Hafız Mehmet Köseoğlu televizyona çıkmak istememiş

Yarım asrı çoktan geçen ömrümde, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında beni seyyah eden, diyar diyar gezdiren Rabbime hamdolsun. Gezdiklerimi, gördüklerimi yazmaya kalksam bitiremem. Sadece küçük bir kısmını anlatıyorum size.

Dünyada çok güzel insanlar gördüm. Allah için malını infak eden… Yardım verdiği kişilerin ağacının altında bile oturmayan… İlmi ile amel eden… Tevazudan her zaman başı önünde gezen… Yiğitliğine rağmen hiçbir insanı incitmeyen, gücü Rabbinden bilen… Makama geldiğinde nöbetçi olduğunu unutmayan…

Yurt dışında tahsil yaparak mühendis, doktor, avukat, işadamı olmasına rağmen İslam’a hizmet eden ve cemiyetlerde sıradan bir insan gibi hizmetçi olan… Her gün Kur’an’a bakmadan evinden ayrılmayan… Anne ve babasını ömür boyu incitmeyen… Eşini ve çocuklarını Allah’ın emaneti gören… Gayr-i İslami ülkelerde tesettür abidesi, cemiyetlerin hizmetkârı, zamanın Nesibe’si olan…

Hâsılı her nerede olursa olsun niçin yaratıldığını unutmadan sorumluluk taşıyan, genç-ihtiyar, kadın-erkek sadece Allah rızası için çalışan yiğit oğlu yiğitlere, 40 erkeğe bedel yüz akı bacılara ve onların yaptığı hizmetlere çok imrendim. Bu güzellikleri taşıyan bahtiyar insanlara dua ediyor, kendilerini kutluyorum. Şimdi size onlardan birisinden bahsedeceğim.

Rize’nin gülüydü

1991-1995 yılları arası Rize’de görev yaparken tanıştığım güzel insanlardan biri de Taşçıoğlu Kur’an Kursu Hocası Mehmet Köseoğlu Hoca idi. Mehmet Hoca dünyada hayatına imrendiğim insanlardan birisi, belki de birincisidir diyebilirim. Hocanın 9 evladının 8’i hafızı kelam… Kendisi de kuvvetli bir hafız idi. İmamlık yaptığı dönemde teravih namazlarını sürekli hatimle kıldırırdı.

2014 yılı Şubat ayında ziyaret amaçlı olarak Rize’ye gittiğimde kendisi ile bir saat kadar beraber vakit geçirdik. O zaman 81 yaşındaydı. Kısa bir zaman önce trafik kazası geçirmiş, bayağı bir rahatsızlığı vardı. Buna rağmen eski temposunu sürdürmeye gayret ediyordu.

Hocamızla beraber olduğum bu bir saatlik zaman diliminde şahit olduklarımın birkaçını sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu bir saatte Hocamızın birçok misafiri geldi. Her gelenle hal hatır ederken bir yandan da genç hafızların derslerini dinliyordu.

İlla ihlas

Bir kadın psikolojik hasta olan oğlunu getirip; “Buna bir şeyler yazın, okuyun” dedi. Hocamız bir şeyler okuduktan sonra: “Bizim yapacağımız en iyi şey duadır, ama sakın doktora götürmeyi de ihmal etmeyin” diye onu yönlendirdi. Kadın ayrılırken bir şeyler teklif etmek istediğinde ise: “Hayır, biz her şeyi Allah için yaparız” deyip teklifi kabul etmedi.

Sohbet esnasında Hoca bana çocuklarımı sordu: “Ne yaptın, hafız olan çocuğun oldu mu?” dedi. Hemen ardından da ekledi: “Gerçi olsa ne olacak? Bu millet en basit şeylere ayırdığı kadar kısa bir zamanı Kur’an’a ayırmaz oldu. Şu hafızlar kendi ilimlerine niçin değer vermezler bunu anlamış değilim, hafız olanların % 80’i ezberlerini unutuyor.”

Bir hoca elinden tutmuş bir şekilde çocuğunu getirdi, ezberlerini dinletti. Hocamız ona da: “Sadece buraya getirmekle yetinme, her sabah evde çalıştır sonra okula gönder. Ben her sabah çocuklarımı ilkokula göndermeden okutarak hafız yaptım. Her gün sabah namazından sonra bir cüz ezber dinlemeden okula göndermezdim” dedi.

Bunları söylerken bir taraftan da masasının üzerinde duran gazeteye bakıyor, içten bir ah ile “Yazık oldu bu zavallı millete, bu vatana!” diyerek ortamın gerginliğinden, karışıklığından da rahatsız olduğunu belirtiyordu. İnanın bir saatte ondan çok şey öğrendim, özellikle de zamanın ne kadar değerli ve önemli olduğunu artık daha iyi anlamaya başladım.

Yüzlerce hafız yetiştirmiş

Yaş 81… Kaza geçirmiş bir bedene sahip olan ve iki gün sonra ameliyat olacak olan bu insan hala gelen misafirlerini Kur’an Kursu’nda ağırlıyor. Öyle güzel bir hayat ki ömür Kur’an sofrasında geçmiş. Sayıları 1000’i aşan hafız yetiştirmiş. Bunu duyan bir TV kanalının temsilcileri gelip: “Hocam sizinle bir program yapmak istiyoruz, müsait misiniz?” diye sorunca, onlara; “Aman kardeşim aman! Beni o boyalı cama çıkarmayın, gidin kiminle program yaparsanız yapın” demiş ve teklifi kabul etmemiş.

Riyadan, kibirden sıyrılmış bir hayat… Gel de hayran olma! Niceleri ilmi ile kibirlendi, bilgisine esir oldu ve ezilerek gitti. Niceleri ilmini sırtında taşıyan ilim hamalı oldu, basit fiyatlar ile ilmini değiştirdi; yaşlanınca aklı başına geldi, ama üzülerek gitti. Niceleri ise ilmini taşımak için değil yaşamak için öğrendi. Bir mum gibi yandı, aydınlattığı kişilerin cüzdanına talip olmadı. Ücretin azına değil çoğuna koştu ve Yaratan’dan aldı ne aldı ise…

İşte böyle sultanlar tarihe yazılarak gitti. Zamanın, hizmetin, ibadetin kıymeti âmil olan âriflerin meclisinde anlaşılıyor. 2021 yılı Ocak ayında 89 yaşında vefat eden Hafız Mehmet Köseoğlu Hoca’ya Allah’tan rahmet, yetiştirmiş olduğu Kur’an talebelerinin de ömürlerine bereketler temenni ediyorum.

Geylani Akan/ İrfanDunyamiz.com

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Abdullah bin Mes’ud gerçek bir kahramandı…

Elimizdeki kaynakların bildirdiğine göre Hazreti Dâvûd aleyhis selam, babasının en küçük oğludur ve çobanlık yapmaktadır. …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.