Çekiçlerli İzzet Efendi’den bir hatıra…

Efendim, seneler önce Aksaray’da babamızın kuyumcu dükkânında okuldan sonra gelir, ağabeyimle birlikte babamıza yardımcı olurduk. O yıllarda henüz ortaokul öğrencisiydim. Aksaray’da haftalık pazarımız Salı günü olduğu için o gün şehrimize civar köylerden ürününü satmak için gelen hemşerilerimiz dükkânımıza uğrarlardı.

O gün dükkânımıza Aksaray’ın Çekiçler Köyü’nden de müşteriler geldi. Kendi aralarında konuşurken Çekiçlerli İzzet Efendi’den bahsettiler. İzzet Efendi, tasavvufi eğitime önem veren, o yıllarda birçok insanın ahlaken düzelmesi için çaba sürfeden gönül erlerinden biriydi. Kendisiyle hiç yüz yüze karşılaşmadık ama cenaze namazını kılmak nasip oldu.

Tırmanda otluyor

İşte onu sevenlerin anlattığı bir olayı ben sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir gün İzzet Efendi’nin dergâhına sinirli, celalli, böyle paldır küldür birisi gelmiş. İzzet Efendi’ye; “Bu ne biçim tarikat, bu ne biçim eğitim. Sizin ders verdiğiniz, tarikata aldığınız adam koyunlarını benim tarlamın tırmanında güdüyor. (Tırman: Tarlaların arasındaki sınırı belirleyen çizgi) Ya Koyunlar tarlaya girerse. Bu ne biçim tarikat, hiç hak hukuk öğretmiyor musun sen?” diyerek söylenmiş.

İzzet Efendi hiç celallenmeden, kızmadan tam tersine tebessüm ederek şu cevabı vermiş: “Evladım o şahsı biz tarikata aldık doğrudur. Ve diyorsun ki o senin tırmanını sürüyor, o da doğru. Ama eğer onu tarikata almasaydık bu sefer senin tarlanın tırmanını değil tam tarlanın ortasında koyunlarını güderdi.“ Gelen adam bu güzel cevap karşısında sakinleşiyor ve o da İzzet Efendi’nin talebeleri arasında yerini alıyor. Yerli yerince söylenen bir güzel söz bütün pürüzleri gideriyor.

Rabbimiz; “Biz insanı en güzel biçimde yarattık.” (Tin Suresi, 4) buyuruyor. Evet insan güzel yaratılıyor ve sonra imtihana tabi tutuluyor. Ayet-i kerimede; “Doğrusu biz insanı, imtihan etmek için karışık bir nutfeden (erkek ve kadın sularından) yarattık da onu işitici, görücü yaptık.” (İnsan Suresi, 2) buyuruluyor. Bu imtihanın gereği olarak da sürekli nefsi ona bazı şeyler fısıldıyor. “Ant olsun insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz. Ve biz ona şah damarından daha yakınız.” (Kaf, 17, 18)

Tasavvuf eğitimi

İnsanoğlu Hazreti Âdem’den beri devamlı bir imtihan içerisindedir. Bu süreçte maddi olarak da gelişiyor, fiziki olarak da gelişiyor. Teknoloji alanında inanılmaz yenilikler yapılıyor. Fakat insanın kendisine baktığımız zaman ruhsal sorunların azalmasını beklerken, ruhsal bunalımların daha da arttığını görüyoruz. Hırs, haset, çekememezlik, öfke, cimrilik gibi insanın, insan olma özelliğine uymayan kötü hasletler geçmişte olduğu gibi günümüzde de varlar. Ve bütün bunların bir anda düzelmesi mümkün değildir.

Tasavvuf bir eğitim metodudur. Günümüzde nasıl farklı eğitim metotları varsa, her tasavvuf okulunun da farklı eğitim metotları vardır. Amaç burada insanın insanın insan olma özelliğini fark etmesini sağlamaktır. Topluma zarar veren değil, zararından emin olunan bir insan olma düzeyine çıkartmak içindir. Taptuk Emre, Yunus Emre, Şeyh Hamid-i Veli, Hacı Bektaş Veli, Hacı Bayram Veli, Sümbül Efendi, Merkez Efendi… Kısaca tüm Allah dostlarının hedefi insanı insanlığının farkına vardırarak, başkalarına faydadan önce başkalarına zarar vermemeyi öğretmektir.

Abdulkadir Geylani Hazretleri der ki: “Tasavvuf, kıl-u kali (dedikoduyu) almak değildir, lakin açlığı almak, alışılan ve hoş gelen şeyleri kesip atmaktır.” İmam-ı Gazali rahmetullahi aleyh de der ki: “Tasavvuf, kalbi Allah için arındırmak, O’ndan gayrısının zarar ve fayda vermediğine itikad etmektir.” İşte bu büyüklerin tavsiyelerine uyulursa tasavvuf insan terbiyesinde başarılı olur. Sadece tasavvuf bahsini konuşmayla insan terbiye olmaz.

Bayezid Bistamî kuddise sırruh’un tasavvuf hakkında ilginç bir sözü vardır, der ki: “Her kim Kur’ân okur da Müslümanların cenazesinde hazır bulunmaz, hastaları ziyarete gitmez, öksüzleri soruşturmaz ve buna rağmen tasavvuftan dem vurursa, onun bir sahtekâr olduğunu biliniz.” Demek ki yaşamayınca olmuyor be kardeşler…

Fahri Sarrafoğlu/ Yüzakı Dergisi

İrfan Mektebi ↗

Sevdirici, müjdeleyici üslupla yazılmış hayata dair yazılar okumak için tıklayın.

Gönül Dünyamız ↗

Gönül insanlarına dair bam telinize dokunacak yazılar okumak için tıklayın.

Şunlara Gözat

Yüz yüze iletişimde on altın kural…

Yüz yüze iletişim; doğrudan, aracısız bir iletişimdir. Bu iletişim iki kişi arasında olabileceği gibi, bir …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.