor değiliz. Bu tür şeylere maalesef dikkat edilmiyor genelde. Bir yerde tanışmışız, güler yüz göstermişiz diye bu suistimal edilmemeli. İnsanların istirahat vakitlerine, evi ile ailesi ile geçireceği vakitlere saygı duymayı öğrenmeliyiz.

İstikrarsız kişiler

İstikrarsız kimseler derken ilk mesajlaşmada iltifat yağdıranlar yani “Sayın, Değerli, Muhterem, Kıymetli, Saygıdeğer vs” gibi ifadelerle tanışıp sonra bunların hiçbirisini yazmayanlardan bahsediyorum. Birkaç ihtimal vardır:

  1. Çok samimi arkadaş yada dost olmuşlardır.
  2. Tevazu ile karşılanıldığı için nasılsa cepte diye düşünülmüştür.
  3. Menfaat bitmiştir.

Biraz can sıkıcı ama şu “İki yüzlü mesajlar” konusuna da girmeden edemedim. Maddi durumu sıkıntılı iken başka, zengin olunca başka. Hasta iken başka, sağlığına kavuşunca başka. İhtiyacı varken başka, bitince başka. Meşhur olmadan önce başka, şöhretten sonra başka. Makam sahibi olmadan önce başka, koltuktan sonra başka. Teke tekte iken başka, grupta iken başka.

Son olarak Müslümana yakışır bir iletişim dili için yazı dilinde en yakışıklı, en kibar, en tatlı, en saygılı, en yumuşak, en nazik, en yapıcı, en uysal, en sosyal, en moral veren bazı kelimelerle yazımı bitirmek istiyorum. Bu kelimeleri kullanarak ve yaygınlaştırarak daha güzel bir iletişim diline kavuşacağımıza inanıyorum.

  1. Sayın, Kıymetli, Muhterem…
  2. Hanımefendi, Beyefendi, Değerli Kardeşim
  3. Lütfen, Bizahmet, İstirham Ederim, Rica Ederim…
  4. Hürmetlerimle, Saygılarımla, Başüstüne…
  5. Mısın, misin, olur mu, yapar mısınız, e-a-ede bilir misiniz…
  6. Tabi ki, Lütfen, Buyurun…
  7. Siz nasıl isterseniz, sizce, olabilir, yapılabilir.
  8. Peki, olur, memnuniyetle, özür dilerim, kusura bakmayın…
  9. Merhabalar, Selamün aleyküm, Hayırlı Günler…
  10. Teşekkürler, Rica ederim, Memnun oldum. Sağolasınız, Varolasınız…

Mustafa Çınar/ İrfanDunyamiz.com

BENZER YAZILAR

Adab-ı Muaşeret

Sosyal hayattaki edep ve görgü kurallarına dair yazılar okumak için tıklayın.

Şahsiyet Gelişimi↗

Müslümanca hassasiyetlerle yazılmış kişisel gelişim yazıları okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Firavun’un ilahlık iddiası…

Kibirlenmek, büyüklük taslamak, ayetlere karşı aldırışsız davranmak, hakikate kulak tıkamak da fısktır. Kibirlenmek (istikbar); büyüklük gösterisinde …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.