Biraz da çözümü konuşalım

Problemlerin olduğu bir yerde, problem yokmuş gibi davranmak yanlıştır. Fakat devamlı problemler üzerine konuşmak da doğru bir davranış değildir.

Bu meseleyi hastalıkla ilgili bir örnekle açıklamaya çalışalım. Diyelim ki (hafazanallah) sizin veya ailenizden birisinin sağlık problemleri var. Önceleri pek önemsemediniz, geçer dediniz. Fakat aradan uzun süre geçmesine rağmen hastalıkta bir düzelme yok, ne yaparsınız?

Tedavi çareleri ararsınız, işin uzmanlarını araştırırsınız değil mi?

Diyelim ki gittiniz bir uzmana. Uzman size ciddi bir hastalıktan bahsetti, emin olamadınız, başka bir uzman doktora gittiniz, o da benzer şeyleri söyledi.

İyice emin olmak için fakülteye gittiniz, orada da benzer şeyler söylendi.

 Artık zihninizde hastalıkla ilgili şeyler netleşmiştir değil mi? Hastalığın mahiyeti hakkında karar vermişsinizdir. Yani problemin ne olduğu ortaya çıkmıştır.

Bundan sonra ne yaparsınız? Tedavi yollarını araştırır, çareler üzerinde kafa yorarsınız. Artık teşhisle ilgili araştırmaları bırakırsınız herhalde…

Toplumsal problemler de böyledir. Değişik yer ve zamanlarda, iyi niyetli, işin uzmanı olan farklı kişiler aynı şeyleri problem olarak değerlendiriyorlarsa artık problem belli olmuştur. Yani hastalık teşhis edilmiştir.

Bundan sonra, problemleri konuşmaktan daha çok, çözüm odaklı konuşmak gerekir. Yani tedavi yolları ve metotları üzerinde konuşmak gerekir. Veya problemi söyleyip çözüm önerileri sunmak gerekir. Problemleri konuşmak kolaydır, fakat çözüm odaklı konuşmak, çözüm üretmek zordur. Çünkü bu durum, bilgi  tecrübe ve emek gerektirir.

Bir şeyleri eleştirmek de çok kolaydır. Hiç yerinizden kalkmadan bir kaç dakika içerisinde epeyce eleştiri yapabilirsiniz. Hatta eleştiri yapmak için konunun uzmanı da olmayabilirsiniz. Fakat yapmak, icra etmek, o kadar kolay değildir.

En küçük şeyleri yapmak için bile yerinizden kalkmanız, bir yerlere gitmeniz, birileriyle muhatap olmanız gerekebilir. En azından zaman gerekir. Bazen maddi fedakârlık gerekir. Her şeyden önemlisi yaptığınız şeylerden anlamanız gerekir.

Bir de şunları dikkate almak gerekiyor: Eleştirdiğimiz şeyleri kendimiz yapmaya kalksak acaba ne kadar başarılı oluruz? Bir işe giriştiğimizde daha önce bilmediğimiz hatta öngörüde bulunmadığımız birçok şeyle karşılaşma ihtimalimiz vardır.

Belki de eleştirdiğimiz şeylerde de iç yüzünü bilmediğimiz, ön göremediğimiz şeyler vardır. Netice olarak, bir şeyleri eleştirmek kolaydır, fakat o şeyleri icra etmek, eleştirmek kadar kolay değildir. Eleştirirken biraz daha insaflı olmalıyız.

Ali Uslu/ İrfanDunyamiz.com

Şunlara Gözat

Mehmet Feyzi Efendi farklı bir zattı…

İmam hatipte okurken yaz tatillerinde İstanbul gibi manevi üstadların bol olduğu bir şehirde birçok güzel …

Bir yorum

  1. Değerli hocam sorunları konuşmaya konuşmaya artık sıradan bir durum haline gelmeye başlıyor. O kadar çok örnek var ki. Gece 01:00, hala düğün müziği çalmaya devam ediyor. Saat farketmeden motosiklet egzoz sesi. Çevreye attığımız plastik atıklar. Ya da ahlak abideleri gibi görünen sosyal medya kalemleri vb.
    Hadi çözüm yollarını konuşalım. Kiminle? Nasıl? Nereden başlayalım?
    Neremizi düzeltelim?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.